IX - 25 SAAT 38 DAKİKA

71 5 0
                                    

12 Ekim 2024

Belki, Dedublüman

Oy ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin, keyifli okumalar.💃

🕊️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🕊️

2 Ekim 2021 / Şırnak

Düşünce ile mantık arasındaki fark, kalp ile beynin düşünce tarzıyla aynıdır. Sahip olunan düşünceler; yalnızca o anlık bir fikir üretirken mantık, eskiye dayalı bilgilere dayanarak hareket eder. Kalp o anki durumuna göre duyguya boğarken beyin, gerçekliğe dayalı düşünür.

Ben, bilinmezliğin tam ortasındaydım.

Aklım ve mantığım karmaşık bir durumun içinde kalmıştı ve ne yapabileceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Gözlerimin odağındaki askeriye, zihnimin arkasında kurulmuş bir hayal dünyasında yok olduğunda korkuyla yerimde irkildim. Omzumda dokunan bir el hissederken ürkerek yanıma döndüm.

"Korkma, ben bir çaresini bulacağım."

Alparslan albayın cümlesi, sağ kulağımdan sesli bir şekilde girdi ama sol kulağımdan geçerken boğuklaştı. Zihnimi meşgul eden düşünce seli sürekli mantığın önüne geçiyor ve sağlıklı düşünmemi engelliyordu. Hareketleri hızlı olan gözbebeklerim sürekli etrafta geziniyor ve bir çare bulmaya çalışıyordu.

Alparslan albay, iki eliyle omuzlarımın yanından tuttu ve yavaşça sarstı.

"Yüzbaşı, kendine gel. Bu, acil bir durum. Kimsenin burnu bile kanamadan bu işi çözmemiz gerekiyor." dedi ama sesi aynıydı. Zihnimin içinde kurulmuş odalar, beni rahat bırakmıyordu.

"Komu-tanım."

Deniz'in sesi.

Kulaklarımda büyük bir patlama meydana geldiğinde ürkerek etrafıma baktım. Çenemden tutulup önüme çevrildiğimde albayın yüzünü gerginlik bürümüştü.

"Boduroğlu, kendine gel!" diye bağırdığı an beni sertçe geriye doğru ittirdi. Gözlerimi kırpıştırarak özüme döndüğümde aslında her şeyin normal olduğunu izledim. Yüzümü buruşturarak albaya döndüğümde kafasını iki yana salladı ve yürümeye başladı. Hızlı adımlarla onu takip etmeye başladım.

Askeriyeye girdiğimizde gözlerim her yeri dikkatlice izliyor ve bir yerde farklılık arıyordu. Askılıkların tepelerindeki montların, üzerlerinde güller dikili saksıların, amblemlerin ve rozetlerin olduğu dolapların bile üzerinden öylece bakıp geçerken Alparslan albay adımlarını yavaşlattığında durdum. Bakışları bana çevrilirken özüme döndüm.

"Herkesi topla, beş dakika sonra toplantı salonunda olun." dedi ve sırtını bana çevirip yürümeye devam etti. Birkaç adım attıktan sonra sağına döndü ve oturan nöbetçiye baktı.

GÜVERCİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin