1♡

1.1K 93 4
                                    


"Eğer bir gün ağlaman gerekirse,
Başını dik tut ki;
Gözyaşların seni ağlatan kişi kadar alçalmasın."

✏✏✏

Ağlama, Ağlama, Ağlama...

Yine ve yine. Ben yoruldum mutluluğu, sevgiyi aramaktan.

İnsanlar sadece insanları değersiz kılmak için mi yaşıyorlar?

Bana kendimi kaç kişi değersiz, pislik, ruhsuz hissettirdi? Kaç kişi benim yaşama sevincimi, az olan mutluluğumu elimden aldı?

Babam mı? Olabilir.

Annem mı? Olabilir.

Ablam mı? Olabilir.

Sevdiğim adam? Olabilir.

Dostlarım? Olabilir.

Benim hayatımı güzelleştirmek isteyen, biraz da sen mutlu ol diyen birisi hiç olmadı. Hayatımda olan ve sonradan eklenen herkes, bir parçamı benden çalıp gittiler.

Ben terkedilmeye küçük yaşta alışmışım. Ama yine de koyar mı biri daha gitse? Koyar.

Gerçekten güldüğüm bir günüm neden yok benim. Neden hep gözlerim denizler gibi dolup taşıyor.

Yoruldum...

Çok yoruldum...

Benim devam edecek bir hayatım, bir günüm, bir saatim, bir dakikam bile kalmadı.

Ben bittim.

Hani yaşayan ölü derler ya. İşte o şekildeyim. Sadece nefes alıyorum belkide. Aldığım nefes bile beni terkederken, hiçbir şeyim olmadığı yine ve yine aklıma geldi.

En ufak sorunum olan astım hastalığım bile herkes tarafından bu kadar berbat karşılanıyorsa, kötü olanı zaten beni tutup fırlatmalarının nedeni.

Daha bir saat önce yaşadığım kötü olaydan sonra, yine gözyaşlarım akmadı. Ama içim...

Babamdan sonra çok sevdiğim, ama aynı sevgiyi göremediğim sevgilim, 5 yıllık ilişkimize bile duymadığı saygıyla beni aldattı.

En yakın arkadaşımla.

Dostum dediğim insanla onları basmak, şu gereksiz yaşamımda aldığım bilmem kaçıncı darbe oldu.

Hiçbir şey söylemeden direk evi terkederek kendimi sokaklara attım. Hızlı gitmedim. Gelmez. Biliyorum.

Ruhsuz, cansız, boş bir şekilde saatlerce yürüdüm.

Çok koydu evet.

Ama aldığım darbelerden sonra pek işlemiyor artık. Zaten olmayan yaşama isteğim daha da yok oldu. O kadar.

Hâlâ durmadan yürürken nerede olduğumu, saatin kaç olduğunu, hangi tarihte olduğumuzu bile unuttum.

Gelen korna sesi ve ışıkla yürümeye devam ettim. Ya vurucaktı ölecektim. Ya da yine yaşamaya mahkum bırakılıp yeni acılar çekerek hayatta kalacaktım.

Son saniye de duran araba ile yine sessiz, sakin, ufak adımlarla ruhsuz bir şekilde yürümeye devam ettim.

Aklım boş, kalbim boş, hayat boş...

Kolumdan çekilmemle kafamı yana çevirdim. Yeni bir arabanın altından daha kurtulmuştum. Ama ben istediğim için değil, kolumdan tutup çeken kişi yüzünden.

"Napıyorsun sen!" Kafami hafif kaldırıp karşımdaki adama baktım. Neyin hesabını soruyor du. Sonra kafamı kolumu tutmuş eline çevirdim. O tekrar elini çekene kadar bende eline baktım. Sonunda çekince tekrar ona döndüm.
"Sana soruyorum! Niye arabaların önüne atlıyorsun! Ya ben ezicektim seni, ya da seni çekmeseydim az önceki araba çekecekti!"

Öyle ruhsuz ve yorgundum ki, söyledikleri aklımdan çıkmıştı bile.

"Neden?" Dedim kısa ve kırılmış sesimle. Anlamsız bakmaya başladı.
"Neden çektin beni? Neden durdun?"
Afalladı. Ölmek istediğimi düşünmemişti heralde.

"Ölmeye mi çalışıyorsun. Bu ne saçmalık." Dedi göz devirerek. "Saçma saçma hareketler yapma. Dikkat et yola." Sert sesi bende gram etki bırakmazken arkasını döndü.

Sıklaşmaya başlayan nefesimle gözlerim karardı. Nefes almaya çalıştım olmadı. Bu son dedim. Ölüyorsun. Kendimi yere bıraktıktan sonra göğsüm ve başımın ağrısı beni daha fazla kendimde tutmadı. Kendi mi karanlığa bıraktım.

Bu kaç oldu. Bu benim kaçıncı krizim di. Hastalıklarım yüzünden daha kaç kez bu duruma düşecektim. Her defasında daha da artan ağrılarla daha ne kadar hayatta kalacaktım.

Allahım son olsun. Artık olmayan canımı al allahım. Beni senin yanına al güzel rabbim.

Bu son olsun nolur...


Daha şimdiden duygusal bir sahnee.
Daha neler olacak neler.

Asyanın önceden neler yaşadığını zamanla öğrenicez. Diğer hastalığınıda öğrenicez.

Heyecanlandım. =D

Medya da asya varr.

💞🖤💞

UMUDUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin