Merhaba canlarım. Yeni bölüm için biraz gecikme oldu. Bu gecikmeyi sabırlı bir şekilde beklediğiniz için çok teşekkür ederim. Duyurularımı hayattanbanakalan hesabımı takibe alarak ulaşabilirsiniz.
Silah sesleri geldiğinde Demir üzerimden hızla kalkarak kolumdan tutup yattığım koltuktan kaldırdı. Hemen ardından da koltuğun arkasına çekiştirerek dizlerimin üzerinde yere eğilmemi sağladı. Kendisini de üzerime siper ederek kurşunlardan korumaya çalıştı. Neler olduğu hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Bizim ile alakalı olmama ihtimaline sığınsam da artık bunun mümkün olmadığını biliyordum. Çok güzel geçen akşamın ardından silah seslerini duymuş olmam ile artık mutluluğumuzun sanki kötülüğü beslediğine inanacaktım. Ne zaman güzel bir gün geçirsek sonunda illaki bir sıkıntı oluyordu ve bu durum çok can sıkıcıydı.
Artan silah sesleri ve Demir’in beni koruma çabası artık konunun tamamen bizim ile alakalı olduğuna kanaat getirmemi sağlarken korkumu daha da katladı. Bir bilgi almak adına, “Demir ne oluyor? Nedir bu silah sesleri? ” diye onun duyabileceği tonda sordum. Korkunun yarattığı etki sesimin titreyerek çıkmasına neden olmuştu.
Tamam bu benim ilk duyduğum silah sesleri değildi ancak Demir’in bu denli telaşlandığını hiç görmemiştim. Başımıza gelen onca olaylarda dahi soğuk kanlılığını korumuş her zaman sakin olmayı başarmıştı. Şu an ki panik hali kesinlikle yoktu. Demir’in gözlerinde gördüğüm endişe daha çok korkmama neden oluyordu.
Korkulu sorduğum soruya, “ gülüm ben yanındayım. Sana zarar gelmesine izin vermem” dedi ilkine göre daha sakin ses tonu içerisinde. Onun sakinliği biraz olsun korkumu yatıştırmıştı fakat bu demek olmuyordu ki duyduğumuz silah seslerinin tehlikenin geliyorum demediğini.
Silah seslerinin daha da çoğalması ile Demir hala üzerimde, “buradan sakın kafanı kaldırma, ben geleceğim” dedi. Sonrasında incitmekten korkar gibi üzerimden çekildi. Gözlerim anında onun gözlerini buldu. Kurtulacağımıza dair bir umut yada cesaret aradım. O ise gözlerime o umudu vermek için kendinden emin ifadelerle baksa da korku içimde ister istemez silah sesleri yüzünden artıyordu.
Boynuna kollarımı doladım. Sıkı sıkıya sarıldım. Onun da yanımda kalmasını ve gitmesini istemiyordum. Başına bir şey gelme ihtimali dahi beni çıldırtırken onun o silah seslerinin arasına gitmesi canımı sıkıyordu. Kollarımı daha da sıkılaştırarak, “Demir ne olur gitme, yanımda kal” dedim yalvararak. Böyle yaparsam sanki kollarımın arasında kalır düşüncesi ile sıktıkça sıkıyordum.
Demir kollarımı boynundan yavaşça çekti. Yanağımı iri ve kemikli parmaklarının arasına alarak tekrar göz göze gelmemizi sağladı. “Gülüm dışarıda adamlarımın ne durumda olduklarına bakmam gerekiyor. Bu şekilde beklersem ne sana ne dışarıda bulunan adamlarıma bir faydam dokunur. Onlara destek olmazsam birazdan içeri girecekler. Onları senden uzak tutmak için gitmem gerekiyor” Dedi.
Kafamı itiraz etmek için iki tarafa sallamış olmam ile, “buradan ne olursa olsun sakın kımıldama. Ayrıca bu sefer beni dinle ve sözümden lütfen çıkma. Sözümden çıkmadığın taktirde işim daha kolay olacak. Aklım sende kalmayacak” dedi. Kabullenmem için yalvaran gözlerle bakıyordu.
İlk defa onu böyle bakarken görüyordum ve bu sefer itiraz etmek içimden gelmiyordu. Yanaklarım ellerinin arasında kafamı isteksizce tamam anlamında salladım. O da aynı şekilde kafasını salladıktan sonra hızlı davranarak dudağıma sert ve güçlü bir öpücük kondurdu. Aynı hızda ellerini yanağımdan çekerek belinden silahını çıkarıp kontrol etti. Emniyet kilidini açıp silahı ateşlemeye hazır hale getirdi ve son bir kez daha gözlerime baktıktan sonra ayağa kalktı ve gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ GÜLÜM
General FictionKapı açıldığında üzerimde bulunan havlunun panik ile elimden kayarak üzerimden sıyrılıp düşmesi üzerine gözleri vücudumda gezindi. O da benim gibi donup kalmıştı. Karşısında üzerinde hiçbir şey olmadan duran bir kadın vardı. Gözlerinde bulunan şaşk...