2 Eylül 2024
Dere Boyu Kavaklar, Barış Manço
Oy ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin, keyifli okumalar.💃
🕊️
Can acır, ten yarılır, yara kanardı. Mesela en acıtan, yarası zor iyileşen kağıt kesiğiydi. Acısı geçse bile bakıldığında yarayı sızlatırdı. Tüm bedenini titretir, ne olduğunu şaşırırdın. Ders niteliğinde bedene işlenmiş her bir yara, hikayesi anlatıldıkça kabuk bağlardı. Kabuk tutmayan yara ise daima hatırlanırdı.
'Acı, zihindedir.' diye bir ses yükseldi, gündüzümün karanlığından.
'Sizler acı çekmeye mahkumsunuz. Gerekirse bu vatan için canınızı bile vereceksiniz.' diye devam etti, karanlıkta. Benliğime vurulan her bir darbe vücudumdaki belli noktalarda izlerini bırakırken dudaklarımdan iniltiler koptu.
'Susacaksınız. Kan kusacaksınız ama yine de susacaksınız!' derken son fiskesini vurdu ve karanlığın içinden benliğimi çekti. Yüzüme çarpılan su ile derin bir nefes aldım ve karşımdaki adama baktım. Yüzündeki maskesinden yalnızca gözleri görünüyordu. Sol gözünün yanındaki küçük beni adeta koca cüssesine aykırı gibiydi. Onu incelediğimi fark ettiğinde maskesinin altından güldü ve ellerini beline koydu.
"Beni daha inceleyecek misin?"
Kafamı salladığımda elini kaldırdı ve tokat attı. Başım sola doğru çevrilirken bileklerime bağlı olan zincir birbirine çarpmıştı. Dilime gelen metalik tat ile gülerek kafamı çevirdim. "Tek yapabildiğin bu mu?"
Gözlerinin hangi renk olduğu belli olmuyordu ama giderek koyulaştığını fark edebilmiştim. Birden sağ elini cebine soktu, geri çıkarttığında küçük bir anahtar vardı. Hızlı hareketlerle bileklerimdeki zincirleri söktü ve anahtarı köşeye fırlattı. Bedenim bir çuval misali yere yığılırken ensemden bir kedi gibi tuttu ve ayağa kaldırdı. "Vur."
Dişlerimi sıkarak sağ elimi savurdum ama nafileydi. Beni bırakıp geriye çekilmişti. Tekrardan dizlerimin üzerine düştüğümde ellerim sertçe yere çarpmıştı. Sırtımdaki dikişlerin açıldığını hissedebiliyordum. Dilimi dişlerimin arkasında gezdirdim ve ayağımı soldan gererek ayağını bacaklarımın arasına hapsettim. Bacağımı büküp bedenimi yan çevirdiğimde bedeni sarsıldı gibi oldu ama düşmedi. Elini bacağıma sardığım kolumun altından geçirdi ve beni sırtlayarak duvarın en köşesine fırlattı.
Dudaklarımın arasından bir inilti koptuğunda durmadı ve yine kolumdan tutup sürükledi. Zincirlerin önüne getirdiğinde bileklerimi yukarıya doğru kaldırdı. Sertçe bileklerimi bağladı ve sırtını bana döndü. Başı sola doğru yatarken sağ eli yumruk oldu.
"Üzülme asker. Acı, yalnızca hissettiğindir." dediğimde dik durdu ve önümüzdeki kapıya dört kere vurdu. Kapı açılırken gözlerimi kıstım ama saniyeler içinde gürültüyle kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVERCİN
AksiyonAsker konulu bir kitaptır, kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür. Ruh, insanın dipsiz bir kuyusudur. Sen ruhunda dolaştığını sanırsın ama onun ne kadar derin olduğunun hiçbir zaman farkına varamazsın. Ta ki biri çıkıp orayı talan edene kadar. "...