"Elim öldü."...
Gözlerimi yine dünyaya inat, ölüme inat açtım. Acı içinde açılan gözlerim kısık baktı bi süre.
Bana ne olmuştu. Nerdeydim.
Gözlerim biraz daha açıldığında kolumda acı hissettim. O kadar hafif bir acıydı ki.
Koluma giden gözlerim, ilk seruma takıldı. Hastane.
Aklıma dolan anlarla dondum. Elim.
Bi süre sadece donuk bir şekilde elime baktım. Daha kesmemişler. Uyanmamı beklediler heralde. O anki acıyı da göreyim istediler heralde.
Odanın kapısı açılınca bile gözlerim hissiz bir şekilde sadece elime bakıyordu.
"Asya." Dediğini duydum birinin. Şuan beyin fonksiyonlarımın çalıştığından şüpheliydim.
Sahiden ben niye hala yaşıyorum.
Sol elimde bir el hissettim. Sanki o an kendime gelmiş gibi irkilip soluma döndüm. Alaz yanımda oturmuş sol elimi tutuyordu. Gözleri yorgunluktan çökmüş gibiydi. Hiç uyumamışmı? Neden uyumamış ki?
"Alaz." Dedim kısık çıkan sesimle. Sanki konuştuğum için gözlerinde bir parıldama geçti.
"Söyle çiçek kokulum." Gözlerim doldu. Öyle bir bakıyordu ki. Be diyeceğimi unuttum. Ama o konuşmam için gözlerinde ki heyecanla bana bakmaya devam etti.
"Alaz. Ben niye ölmüyorum?" Aslında bu soru değildi. Hele ona sorulmuş bir soru hiç değil. Gözümden akıp giden bir damla yaşı silmedim. Gözlerinde ki parıltı yavaş yavaş kendini üzüntüye bıraktı.
"Öyle deme." Aciz çıkan sesi beni mahvetti. Neden istemiyorlar ölmemi? "Bu dünyada ki herkes senden daha çok ölmeyi hakediyor. Sen yaşayacaksın." Gözlerimden akan yaşlar arttı.
"Ne zaman kesicekler?" Dedim bu sefer. Her ne kadar cevabından korksamda Kendi mi hazırlamam lazımdı.
"Neyi?" Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Bu sefer ben ona merakla baktım. Niye gülümsüyor ki?
"Elim." Dedim gözlerimi sağ elime çevirerek. Acı içinde kasıldım. "Elimi ne zaman kesecekler?" O kadar zor konuşmuştum ki. Söylemesin istedim.
"Hiçbir zaman." Kafam, duyduğum şeyle hızla alaza döndü. Şok içinde ona baktım. Ne demekti Bu?
"Nasıl? Ne demek hiç-bir zaman?" Merakla ve biraz da umutla baktım ona.
"Hastanede olmamız avantaj oldu güzelim. Kurtuldunuz ikinizde. Sende elinde gayet iyisiniz." Nefesim kesildi. Gözlerim ardı ardına akan gözyaşları ve mutlulukla kapandı.
"Allahım. Allahım şükürler olsun." Diye fısıldadım acı içinde gülümseyerek.
Kapı hızla açılınca gelen çocuklara baktım.
Buğra koşarak yanıma gelip sağ elimi tuttu. Öyle bir mutlu bakıyordu ki.
"Asyaaa." Diyerek elimin üstünü öptü. İçim giderek baktım ona. Gerçekten canımdan öte insanlar olmuşlar. "İyisin." Dedi bu sefer. Benim iyi olamama benden daha çok mutlu olmuş gibiydi. "Çok korkuttun beni be." Güldü. Gülümsedim.
"Doktor geliyor." Dedi ateş. Kafamı ona çevirdim. Bana gülümseyerek gözlerinde ki tebessümle bakıyordu. Diğerlerine gitti gözüm. Hepsi öyle bir bakıyordu ki. Hepsini içime sokup bir daha çıkarmak istemedim. "Artık iyileşmeye adım atma zamanı prenses." Öyle bir gülümsedim ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUM
General FictionBir Adam, bir kadına ne kadar yardım edebilir. ya da bu yardım maddi bir yardım mı olur? yoksa manevi mi? Peki bir adam, bir kadını aşkıyla iyileştirebilir mi? Galiba oldu... Ben Asya Özüm'ü hayata geri çevirebilmek için çok çalışan bir adam girdi...