Merhaba,
Yeni bölüm, yeni heyecan, yeni romantizm. Keyifli okumalara diliyorum. Bol bol yorum yapıp oy cerin lütfen.
Demir’in gözleri dudaklarımdaydı. Benim gözlerim ise onun koyu kahvelerindeydi. Demir'in ne yapmaya çatıştığını bilmiyordum ancak kalp atışlarım maratona çıkmış gibi hızlı ve kontrolsüz bir şekilde atıyordu. Bir insan bakışlardan heyecanlanıp kontrolünü kaybedebilir miydi? Kesinlikle kaybedebiliyormuş. Akın ile yaşadıklarım ya çok eskide kalmıştı ve unutmuştum yada hiç bunun gibi anları yaşamamıştım.
Demir gözlerini hala dudaklarımdan çekmeden yaklaşmaya başladığında istemsizce dudaklarım titredi. Göğüs kaslarında olan parmaklarım ise onu itmek ile itmemek arasında kararsız kalarak sızlamaya başladılar.
Ben bunları yaşarken o hala yaklaşıyordu. Kendi kendime “ne olacaksa olsun” diye düşünerek ona bıraktığımda dudaklarımı geçerek dudaklarını kulağıma bastırdı. Öpmedi sadece baskı uygulamıştı. Ne yapmaya çalıştığını idrak etmeye çalışırken kısık ve derinden gelen ses tonu ile, “gitsen iyi olacak” diye cümleleri döküldü.
Gitsen iyi olacak demesine rağmen hala aynı şekilde dudakları kulağımda hareketsiz bir şekilde bekliyordu. Ellerinin ise dudaklarından bir farkı yoktu. Gitmemi istediği halde hala bir eli saçlarımın arasında diğeri ise belimde duruyorlardı. Kendinden uzaklaştırmak için bir girişimde bulunmamıştı.
O bir girişimde bulunmasa da beklemiş olduğum o dudakların dudaklarım yerine kulağımın dibinde olması ve ardından gitmelisin cümlesi nedeniyle onun yapamadığını yaparak göğsünden ittirdim ve ondan uzaklaştım.
Sonrasında ne yapacağımı bilmez bir şekilde gözlerimi etrafta gezdirdim. Saçma kelimelerle başladığım kelimelerle, “şey, evet, haklısın ben gidiyorum” dedim. Parmağım ile kapıyı göstererek.
Onu itmem, kendimden uzaklaştırmam ve hiç bir şey yokmuş gibi davranmış olmam onda her hangi bir şaşkınlık kızgınlık yada her hangi bir duygu belirtisi yaşamasına neden olmamıştı. Aksine düz, normal ve sıradan bir gözle bakıyordu.
Kurduğum cümle sonrasında hızlı adımlarla kapıya ulaştım. Kapının koluna uzandığımda aklıma odamın giriş kartını almadan çıktığım gelince hızlı bir şekilde arkamı döndüm. Demir ise ellerini cebine sokmuş kapıyı açmak yerine ona tekrar dönmüş olmama bu sefer meraklı gözlerle cevap verdi.
Onu daha fazla merakta bırakmamak için “Odanın giriş kartını almayı unuttum.” Dedim mahcup bir şekilde. Bu mahcubiyetim yanlış anlamasından korkmuş olmamdandı biraz da. Bile isteye yaptığımı düşünmesini istemiyordum.
“Resepsiyonu arayabilir misin? Kapımı açmaları için” diye devam ettim cümleme.
“Sorun değil” dedi ve arkasını dönerek televizyon ünitesinin çekmecesini çekti. İçinden bir kart çıkardı. Çekmeceyi kapattıktan sonra yanıma gelerek, kapıyı açtı. “gel benimle” dedikten sonra önüme geçerek kapıdan çıktı. Arkasından bende çıktığımda kapıyı kapatıp kapatmama konusunda kararsız olduğum için tereddüt yaşadığımı gördü. “Kapatabilirsin” diye kararsızlığımı giderdi.
Kapıyı kapatarak Demir’in yanına hızlı adımlarla ulaştım. Demir ile odama doğru yürürken karşıdan Demir kadar yakışıklı olmasa da yakışıklı bir adam geliyordu. Benim adama baktığım gibi onun da bana bakması üzerine gözlerimi çektim. Adamın yanlış anlamasını istemediğim için oda kapılarına çevirdim.
“hırkanın önünü kapat Gece” diyen Demir’in sesi ile oda kapılarında olan gözlerimi ona çevirdim. Kaşlarını çatmış gözleri olduğundan daha da sert bir ifadeyle bakıyorlardı. Bu bakışlardan çekinerek hırkamın önüne baktığımda iliklediğim düğmeler çözülmüş mini şortum ve V yaka ip askılı geceliğim ile oldukça seksi bir görüntü sergilediğimi fark ettim. Görüntümü fark eder etmez hırkamın düğmelerini ilikledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ GÜLÜM
General FictionKapı açıldığında üzerimde bulunan havlunun panik ile elimden kayarak üzerimden sıyrılıp düşmesi üzerine gözleri vücudumda gezindi. O da benim gibi donup kalmıştı. Karşısında üzerinde hiçbir şey olmadan duran bir kadın vardı. Gözlerinde bulunan şaşk...