Dediğim gibi erkenden geldim. :D Meraklarınızı giderebilmek için sizi daha fazla bekletmek istemiyorum. Bence bu bölüm fazlasıyla şaşıracaksınız.
Yağmur'un yaptığını anlayan da olacak yanlış bulan da olacak. Bilmenizi istiyorum ki zevk ve arzu duygusu insanların zamanla ihtiyacı olan bir histir. Yani bana göre iki düşünce de haklı lakin biri mantıklı.
Oy vermeyi ve satırlar arası yorum yapmayı unutmayın please.
Keyifli okumalar dilerim...♡
-----------------------------------------------------------------------------------
"Her şey başa sardı... ALLAH KAHRETSİN HER ŞEY BAŞA SARDI! TAM YOL KATETTİM DERKEN YİNE BAŞLADIĞIM YERDEYİM!" Genç adam içinde gittikçe büyüyen siniriyle elindeki vazoyu duvara fırlatmıştı. Gözleri eşine kaydığında ilk günkü halini aldığını fark etmişti. Bacaklarını kendine çekmiş duvarın kenarına oturarak ağlıyordu. Korkuyordu Toprak'tan. İyi biri olabileceğine, düzelebileceğine o kadar çok kendini kaptırmıştı ki aniden bilincine yüklenen bilgiler kendisini şoka uğratmıştı.
"Bebeğim-"
"DOKUNMA BANA!" Toprak eşinin önünde diz çökmüştü. Kendisine bakması için kafasını kaldıracaktı ki Yağmur buna engel olmuştu. Kesinlikle temas istemiyordu. Sanki gözlerindeki perdesi kalkmış ve eşinin elindeki kanları görüyor gibiydi. Her tarafı kan içerisindeydi. Kendisine bulaştırmasını istemiyordu. Korktuğu için bilinci oyun oynuyordu Yağmur'a.
"Yağmur, Ömer ailem ile tehdit ediliyorum dediği için kontrolümü kaybettim. Yemin ederim uzun zamandır kimseye elimi bile sürmemiştim. Yalvarıyorum korkma benden!"
"Ya sen ne diyorsun ne? Gözünü bile kırpmadan aileni öldürebilecek birisisin sen! Nasıl bu kadar rahat olabilirsin!?"
"ULAN ALLAH BELAMI VERSİN SİZE ÖYLE BİR ŞEY YAPMAM! YAPAMAM! Yağmur siz benim canımsınız. İnsan hiç canına kıyabilir mi?"
"Şaka yapıyorsun?" Geçmişte yaşananlar neyin nesiydi o halde?
"Yavrum bak anlamıyorsun. Değişeceğimi söylediğim günden bu zamana kadar sana bir zararım dokundu mu?" Önceden yaptıklarına kıyasla son zamanlarda Toprak'ın son derece değişmiş olması su götürmez bir gerçekti. Lakin çabucak üzerine sünger çekilebilecek bir geçmişi yoktu. Hele Yağmur için asla yoktu. Karşısında kendisinden af dileyen adamı geçmişi ile tanıyordu. Kendisine çektirdiği acılar ile tanıyordu. Neler yapabileceğini de en iyi o biliyordu.
"Olmadı, çünkü senin için değişeceğimi söylerken şaka yapmıyordum. Yağmur bu olayın aramıza girmesine izin veremezsin. Biliyorum, sende en başa dönmek istemiyorsun. Bebeğim lütfen, işleri bizim için zorlaştırma."
"Toprak ben-"
"Lütfen! İzin ver düzelteyim."
"Gün sonunda ağlayan taraf olmaktan bıktım anlıyor musun!? Bıktım!" Toprak duyduğu şeyle onayı aldığını anlamıştı. Gülümseyerek yerde oturan eşini kendi kucağına çekerek sıkıca sarılmıştı. Yağmur'u pişman etmemek için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı. Kendisine verilen bu şansın son olduğunu biliyordu. Yanlış yapmak gibi bir lüksü yoktu. Yoksa bu defa Yağmur'u değil onun aklını kaybedecekti. Zira yaşananlara daha fazla dayanması pek mümkün görünmüyordu.
"Artık olmayacaksın, bu defa değil."
...............
"Girmek istemiyorum."
"Güven bana bebeğim, rahatlayacaksın."
"Başka bir ihtimalim var mı?"
"Hayır." Genç kadın aldığı kesin cevaptan sonra üzerindeki uzun transparan tişörtü çıkartarak sadece kırmızı bikini takımı ile kalmıştı. Havuza girecekti. En son yaşanan olayın üzerinden üç saat falan geçmişti. Yağmur biraz olsun sakinleşebilmişti. Akşam yemeğine gitmeden önce de Toprak'ın yoğun isteği üzerine havuza gelmişlerdi. Lakin bir gariplik vardı. O da havuzda başka kimsenin olmaması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE'NİN VAVEYLA'SI
ChickLit《Sevda kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın.》 "Ve sen Berceste'm, ya bu fırtınada batıp kaybolacaksın ya da limanına sığınacaksın." "Sen benim limanım değilsin! Yeter artık kes zırvalamayı! Lütfen gitmeme izin ver, izin ver ki kendi fırtınamda kay...