baba

618 76 12
                                    

"Bir ailemi kaybettim, ama daha güzelini buldum..." Asya~

🍁🍁🍁🍁🍁

Kalbimin durduğunu hissettiğim anlardan birisi.

Babam burada.

Annem burada.

Ablam burada.

Gözlerindeki saf nefret bu uzaklıktan bile görebiliyorum. Yutkundum. Bir kez daha beni yıkıp mahfetmeye gelen ailem.

Belkide bir kez olsun; 'bizim kızımız da mutlu olduğu yerde artık.' Deseler... yine koşar sarılıcak gibiyim onlara.

Bunca yılımı bana zehir zıkkım ettikleri yetmiyormuş gibi, beni hergün öldürdükleri yetmiyormuş gibi, bana herşeyi fazla gördükleri gibi, beni dünyanın en iğrenç insanı gösterdikleri yetmiyormuş gibi, azıcık sevgiyi bana çok gördükleri gibi, onlardan biri olmadığımı bana defalarca gösterdikleri gibi, ve beni o evden bir eşya niteliğinde attıkları gibi... şimdide yüzsüzce buraya gelip bir kez daha bunları bana yaşatmaya çalışıyorlar.

"Nerdesin sen bu saate kadar?" Babamın beni akşam okul çıkışı, sadece 1 saat eve geç kaldığım için beklediğini bilmiyordum. Ilk defa o saatte evdeydi. Üstelik kapıyı bana açan da o olunca istemsiz mutlu olmuştum; acaba benim için mi geldi diye. Oysaki sadece 1 saat geç kalmamı duymuş çıkıp gelmiş. "Ne yapıyorsun bu saatlere kadar?!" Oysaki hicbir şey yapmamıştım.

"Hoca cezaya bıraktı baba." Demiştim. Doğruydu. Sınıfta 2-3 kişi yüzünden tüm sınıf ceza almıştık. Hoca ayriyeten 2.sayfa daha ödev vermiş, ve bu ödevleri bitirmeden çıkmayacağımızı söylemişti. Bizde el mecbur kalmıştık. Telefonum olmadığı için kimseye haberde verememiştim. Sınıfta pek sevilmediğim içinde kimse vermemişti telefonunu. Babamda ablama telefon almış, ve tabiki bana yine birşey layık görmemişti. "Fazladan ödev verdi çıkamadık. Telefonum yoktu o yüzden haber veremedim." Demiştim, titreyen sesimle. Daha 17 yaşımdaydım. O kadar korkuyordum ki. Tamam yediğim dayaklar, alışkanlık olsa gerek etki etmiyordu pek ama yinede korkuyordum. Çesitli işkenceleri vardı babamın.

"Kimlerle geziyorsun lan sen!" Demişti bağırarak. O an öyle bir tokat atmıştıki, yanağımdaki kızarıklık birkaç gün geçmemişti. Yine hiçbir suçum olmadığı halde dayak yemiştim o gün. "Ben seni okula gönderiyorum, sen ne yapıyorsun lan!" Üst üste attığı tekmeler karnımda, kolumda ve bacaklarımda derin çürükler bırakmıştı. Alışmıştım.

"Baba yemin ederim okuldaydım." Diyebilmiştim zar zor. Hayatımın belkide en kötü günüydü. Diğer günlerde en azından dayak yiyor, hastanelik oluyordum. Ama bu sefer bunlar yetmiyormuş gibi en büyük darbeyi vurmuştu bana.

"Evleneceksin!" Dünyam başıma yıkıldı. O anki halimle idrak edemedim dediklerini. Bayılmak üzereyken duyduğum şeyleri pek anlamamıştım. Zaten sonrası büyük bir karanlıktı. Vücudumdaki ağrılar ve morarıklarla uyanmıştım diğer güne. Bu sefer hastaneye bile götürmemişlerdi beni. Tabi o zamanlar kalp ve başımdaki rahatsızlıktan haberim yoktu. Kimsenin haberi yoktu. Çok kötüydüm. O gün okuldan alınmıştım. Daha eğitim görmeme izin vermemişlerdi. Annem ve ablam baya bir gaz vermişlerdi babama. Babam bir daha okula gitmeyeceğimi söylediğinde bir kez daha dünyam başıma yıkıldı. Zaten bitik bedenim ve ruhumla iyice çökmüştüm. Artık hareket edecek halim bile yoktu o zamanlar.

"Okul yok bundan sonra. Yarın seni istemeye gelecekler. Zaten 18 olmana da çok az kaldı. Şimdi defol odana." Kurduğu tek cümleler bunlardı babamın. Benden neden bu kadar nefret ettiklerini hiç bilmiyordum. Olmayan halim ve dönen başımla el mecbur cevap vermeden odama çıkmıştım. Artık o kadar tükenmiştim ki, ölmeyi kafama koymuştum. O gün kalmayan dermanımla odama geçmiştim. Aynaya bakmıştım bir süre. O kadar zayıftı ki yüzüm. 17 yaşımda 40 kilo kalmıştım. Kemiklerim gözüküyordu resmen.

UMUDUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin