38.Bölüm

6.3K 351 88
                                    

Canlarım ciğerlerim, iki haftalık aradan sonra yeni bölüm geldi. Hepinizden yeni bölüm için oy ve yorumları yağdırmanızı istiyorum. Hepinizi çoook seviyorum🥰😘🥰😘

Tam bir evlilik teklifi sayılmasa da evlenmek istediğini söylediği akşam cevap vermek istememiştim. Demir bu isteğime anlayış göstererek düşünmem için zaman tanımış cevabımı o gece almak yerine, “sen ne zaman istiyorsan o zaman cevap ver. Fakat lütfen çok uzun sürmesin.” Demişti. Sonrasında bir süre daha o şekilde kalmış daha sonra da Lavin’i annemlerden alıp eve dönmüştük.

Geç saate kadar Demir çalışma odasında, yarım bıraktığı işleri halletmiş, ben de Lavin’i uyuttuktan sonra yanında uykuya dalmıştım. Sabah ise uyandığımda yine Demir’in kollarında uyanmıştım. Sürekli böyle oluyordu aslında. Nerede uyuyor olursam olayım, uyandığım yer Demir’in kollarının arası oluyordu. Demir ben olmadan asla o yatakta yatmıyordu. Çok yorgun olduğunda erken yatmak istiyor ve yatıyor sonrada bir iki saat uyuduktan sonra yanında beni bulamaz ise kalkıp nerede isem oradan alıp yatağa götürüyordu...

On gün olmuştu ve Demir evlilik konusunu hala açmamış kendi halime bırakmıştı. Onu da anlıyordum aslında. Demir gibi güçlü kuvvetli sözünün eri bir adamın çevresinde bulunan insanlara yalan söylemesi ve oyun oynaması onun için zor bir durumdu. Biliyordum bunu benim için yapıyordu ancak ben de o akşam çok kırıldığım için hemen kabul etmek istememiştim. Fakat artık karar vermiştim ve bu akşam söyleyecek onu da bu dertten kurtaracaktım.

Havalar iyiden iyiye ısındığı için Lavin ile bahçede sipariş verdiğimiz çiçek fidelerini dikiyorduk. Demir sabah erkenden işe gitmiş akşam da geç geleceğini söylemişti. Lavin babasını sabah görememiş olmasına üzülmesi üzerine ona bahçede zaman geçirmeyi teklif ederek babasını görememiş olmasını unutturmayı başarmıştım.

  Üzerimize ikimiz de kalın askılı buz mavisi crop, altımıza da kot şort giymiştik. Anne kız kombini yaptığımız için aynı giyinmiş ve çok güzel olmuştuk. Lavin o tombik minnacık göbeği açıkta tam yemlik olmuştu. Saçlarımızı at kuyruğu yaptığımızda bahçede çiçeklerle ilgilenmek için her şey hazırdı.

Uzun süre bahçede zaman geçirmiş ve ne kadar süre olduğunu fark etmemiştik. Tüm fideleri fidelediğimiz de saat artık dördü gösteriyordu. Kaç saattir yemek yemediğimizi hatırlayınca, “bebeğim çiçekleri suladıktan sonra bir şeyler yemeliyiz” dedim. Yemek yeme konusunu duymamış gibi dudağını büzerek , “Anne çiçekleri ben sulamak istiyorum” dedi.

Bir kaç dakika daha aç kalırsa bir sıkıntı olmayacağına karar vererek, “Tamam kızım, hortumu musluğa takıp geliyorum” dedim. Lavin’e gülümsedikten sonra bahçenin uç köşesinde bulunan çeşmeye hortumu taktım ve suyu açtım. Lavin’in su akmaya başlar başlamaz sevinçten attığı çığlık bulunduğum yere kadar ulaşmıştı. Onun mutluluğuna gülümseyerek kızıma yaklaştım. O minicik parmaklarının arasında bulunan hortumu rast gele çiçekleri sulamak için sallıyordu. Yanına yaklaşıp hortumun ucunu çiçeklerin köklerine yakın tutmasını sağlayarak sulama işlemini ona bıraktım. Lavin çiçekleri suluyor ben de ona yardımcı oluyordum.

Lavin birden dönerek “anne seni de sulayacağım” dedikten sonra hortumu bana tuttu. Çok güçlü olmadığı için fazla ıslanmasam da, “Lavin yapma kızım su çok soğuk” diye Lavin’e yalvardım. Sonra Lavin’in elinden hortumu almak için yeltendiğim de, “benim kızım beyaz gül bulmuş onu suluyor muymuş ?” diyen Demir’in sesini duymam ile arkama döndüm. Ellerini ceplerine sokmuş gülümseyerek bize bakıyordu.

Lavin babasını görür görmez hortumu yere fırlatarak, “babacım gelmiş” dedi ve babasına koştu. Demir ise Lavin’in ona koşması üzerine ellerini ceplerinden çıkararak eğilip kucağına aldı ve birbirlerinin yanaklarına öpücük kondurdular. Hemen ardından da bana dönerek ıslanmış halime güldüler. Çok güzel görünüyorlardı ve benimle dalga geçiyorlardı. Yüzüme yerleştirdiğim sinsi gülümseme sonrasında hortumu yerden alarak onlara tuttum. Demir ne yapmak istediğimi anlamış olacak ki arkasını dönerek Lavin’in ıslanmasını önleyerek yere indirdi. Elini Lavin’in saçlarında gezdirerek, “hadi kızım sen koş, ıslanma” dedi ve Lavin’i bizden uzaklaştırdı. Üzerine sanki hortum ile su tutulmamışçasına  bana bakarak gözlerini kıstı. Sen bittin der gibi bakıyordu. Demir’in bakışları hiç de tekin olmadığını anladığımda panikle hortumu yere fırlatarak koşmaya başladım.

BEYAZ GÜLÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin