Asker konulu bir kitaptır, kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.
Ruh, insanın dipsiz bir kuyusudur. Sen ruhunda dolaştığını sanırsın ama onun ne kadar derin olduğunun hiçbir zaman farkına varamazsın. Ta ki biri çıkıp orayı talan edene kadar.
"...
Hu,hu... Merhabalar ben geldim. Birtakım gerçekliklerle dolu bölümümüze hoş geldiniz. En aşağıda görüşürüz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar...
Bölüm Şarkıları;
Haydar Haydar, Can Gox
If We Being Real, Yeat
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🕊️
VIII
Yazar, Ağzından
Her hayal, kendi kaderini oluşturur. Nasıl olduğunu bilemezsin, yalnızca bir anlığına zihnine düşer ve oraya yerleşir. Gözünün daldığı herhangi bir noktada varlığını belli eder ve orada canlanır.
Aynadaki görüntüsünde bakışları birleşen küçük kız, kollarından sarkan manşetlerini silkeledi. Alt dudağını büzerken salona geçti. Küçük kızın geldiğini gören Ethem üsteğmen dizlerinin üzerine çöktü ve gülümseyerek kızına kollarını açtı.
"Benim güzeller güzeli asker kızım."
Kader; ilk cümlesini, bu yazgı için hazırlamıştı.
Küçük Eyşan'ın dudakları hâlâ buruktu. Ellerini havada sallayarak babasına uzun geldiklerini gösterdi. Babası onun bu haline kıkırdadığında Eyşan, kaşlarını çattı.
"Böyle bir aşker oluy mu? Olmaz, dişiplin yok." diye bağırdığında Ethem üsteğmen kıkırdamasını kaybetti ve gönlünde bir ateş yandı. Tüm tüylerinin ürperdiğini hissettiğinde gurur ve şaşkınlıkla Yağmur'una baktı. Güzeller güzeli eşi, kızının önüne çöktüğünde Eyşan'ın bedenini kendine doğru çevirdi.
"Kızın haklı Ethem üsteğmenim, disiplin olmadan asker olunmaz." dedi ve üniformanın kollarını içe doğru katlayarak kamufle etti. Sehpanın üzerindeki üniformaya ait kemeri pantolonun ek yerlerinden geçirip taktı. Eyşan, küçük bir nefes aldı ve annesinin beresini takmasını izledi.
Kendisinin kahve tonlarına rağmen yemyeşil olan gözlere hep içi giderdi. Buruk dudakları sevgiyle yukarıya kıvrıldı. Ne derdi annesi; 'Toprak olmadan yeşil olmaz.'
Önce toprağı sevdi Eyşan, sonra yeşili.
Önce annesini içinde büyüttü Eyşan, sonra kendini.
Annesi beresini takıp biraz geri çekildiğinde Eyşan heyecanla odasına geçti. Ethem üsteğmen, elini eşinin yanağına koyup okşarken kızları kendini yine aynanın karşısında bulmuştu. Gözleri üzerinde gezinirken bordo beresinin, üzerindeki üniformaya ne kadar yakıştığını gördü ve büyük bir hevesle nefes aldı. Babasının özel olarak diktirdiği bu üniformada, sağ göğsünün üzerindeki isimliğe gitti eli. Boduroğlu yazısına yavaşça dokundu. Küçük parmakları 'U' harfinden hafifçe ayrılırken bir kez daha baktı aynaya.