"Bir gün birisi sana öyle bir sarılacak ki, kırık olan tüm parçaların birleşecek."
✏✏
Yerine gelmeye başlayan bilincimle yine ölemediğim için kendime lanet ettim.
Tamamen kendime geldiğim de, Yattığım yerde başım fena ağrısada cenin pozisyonuna geçtim.
Artık yorulmuşlukla, sıkılmışlıkla doldum taştım. Yer, zaman umrumda olmadan ağlamaya başladım.
Ellerim yüzümü kapatırken kafamı daha da bastırdım yattığım yere. Sessiz sessiz değil de bağırarak ağlamaya başladım.
Bıktım Artık, neden ölemiyorum. Daha çekmem gereken çok mu acı var. Bu yüzden mı allahım?
"Hey! Hey! Sakin ol!" Duyduğum ses bile umrumda olmadan ağlamaya devam ettim. Geçen 20 senenin ağırlığı üstümdeyken artık kendimi tutamadım.
Koluma giren iğneyi hissettiğim de neler olup bittiğini bile bilmiyordum. Yavaşlayan gözyaşlarım, uyuşan bedenim ile kendimi saldım.
"Yeter. Yeter." Sessiz sessiz sayıklayarak tekrar Kendi mi karanlığa bıraktım.
Karanlık.
Benim en yakın dostum. Sırdaşım. Ailem.
Ben o karanlıkta boğuluyorum artık.
Ben kendi içimde boğuluyorum.
💢💢💢
"Yeter artık kalk." Diyerek beni şiddetle sarsan el yüzünden sıçrayarak yerimden kalktım. Karşımda hiç görmek istemeyeceğim kişiyle dondum.
Babam.
"B-baba" kısık çıkan sesime lanet olsun. Aniden kolumdan tutarak beni yattığım yerden kaldırdı ve sert bir tokat attı. Başım ve vücüdum eş değer bir şekilde yana düşerken hissettiğim acı yüzümün değil kalbimin acısıydı.
"Ne babası Lan! Ben senin baban değilim!" Saçımdan tutarak tekrar yerden kaldırınca acıyla inledim.
Benim saçlarımı okşaması gereken elleri, saç diplerime acı verdi.
"Sen nasıl ablanı suçlarsın Lan!" Bir tokat daha yiyerek yine yere düştüm. Yaşadığım şokla acıma rağmen kara mı babama çevirdim.
"N-ne suçlaması baba." Ağlamak üzereydim. Attığı iftira yüzündendi ağlama isteğim, kalbimin kırıklığı.
"Sen pisliksin! Sen lanet olası bir çocuk sun! Senden nefret ediyoruz! Nefret!"
Gözümden bir damla yaş düştü.
"Hayır. Hayır. Hayır.""Uyan hadi uyan. Sakin bişey yok. Sakin ol."
Sıçrayarak yerimden kalktım. Herşey rüyaydı. Aslında değil di. Eskiler çabuk unutulmuyor maalesef. Herşeyi tekrar yaşamış gibi oldum.
"Sakin. Sakin ol." Kafami sese çevirdim. Karşımda o adamı görünce aldığım derin nefesler le ayağa fırladım.
"S-sen kimsin." Korkum ondan değildi. Korkum hala babamın etkisinden çıkamamaktı.
"Sakin ol geç otur. Zarar vermem sana merak etme." Zarar versede umrumda olmazdı. Nefeslerim düzelirken eski ruhsuz halime bürünerek kalktığım yere sakince oturdum.
"Niye? Niye yaptın? Beni neden kurtardın?" Kafamı pencereye çevirdim. Bu sefer ağlamadım. Sakindim. Sakinliğim, artık kaldıramadığımdandı.
"Ölmeye çok meraklısın?" Dedi soru sorar gibi. Sert sesi vardı. Tipide öyle zaten. Umrumda olmadı. Omuz silktim.
Ölmeye meraklı değildim. İnsanların beni her defasında ruhen öldürmesindense bir kere bedenen ölmek daha mantıklı geliyordu o kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUM
General FictionBir Adam, bir kadına ne kadar yardım edebilir. ya da bu yardım maddi bir yardım mı olur? yoksa manevi mi? Peki bir adam, bir kadını aşkıyla iyileştirebilir mi? Galiba oldu... Ben Asya Özüm'ü hayata geri çevirebilmek için çok çalışan bir adam girdi...