40

5.2K 320 24
                                    

Arabada sakin bir müzik çalarken ikimiz de sessizdik.Tekrar yola çıktığımızda Boran Yağız'ı arayıp biraz geç kalacağımızı söylemişti.Tahmin ettiğimiz gibi Yağız çoktan eve varmıştı.Yolda çokça kez durduğumuz  için hâlâ uzun bir yolumuz vardı.Boran'ın arabayı ekstra yavaş sürüyor olması ise yardımcı olamıyordu.Onunla baş başa kalmaktan memnundum ama ikimiz de konuşmadığımız için tuhaf bir ortam oluşmuştu.Onunla konuşup bir şeyler paylaştığım için rahatlamıştım.Ondan gördüğüm destek sadece kendimi iyi hissetmeme sebep olmamış ona olan güvenimi de artırmıştı.Onun tamamen farklı olduğuna ve içimi gördüğüne ikna olmuştum.

Konuşma kısmını geçersek sevgili olmamız tamamen ayrı bir olaydı.İkimiz de birbirimizi seviyorduk.Sevgili olmamız kadar normal bir şey yoktu ancak daha önce kimseyi bu kadar sevmediğim ve böyle bir ilişki içinde bulunmadığım için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.İçimden sevinç çığlıkları atsam da bunu dışarı yansıtma konusunda iyi değildim.Uzun süre sessizliği Boran bozmuştu.Gözlerini yoldan ayırmadan"Bundan sonra kendini kötü hissettiğin zamanlarda yanında olacağımı biliyorsun değil mi?"demişti.Bir anda giriş yaptığı cümleye şaşırsam da kafamı sallamıştım.Bunu göremediğini fark ettiğimde"Evet."diye mırıldanmıştım.

Cevabımı duyduktan sonra bana kısa bir bakış atıp"Güçlü biri olduğunu biliyorum.Bu zaman kadar çoğu şeyi kendin atlattın,bunun da farkındayım.Artık yanında ben varım,Yağız da var.Bir şeyleri kendin halletmek zorunda değilsin.Ben sana her zaman destek  olurum.Ne olursa olsun bunu unutma."demişti.Dediklerine ne cevap vereceğimi bilememiştim.İçimde büyük bir minnet duygusu kabarırken el freninin üzerinde duran eline uzanıp elimi üstüne koymuştum.Bana kısa bir bakış atsa da ufak bir gülümsemeyle yeniden önüne dönmüştü.Elini okşarken"Biliyorum,ben de senin için buradayım."demiştim.

İkimiz de yeniden sessizliğe gömüldüğümüzde elim hâlâ elinin üzerindeydi.Hastaneden öğlene doğru çıkmıştık ve şu anda hava kararıyordu.Güneş batıyordu.Gün batımı tamamen turuncu değildi.Kırmızı ve pembe gibi duran bulutlar vardı ve benim en sevdiğim gün batımları böyle olanlardı.Sessizlikten sıkılıp"Hava çok güzel,çok seviyorum böyle havaları.Keşke oturup sonsuza kadar izleyebilsem."dedim.Konuşmamla havaya bakıp"Bence de güzel.Rahatlatıyor insanı."demişti.Aklına bir şey gelmiş gibi gülerek konuşmaya başladı.

"Ben küçükken Ege'de oturuyorduk.Yazları ve ilkbaharda ablamla sürekli yürüyüşe çıkardık akşamları.Gün batımları oralarda çok güzel oluyor.Deniz kenarında yürüyorsan özellikle.Bir gün seninle de gideriz.Çok seversin."

Gelecek planlarına beni dahil etmesi çok güzeldi.Hevesle başımı salladım.

"Normalde sonbaharı ya da  kışı daha fazla severdim ama son zamanlarda yaz olsa da tatil yapsak diyorum.Rüyama bile girdi biliyor musun.Tekne tatilindeyim,denizde yüzüyorum.Gün batıyor ben kendimi denize bırakmıştım sırt üstü.Güneş vücudumu ısıtıyor,saçlarım suyun altında.Yüzmeyi çok seviyorum."

Dediklerimi dikkatli bir şekilde dinlemiş ardından yüzünde kendinden emin bir gülümsemeyle konuşmaya başlamıştı.

"Övünmek istemem ama çok iyi yüzerim.Lisede yüzme takımındaydım.Beni suda görenler balık mı bu çocuk diyorlardı koçuma."

Sevdiği şeylerden bahsederken çok güzel görünüyordu.Genel olarak çok güzeldi ama böyle anlarda onu alıp cebimde taşımak istiyordum.Konuşmaya kendini kaptırmıştı.Lise anılarından bahsediyor,kahkahalar atıyordu.Çok güzel  lise anılarım yoktu ancak yurtta kaldığım zamanlarda yaşadığım güzel şeyler olmuştu.Anılarımı anlatma sırası bana geçtiğimde yüzündeki gülümsemeyi bozmadan beni dinlemeye başlamıştı.Ben de ona birkaç küçük anımı anlatmıştım.Anlatacak anım kalmadığında meraklı bir şekilde"Küçükken nasıl bir çocuktun?"demiştim.Bir süre düşünür gibi yaptı.

