"Gerek yok her sözü laf ile beyana
Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana."🏷✴
Kalbimin üstünde öyle bir yük var ki, ne yapacağımı şaşırıyorum artık. Olayları ger defasında yok sayarak ölü gibi yaşamaya devam eden biriyim ben. Ufak bir ilgiyle hemen havalara uçabilecek biriyken, artık bana gülümsediklerinde korkar oldum insanlardan.
"Çok zayıfsın. Diyet mi yapıyorsun allah aşkına. Tamam manken gibi olabilirsin ama bu zayıflık seni çirkin gösteriyor. Haberin olsun." Berke de aynı buğra gibiydi anlaşılan. Bu evde en sert görünümlü olan alaz ve ateş ti sanırım. Aras da sert görünümü vardı biraz ama yine de daha yumuşak gözüküyordu diğerlerine göre.
Şimdi farkettim de hepsi de heybetli, güzel, çekici vücud ve yüze sahipler.
Özellikle alaz, ateş ve aras en büyük ve çekici duranlarıydı.
"Heyy. Yine daldın yaa." Buğraya baktım. Aklımdaki tonlarca soru vardı. Aslında hepsinin cevabını az çok tahmin etmeme rağmen çok koyuyordu.
"Şeyy. Bişey mı dedin? Duymadım kusura bakma." Utançla gözlerimi kaçırdım. Gülme sesleriyle yine rezil olduğum düşüncesiyle kafamı eğdim.
"Dedim ki yemek ye artık. Yoksa ben yiycem seninkileri de haberin olsun." İlk defa benimle dalga geçmeyen insanlarla kafamı tekrar kaldırdım.
Gülümsedim. Gerçekten gülümsedim. Belki biraz da olsa şuana odaklanmam iyi olabilir di. Bu insanlara çabuk mu güveniyordum bilmiyorum ama artık bende bir günde olsa mutlu, huzurlu olmak istiyorum.
Tekrar daldığımı farkederek kendime geldim. Bana acıyan gözlerle bakan 5 adama yine gülümsedim. Bana acımalarını istemiyorum. Ben artık acınacak durumda olmak da istemiyorum.
"Pek aç değilim. Şeyy.. ımm.." onların ismini söylemek bana çok değişik hissettirdiği için sustum. Anlamış olmalılar ki alaz konuşmaya başladı.
"Bizden çekinme artık. Hepimize ismiyle hitap edebilirsin. Rahat ol." Minnetle kafamı salladım.
Kuruyan boğazımla yutkundum. Su içmek için ayağa kalktığım da bileğimi tutan berkeyle korkudan bir adım geri gittim. Hemen elini çekip özür dileyen gözlerle bana bakmaya başladı.
Bana her dokunan elde sanırım eski anılarım aklıma gelecek ti.
"Ben özür dilerim... gideceksin diye şey yaptım." Kafasını önüne eğdi. Onun suçu yoktu ki.
"Hayır hayır." Dedim aceleyle. Düz ifademi bozmadım. Kimsenin artık acılarımı görmesini istemiyorum. "Asıl ben özür dilerim. Refleks yüzünden öyle yaptım." Bana baktı. Gülümsedim. Hayatım da en çok mimik yaptığım güne tarihe not etmeleri lazım dı.
"Neden kalktın. Bir ihtiyacın mı var." Alaza döndüm. Ne yaparsam yapayım rahat olamıyorum burada. Tanımadığım insanlar arasında kendi mi gergin hissediyorum.
"Imm.. Ben su içecektim." Alaz ayağa kalktı. Musluğun önüne geçip bir bardak su doldurdu. Karşıma geçip bardağı bana uzattı. Bu kadar ilgiye alışık olmayan kalbim hızla atmaya başladı. Neden hiç tanımadıkları bana bu kadar iyi davranıyorlar?
"Teşekkür ederim. Ben alırdım." Dedim utana sıkıla. Geri oturdum.
"Bişey istediğinde çekinmeden söyle." Kardeşleri alaza biraz da olsa şaşırarak baktığın da ne olduğunu anlamadım. Sert görüntüsünün altından gerçekten de bambaşka biri çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUM
General FictionBir Adam, bir kadına ne kadar yardım edebilir. ya da bu yardım maddi bir yardım mı olur? yoksa manevi mi? Peki bir adam, bir kadını aşkıyla iyileştirebilir mi? Galiba oldu... Ben Asya Özüm'ü hayata geri çevirebilmek için çok çalışan bir adam girdi...