Misafirleri yolcularken kendi kendime sakin olmam gerektiğini söylesem de titreyen ellerim ve dizlerim bunu başaramadığımı gösteriyordu.Tüm yemek boyunca konu o kızla bana gelmişti.Babamın küçük oyununa ablamın da katılmasıyla sinirim ve hayal kırıklığım daha da artmıştı.Annem köşede sessiz sessiz otursa da arada bir bakışlarını bana çevirip özür diler gibi bakıyordu.Bu saçmalıktan onun da haberi vardı ama diğerlerinin aksine herhangi bir konuşma yapmamıştı ama beni korumamıştı da.Babam misafirleri uğurlamak için arabaya giderken ben sinirli adımlarla salona dönüp gelmelerini beklemeye başlamıştım.Eskiden olsa odama çekilir ve hayal kırıklığı içinde ağlardım ama şu an bir patlama yaşamazsam kendimi mahvedeceğimi biliyordum.
Ben salonda dolaşıp sakinleşmeye çalışırken annem ve ablam da salona gelmişti.Ablam gülerek koltuğa otururken annem ayakta bana bakıyordu.Yanıma gelmek istiyor da gelemiyor gibiydi ki gelse de beni teselli edebilecek bir sözü yoktu.Sırtıma bıçak saplayanlardan biri o iken gelip yarama merhem olamazdı.
Birkaç dakika sonra babam salona girip ablam gibi koltuğa oturduğunda rahatlığı karşısında ağlamak istedim.Gözlerime bakmıyordu,acımı görmüyordu.Onun bu tepkisizliği öfkemi iyice artırırken yanımdaki sehpaya tekme atıp"Siz ne sikim yapmaya çalışıyorsunuz?"diye bağırdım.Bağırmam oturduğu koltukta rahatsızca kıpırdanmasına sebep oldu,otoritesinin sarsılmasını sevmezdi.
"Yıllar geçti Atahan,büyüdün.Bir heves olarak benimsediğin o iğrençlikten kurtulmuş olduğunu tahmin etmiştim,tepkine bakılırsa hâlâ kurtulamadın.Bundan sonrası önemli değil.O kızla veya başka bir kızla birlikte olarak atlatabilirsin,atlatmak zorundasın."
Kendini o kadar ikna etmişti ki beni görmüyordu.Düşünmüyor,anlamaya çalışmıyordu.Kırgın ama aynı zamanda sert bir sesle"Ben buyum,değişemem.Sen kendi isteğinle bir erkekle birlikte olabilir misin?"Neden anlamıyorsun ben seçmedim."dedim.Sonunda sakladığı öfkesi açığa çıkmıştı.Hızla ayağa kalkıp"Beni bu saçma sapan konuşmalara alet etme Atahan.Kendi iğrençliğini böyle saklayamazsın."
"İğrenç değilim ben.Oğlunum ben senin nasıl bunu söyleyebilirsin?"diye bağırmamla ağzından alaycı bir gülüş çıktı.
"Bir ibne benim oğlum olamaz.Sen sadece annenin oğlusun."
Köşede durup bizi izleyen anneme döndüm.Yüzüme bakamıyordu,beni korumuyordu.Yapamaması için sebepleri olduğunu biliyordum ama bir umut bana sahip çıkmasını bekledim.Hiçbir şey yapmadı.
"Ben kimsenin oğlu değilim artık."dememle yaşlı gözlerini yerden kaldırıp bana baktı.Bunu duymayı beklemiyordu.Ben de böyle bir şey söylemeyi beklemiyordum.
Babamın öfkesi geçmemiş olmalıydı ki hızla yanıma gelip yakalarımdan tuttuğu gibi beni duvara vurdu.Güçlü bir adamdı ve canım çok acımıştı ama acımı belli edemezdim.
"Benim oğlum ibne olamaz.Kendine gel."
Her kelimesinden sonra sırtımı daha sert vuruyordu.En son vuruşunda canım o kadar acımıştı ki ağzımdan kısık bir inleme çıkmasına engel olamadım.Elleri hâlâ yakamdayken gözlerime bakmaya başladı.Bu gözlerden hep çekinmiştim ama artık çok yabancı geliyordu.Yakalarımdaki ellerini kavrayıp sertçe çektim.Bana yeniden vurmaya kalktığı sırada hafifçe ittirdim.Hâlâ ona vuracak kadar güçlü değildim ama artık kendimi ezdiremezdim.
Öfkemi bir şeyden çıkarmam gerekiyordu çünkü vücudum bu öfkeyi kaldıramıyordu.Arkamı dönüp duvara bir yumruk geçirdim.Bir tane daha bir tane daha.Rahatlayamıyordum.
"Benden bu kadar nefret ediyorsan öldür beni.Öldürsene hadi.Neden en başında yapmadın bunu,neden yaşamama izin verdin."
O kadar yüksek sesle bağırmıştım ki boğazım acımıştı.Sonunda tuttuğum hıçkırılarımı serbest bırakmıştım.Bir yandan ağlıyor bir yandan etrafımdaki şeylere vuruyordum.Masada duran vazoyu parçaladığımı elimden akan kanı gördüğümde anlamıştım.Acı duymuyordum.
Sonunda kendime gelip derin nefesler almaya başladığımda ellerim yara içinde kalmıştı.Sırtımdaki acıyı yeniden hissetmeye başlamıştım ve ellerimdeki acı yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.Göz yaşlarımı silip salondaki sözde aileme baktım.Sokaktaki bir yabancı bana onlardan daha yakın geliyordu.
"Bundan sonra beni ne arayın ne sorun.Beni tanıdığınızı tamamen unutun,silin beni.Ben öyle yapacağım."
Hızlı adımlar atmak istesem de yavaşça kapıya doğru yürümeye başlamıştım.Kimse beni durdurmamıştı.Kapıdan çıkarken babamın"Onun peşinden gitmiyorsun."demesi ile adımlarım yavaşladı ama durmadı.Merdivenlerden inerken açılan kapının sesini ve sessiz adımları duymamla annemin geldiğini anladım.Kolumdan tutmuş"Atahan,bu hâlde gitme."derken öylece yüzüne bakıyordum.Çocukken sığındığım liman bu muydu gerçekten?
"Sana ihtiyacım vardı,anne."
Ona anne demek bana tuhaf gelse de bu gerçeği değiştiremezdim.Kırgın ve özür dileyen gözlerle bana bakarken arkamı dönüp arabama gittim.Artık her şey için çok geçti.Arabayı çalıştırdığımda ev dediğim yere son kez dönüp bakmadım.Orasının evim olmadığını acı yollardan öğrenmiştim.Arabayı yavaşça sürerken ağladığımı biliyordum.Göz yaşlarımı durdurmak istesem de her an yenisi ekleniyor,görüşümü bulanıklaştırıyordu.Yarım saatlik yolu bir saatte gidip şehirden çıktığımda ağlamam durmuştu ama iç çekiyordum.O kadar yorgundum ki nefes almak bile zor geliyordu.Aldığım nefeslerin canımı yakmasında duvara vurulan sırtımın etkisi olduğunu düşünüyordum.Baba dediğim kişi aldığım nefese bile göz dikmişti.
Fark etmeden hızımı artırmıştım.Gözlerim hâlâ bulanık görüyordu.Karşı şeritten gelen arabaların farlarını görebiliyordum.Gaza biraz daha bastım sonra biraz daha.Direksiyonu yol kenarındaki duvara kırarken her şeyden vazgeçmiştim.Sadece uyumak istiyordum.
Öncelikle yeni yılınız kutlu olsun.Umarım güzel bir yıl olur hepimiz için.Dün bölüm atacaktım ama geçirdiğim en iyi yılbaşı değildi ve üzücü bir bölüm de atmak istemedim.Umarım seversiniz<3.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
buralar gitsin sen gitme/bxb
Ficción Generalinsan bastırdığı duygunun esiri olur. 9.01.22 #1 boyxboy