"Çok yaramazmışım küçükken.Kimse uğraşamazmış benimle.Sabah kalkıp geceye kadar yatmazmışım.En küçük çocuk olduğum için de şımarık büyümüşüm biraz.Bu kadar çok şeyle uğraşma sebebim de bu.Benimle başa çıkamayıp kurslara göndermişler hep.İşime yaradı sonuçta."

Anlattıklarıyla onun tam aksi bir çocuk olduğumu fark  etmiştim.

"Ben melekmişim senin yanında.Öyle sessiz sakindim ben.Resim çizerdim piyano çalardım falan.Yaptığım en yaramazca şey daha fazla televizyon izleyebilmek için kumandayı kaçırmaktı."

Ona monoton çocukluğumu anlatırken aklıma gelen şeyle bir anda ona dönmüştüm.

"Bir kere kaydırağın tepesinden yere düşmüştüm.Diğer çocuklara hava atıyordum bir bakmışım sarkıyorum.Yere düştüm tüm park başıma toplandı.Kolum kırılmıştı ve bileğim çatlamıştı.Herkes alçıma imza atmıştı okulda,çok havalı hissettmiştim."

"Küçükken de şirinmişsin."

"Ben şirin değilim.Hem sana anlattığım olaydan bad boy olduğumu anlayabilirsin diye düşünmüştüm."

Bana cevap vermeden başını'Kesin öyledir canım."der gibi sallamıştı.

Ona cevap vermeden önüme dönüp yolu izlemeye başlamıştım.Navigasyona bakılırsa gelmek üzereydik ve tek istediğim bir yere uzanmaktı.Boran müstakil bir evin önünde durup"Geldik."dediğinde arabadan inip onu beklemeye başlamıştım.Evden çıkarken yanıma eşyalarımı almamıştım o da yanıma gelirken apar topar geldiği için bir şey getirmemişti.Yanımızda Yağız'ın ben hastanedeyken aldığı bir çanta ve onun da içinde birkaç parça kıyafet vardı.Boran çantayı bagajdan alıp yanıma gelerek beni belimden tutarak eve doğru yürümeye başlamıştı.Kapının zilini çalmamızla açılması bir olmuştu.Bahçeye girdiğimizde evin kapısı hızla açılmıştı.Koşarak bize doğru gelen Yağız"Nerede kaldınız,beni yalnız bıraktınız burada."demişti.Yanımıza geldiğinde aramıza girerek bizi sürüklemeye başlamıştı.Heyecanla konuşuyordu.

"Yolda acıktığım için yedim gelince ama siz gelene kadar tekrar acıktım,tekrar yerim sizinle.Annemle babamın işi çıktı bu arada yarın akşama kadar yalnızız."

Yalnızız lafını duymamızla Boran'la birbirimize bakmıştık.Yağız bu bakışmayı fark etmemiş olmalıydı ki konuşmaya devam etmişti.Sonunda eve girdiğimizde ellerimizi yıkamamız için yanımıza gelmişti ve o anda bile bizi yalnız bırakmamıştı.Salona geçip sofraya oturduğumuzda"Annem gitmeden yemekleri hazırladı.Salak akraba işleri yüzünden gittiler,selam söyledi ikisi de size."diyerek tabaklarımızı yemeklerle doldurmuştu.Kendi tabağını da tepesine kadar doldurduktan sonra sofraya oturmuş korkutucu bir gülümsemeyle bize bakmaya başlamıştı.Yanımda oturan Boran kulağıma eğilip"Neden böyle davranıyor?"diye fısıldamıştı.Nedenini bilmediğim için omuz silkerken Yağız"Siz gelene kadar iki bardak filtre kahve içtim.Kalbim çarpıyor şu an.Bana takılmayın siz."demişti.Boran ikna olmuş gibi kafasını sallayıp çatalımı alıp tabağımdan bir köfteyi önüne koymuş ardından iki parçaya bölerek bir parçasını ağzıma uzatmıştı.Tüm yemek boyunca bir bana bir kendine yemek yedirirmişti.Yemek bittikten sonra beni dinlenmem için koltuğa gönderip sofrayı toplamışlardı.Neden olduğunu bilmesem de yine atışıyorlardı.Onların konuşmalarını dinlerken oturduğum yerde iyice yayılıp uyku pozisyonuna geçmiştim.Uykuyla uyanıklık arasında gidip gelirken hissettiğim son şey üzerime bir şey örtülmesi ve saçlarıma öpücük kondurulmasıydı.

buralar gitsin sen gitme/bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin