Arabanın içinde oturmuş sakinleşmeye çalışıyordum.Hissettiğim sinir ve utanç duygusu yüzünden mide bulantım artmış,nefes almam zorlaşmıştı.Kafamı binaya çevirince Yağız'ın ceketini giyerek binadan çıktığını gördüm.Onun da sabahını mahvetmiştim.
Arabaya bindiğinde bir şey demeden arabayı çalıştırdım.Tedirgince bana baktığını hissedebiliyordum.Büyük ihtimalle bir şeyler söylese mi söylemese mi karar veremiyordu.Bakışlarına karşı bir tepki göstermedim.Böyle durumlarda hiçbir şey olmamış gibi davranarak duygularımı halının altına süpürmek gibi bir huyum vardı.
Okula gidene kadar bu sessizlikte oturamayacağımız için radyoyu açtım.Sevdiğim şarkılardan birinin çaldığını duyduğumda eşlik etmeye başladım.Moralim bozuk olsa da şarkılardan vazgeçemezdim.Benim şarkı söylediğimi duyan Yağız da şarkıyı söylemeye başladı.Okula gidene kadar moralim biraz daha düzelmişti.
-----
Bugünkü derslerimden sadece sabah olanlar Yağız'la ortaktı onları da kaçırmıştık.O kendi dersinin sınıfına giderken ben de kendi dersim için onun ters yönünde yürümeye başladım.Amfiye girdiğimde direkt en arkaya geçip yerime yayıldım.Ders dinleme modumda değildim.
Ders bittiğinde karalama yapıp not aldığım defterimi kaptığım gibi sınıftan çıktım.Biraz daha dursak hoca yine bir şeyler anlatmaya başlayacakmış gibi bakıyordu.Koridorda yürürken Yağız'ın on beş dakika önce attığı mesajı gördüm.Fakültemize yakın bir kafede Gediz ve Boran'la oturduğunu yazmış benim de gelmem gerektiğini söylemişti.Büyük ihtimalle bir şey yemediğimi düşünmüştü ve ağzıma bir şeyler tıkıştırmak istiyordu.
Binadan çıkıp kafeye yürürken Gediz ve Boran'ın yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum.Sabahki olaydan sonra onlara karşı olan kabuğum daha da kalınlaşmıştı,ne kadar az insan gerçek beni bilirse o kadar iyiydi.
Kafeye girmeden cam kenarında oturmuş üçlüyü görmüştüm.Girer girmez yanlarına gidip oturdum.Menüden yemek seçmeye çalışıyorlardı,geldiğimi gördüklerinde hepsi selam verdi.Bir garson benim de önüme menü koyduğunda incelemeye başladım,yemekler ilgimi çekmiyordu.Sipariş verme vakti geldiğinde herkes istediğini söyledi,Boran ve Yağız makarna isterken Gediz pizza istemişti.Garson bana döndüğünde menüyü önüme iterek"Profiterol ve latte alabilir miyim lütfen?"dedim.
Garson hepimizin siparişini yazıp gitti.O gider gitmez Yağız bana dönmüştü"İlk öğün olarak tatlı mı yiyeceksin gerçekten?".Omuz silktim bunda bir sıkıntı göremiyordum"Tatlılar insana enerji verir."
Daha sonrasına masada maç konusu açıldı.Görünüşe göre Boran da Yağız gibi Fenerbahçeli'ydi ve şimdi de derbi biletlerinden bahsediyorlardı,Gediz Beşiktaşlı olduğu için bu konuşmadan memnun değildi ben ise Fenerbahçeli'ydim ama bir stada girmeyeceğimi adı gibi bilen Yağız bana sormakla bile uğraşmamıştı.That's my boy.
Yemeklerimiz geldiğinde direkt yemeye başladım,Yağız yanımda olduğu için daha rahattım.Yemek sırasında sorulan sorulara ve konuşmalara kısa cevaplar verdim ve önümdeki yemeye odaklandım buna rağmen herkes yemeğini bitirdiğinde kahvemin yarısı ve tatlımın üçte biri duruyordu.Ben yemeğime dalmışken Gediz'in hafif sinirli sesi ile kafamı kaldırdım,kafamı kaldırdığımda Boran'ın bana baktığını gördüm.Göz göze gelince bakışlarını çekti.
"Yağız şu adam sana mı gülümsüyor sabahtan beri?"
Onun demesi ile üçümüz de baktığı yere döndük.Bu hızlı dönüşümüzün"kanka çaktırmadan bak."olayı gibi olduğunu fark ettiğimde gözlerimi devirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
buralar gitsin sen gitme/bxb
Fiction généraleinsan bastırdığı duygunun esiri olur. 9.01.22 #1 boyxboy