Merhaba, ben geldim. Nasılsınız? Bugün yeni bir hikâye ile karşınızdayım. Aslında bu hikâyeyi daha önceden yazmaya başlamıştım fakat içime sinmeyen durumlardan dolayı kaldırma isteğinde bulunmuştum. Ruhumda birikmiş kalıntıları güçlükle kazıyarak bugün yayınlamaya karar verdim.
Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar. 🍷
7 Ocak 2022
Heart of Darkness, Secession Studios
🕊️
Bir çiçek, tohumu patladığında kökünden koptu. Tohuma bulaşan kan taneleri, dünyaya gelen canın varlığını kanıtladı. Çiçek öldü ama tohum toprağın altına gizlendi. Bir gün gelecek, o tohum çiçeğin izlerini taşıyarak topraktan patlayacaktı.
25 Ocak 2022 / 21:30
İki sinsi bulut birbirine çarparak gökyüzünü aydınlattı. Gecenin karanlığına düşen ışık süzmesi kısa süreli bile olsa gözlerini kamaştırmıştı. Koyulaşmış mavi gözleri yağmurdan kaçan insanları tararken sırtını yasladığı ağaca biraz daha sindi. Karşısında bir araç durduğunda hareleri küçüldü ve durduğu yerden çıktı. Arka koltuğu kendine mezar edindi ve beklemeden oturdu. Kısılmış gözleri yanındaki adamın kirli bakışlarını süzerken sol elini yaşlı adama uzattı. Yüreği rahat hissederken ruhu, amansız bir şekilde iyi değildi. Birbirlerini bıraksalar öldürecek olan iki mavi gözlü adamlar, kendilerini çok hafife alıyordu.
Şeytan, cebinden çıkardığı siyah renge sahip cinayet silahını genç adamın avuçlarına bıraktı. Genç, kıvrak bir hareketle cinayet silahını parmaklarının arasına sabitledi. Önden uzatılan sarı kapaklı dosyayı ördüğü an sıkıntıyla iç çekti. Artık ruhundaki his, yüreğine sıçramıştı. Uzatılmış dosyayı alacakken yaşlı adam elini araya koydu.
"Geri dönüşü yok." dedi, acımasızca.
Genç adam, gözlerini kıstı. Elinin tersiyle yaşlı parmakları ittirdi ve dosyayı yırtarcasına uzatıldığı yerden aldı. Bakışları beş kağıda işlenmiş yazılarda dolanırken bir ismin geçtiğini fark etti. Yüreğinden akan kan, sanki yerini zehirli bir sıvıya bırakmış gibiydi. Kalemi tutan eli titredi ve dosyanın içine düştü. Boşta kalan eli saniyeler içinde belindeki silaha tutuldu ve arabada üç el silah sesi yankılandı.
Yüzüne sıçramış kan taneciklerini siyah kabanıyla kamufle edip bir hışımla araçtan indi. Üzerine yağan sağanak yağmur onu dövermişçesine hızını daha da arttırmıştı. Parmaklarını kırarcasına avucunda sıkarken adımları yağmura eşlik etti. Bir saat boyunca yürüdü ve kendini eve attı.
Ezbere bildiği odalarda birkaç tur atıp banyoya girdi. Beyaz, geniş küvetin tıpasını takıp musluğu açtı. Soğuk su küveti doldurmaya başlarken üzerindeki ıslak ve kan kokulu kıyafetleri çamaşır makinesine attı. Ayaklarının dibindeki suyu hissettiğinde eğilip musluğu kapattı. Küvetin içine girdiğinde ayak tabanlarından vücudunu saran soğukluk, içindeki yangını söndürmeye yetmemişti. Dizlerini yavaşça kırdı, suyun içine yüzünü gömdü. Sırtındaki kemikler bir yay gibi dışa gerildiğinde dudaklarını açtı. Suyun içinde yankılanan sesi, ruhundaki acının suya yansımasıydı. Birbirine yapışık kirpiklerine rağmen gözyaşları suyla buluştu, sırtının titrediğini hissetti. Kemikli parmakları küvetin kenarlarını sıkıca kavrarken bir kez daha dudakları aralandı ve içindeki pisliği suya akıtmaya devam etti. Genç adamın ciğerleri, oksijensizlikten dolayı diyaframını zorlamaya başlamıştı. Ruhsuz bir şekilde başını küvetin boşluğuna dayadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVERCİN
ActionAsker konulu bir kitaptır, kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür. Ruh, insanın dipsiz bir kuyusudur. Sen ruhunda dolaştığını sanırsın ama onun ne kadar derin olduğunun hiçbir zaman farkına varamazsın. Ta ki biri çıkıp orayı talan edene kadar. "...