43 Bölüm

4.6K 304 655
                                    


  Oy ve yorumlar ellerinizden öper beybiler

Demir’in “şimdi Gece” demesi üzerine gözlerim sürekli elinde gezindiği için yapmış olduğu işareti gördüm. Parmaklarını kapatmış elini yumruk haline getirmişti. El hareketini görür görmez anında yere yatarak kafamı ellerimin arasına aldım. Yere yatmamın saniyesinde bir adet silah sesini duymam bir oldu. Gözlerimi kapatarak sıkabildiğim kadar sıktım. Kalbim korku ve yaptığım ani davranış nedeni ile inanılmaz hızlı atıyordu. Hızlı nefes alış verişi yaparken kafamı kaldırıp demirin ne durumda olduğuna bakamadım.

Demir'in vurulmuş olma ihtimali beynimde dönüp duruyor ancak cesaretimi toplayıp da ona bakamıyordum. İkinci ve üçüncü silah seslerinin gelmesi ile korkum endişem artığı gibi silah sesleri de daha da artmıştı. Bir süre sonra cesaretimi topladım. Biraz da silah sesleri azalmıştı. Ellerimin arasından kafamı kaldırıp baktığımda Demir tam önümde tek dizi yerde duruyordu. Kendini benim için siper etmişti. Allaha şükürler olsun ki hiç bir şey olmamış ve silahını Pamir’e doğrultmuş gözlerini etrafta gezdiriyordu. Pamir ise yerde yaralı ve yaralandığı yer olan bacağını tutarak o şekilde oturuyordu. 

Demir, kafamı kaldırıp etrafa bakıyor oluşumu görünce, endişe içerisinde hasar tespiti yapar gibi üzerimde hızlıca göz gezdirerek baktı. Her hangi bir yerimde bir hasarın olmadığını anladığında gözlerinde olan endişe kaybolarak, “Gece, iyi misin? ” diye sordu. Bu soru psikolojik olarak iyi olup olmadığımı sormak içindi. Evet iyiydim onu sapa sağlam görmüştüm ya kesinlikle iyiydim. İyi olmamın yanı sıra oldukça da şaşkındım. Bunlar nasıl olmuştu? Nasıl olmuştu da Bilal’in adamları yerde yatıyorlardı? Ayrıca yerde yatmayanlar da birer birer dışarıdan göremediğim kişiler tarafından vuruluyorlardı. Etrafta kırmızı noktalar hızlı hızlı geziniyorlardı. O kırmızı nokta kime denk geliyorsa o kişi anında yere yığılıyordu.

Demir, iyi olduğuma kanaat getirdiğinde elini saçlarımda gezdirdikten sonra odak noktasını değiştirerek  kapıdan ve pencerelerden içeri giren adamlara çevirdi. Pencereden giren adamlardan birine, “feribotu çalıştırın Bilal kaçıyor” diye emir verdi. Tekrar gözlerini bana çevirerek, “Gece burada bekle. Sakın bir yere gitme” dedi ve cevabımı beklemeden ayağa kalkarak koşar adım feribotların olduğu tarafa gitti.

Ben onun arkasından endişeli gözlerle bakarken yanıma birinin geldiğini fark ettim. Gözlerimi demirden çekerek gelen kişiye baktığım da, Akif dizlerinin üzerine çökerek yattığım yerden kalkmam için elini uzattı. Onun yardımı ile dizlerimin üzerine oturdum. Gözleri endişe doluydu. Endişeli bir ifade içerisinde üzerimde göz gezdirdikten sonra, “yenge iyi misin? Yaran var mı?” diye sordu.

Gözlerim gözlerinde bir iki saniye donuk bir şekilde kaldı. Sonrasında yaşadıklarımın etkisi ile cevap vermeden kollarımı boynuna doladım. Sinirlerim bozulduğu için kendimi tutamayarak hıçkıra hıçkıra Akif’in boynunda ağlamaya başladım. Dinmeyen hıçkırıklarım nedeni ile Akif ne yapacağını şaşırmış bir şekilde önce hareketsiz kaldı. Sonra o da silahını yere bırakarak kollarını doladı.

Hıçkırıklar arasında, “Akif çok korktum. Demir’i öldüreceklerdi. Beni de bir adama teslim edeceklerdi. Kurtulamayacağız zannettim” Diye ağlamaya devam ettim. Akif elini şefkat ile sırtımda gezdirerek, “geçti, sen de abi de iyisiniz. Burada bulunan tüm adamlar bizden. Korkma, tekrar gelemezler. Sana zarar veremezler. ” diye teselli etmeye çalıştı.

Bu şekilde ne kadar kaldık bilmiyorum ancak aklıma gelen düşünce ile Akif’in kollarından çıktım. Kaşlarımı çatarak omuzuna yumruk attım. Akif’in şaşkınlığını umursamadan, “Sen niye bu kadar geç geldin? Hadi bizi öldürselerdi?  Hadi beni kaçırsalardı? Niye daha önce gelmedin? Neden bu kadar beklediniz? ” Diye bir daha vurdum. Akif tepkimin aniden değişmesine anlam veremeyen bakışlarını sürdürerek, “ Başınızı bu kadar çabuk belaya sokacağınızı nereden bilebilirim. Abi acil butonuna basmasaydı oyalana oyalana gelecektik. Allahtan ki abi acil butonuna basmadan öncesinde sabahı bekleme çık gel demiş di de erken geldik. Yoksa mümkün dahi değildi, yetişmemiz. Adamın içine doğdu her halde.” Dedi düşünür gibi ifadeye bürünerek.

BEYAZ GÜLÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin