Merhabalar, ben geldim. Bu bölüm biraz kıskançlık ve ağır küfür içerir, 'bölüm sonu' ölmez :) sağ kalırsanız aşağıda buluşalım. 😒
Oy ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin, keyifli okumalar.
Bölüm Şarkısı;
Ölüler Konuşamaz, Farazi
Sandığımdan Herkes Babam Gibi Gülecek, Farazi
🕊️
XXI
10 Aralık 1955 / Aliköse Köyü, Iğdır
Aliköse Köyü, gecenin zifiri karanlığında derin bir uykuya dalmıştı. Gökyüzünde yıldızlar cılız ışıklarıyla titreyip sönmeye yüz tutmuş, ay çoktan yerini doğacak güneşe devretmek için çekilmişti. Ancak bu gece sıradan bir gece değildi. Toprak, yaklaşan bir felaketi sezmiş gibi ürperiyor, rüzgâr, ağaçların dallarında uğursuz bir ıslık çalıyordu.
Köyün en yaşlısı, yıllar önce duyduğu bu ıslığın anlamını hatırlıyor gibiydi. O gece, kimse sabaha çıkamamıştı. Yine aynı melodi kulakları doldurduğunda, yaşlı adam sessizce diz çöktü, başını eğdi ve dua etmeye başladı ama dualar bu kez göğe ulaşmayacaktı.
İlk adımlar duyuldu. Toprağı ezen çizmelerin sert ritmi, köy meydanından yankılandı. Karanlığın içinden beliren siluetler, omuzlarına asılı tüfeklerle asker gibi görünüyorlardı. Ancak yüzlerine yerleşen vahşi ifadeler, gerçek kimliklerini ele veriyordu. Bunlar asker değildi; bunlar, ölümün habercileriydi.
Şafaktan önceki o karanlık saat, köyün üzerine bir mezar örtüsü gibi çökmüştü. Çocukların uykulu mırıltıları, kadınların sessizce yakılan ocakları... Her şey bu korkunç sessizlikte eriyip gitmişti. Bir anda köpeklerin havlaması kesildi, ardından gelen keskin bir çığlık, tüm köyü buz gibi bir korkuya hapsetti.
Kapılar teker teker kırılmaya başlandı. Bir evin penceresinden yükselen alev, önce küçük bir kıvılcımdı. Ardından köyün tamamını yutacak bir yangına dönüştü. İnsanlar yataklarından fırladı, kadınlar çocuklarını kucakladı, yaşlılar dualarını boğuk bir iniltiye dönüştürdü fakat bu, kaçışı olmayan bir gecenin hikayesiydi.
Riyad, o gece on yaşında, masumiyetin henüz bedeninde ağır bir yük olmadığı bir çocuktu. Annesinin kucağında saklanırken korkuyla pencerenin önündeki alev dansını izliyordu. Gözleri büyümüş, elleri annesinin elbisesine yapışmıştı. "Anne, bu insanlar kim?" diye fısıldadı ama annesi cevap veremedi. Cevabın ne olduğunu o da biliyordu, fakat söylemek çok zordu: "Ölüm..."
Aniden kapıları kırıldı. Üç silahlı adam içeri doldu. Çizmelerinin toprağa sertçe çarpan sesi, Riyad'ın yüreğini delip geçti. Bir tanesi annesine işaret etti, "Dışarı çık!" Kadın bir an tereddüt etti, ardından oğluna son kez sarıldı. "Ne olursa olsun gözlerini kapa," dedi fakat Riyad, gözlerini kapatamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVERCİN
ActionAsker konulu bir kitaptır, kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür. Ruh, insanın dipsiz bir kuyusudur. Sen ruhunda dolaştığını sanırsın ama onun ne kadar derin olduğunun hiçbir zaman farkına varamazsın. Ta ki biri çıkıp orayı talan edene kadar. "...