30. bölüme çok az bir zaman kaldı! Peki sizde heyecan var mı? Bence olmalı. Çünkü çok büyük bir olay geliyor! Kendinizi şimdiden hazırlasanız iyi edersiniz!
Eminim diyorsunuz ki hani bölüm çarşamba gelecekti, çok haklısınız. Ancak okul hayatım gireceğim sınav dolayısıyla çok yoğun geçiyor. Elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. Anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum. :)
Media: BERCESTE'NİN VAVEYLÂ'SI 2!
Bu arada 2. Kitabı yazmaya başladım. Ama yeni kapağa bir kişi daha eklenecek. ;) 1. Kitap bitince yeni bölüm ve yeni kitap beklemeye gerek kalmadan hızlıca yayınlayabileceğim. Siz istediniz ben yazıyorum. ❤🔥
Bir de beni takip edebilir misiniz?
Eğer bölümü beğenirseniz oy vermeyi ve satırlar arası yorum yapmayı unutmayın plase.
Keyifli okumalar dilerim...♡
-----------------------------------------------------------------------------------
TOPRAK'TAN
Sinir hücrelerim bütün vücuduma işlemiş durumdaydı. Odanın içinde bir sağa bir sola volta atıyordum. Kendi ellerimle özenerek kurduğum tek özel varlığım olan Göz'ü dağıtmak ile ilgili duyumlar geliyordu kulağıma. İlk başta komik gelse de şimdi sadece sinirleniyordum. Bu ne cürretti böyle!? Kim hangi cesaret ile bunları dile getirebiliyordu? Hiç mi korkmuyorlardı yapabileceklerimden? Bilmiyorlar mıydı Göz'e girebilmek için ruhlarını bana sattıklarını, artık bana ait olduklarını!? Bilmiyorlar mıydı baş kaldıranın başı kesiliyordu!? Ben Kurt'tum! Yapılanı asla unutmaz ve unutturmazdım. Her şeyin hesabı elbet bir gün sorulacaktı!
Başımdaki bütün bu dertler yetmezmiş gibi bir de Yağmur vardı. Berceste'm... Dertlerimin arasında en güzeliydi o. Evet beni çok sinirlendiriyordu. Öfke anında, kontrolümü kaybedip yapmamam gereken şeyler yapıyordum lakin ben bu kıza vurulmuştum bir kere. Vazgeçemezdim. Yaşadıklarının zor olduğunu anlayabiliyordum. Hiç tanımadığı bir adamın yanında yaşamaya mahkum edilmişti. Bütün hayatı elinden alınmıştı. Fakat bunlardan çok daha güzel bir şey vaad ediyordum ben ona. Kendimi, hayatımı, bütün mal varlığımı, geçmiş ve geleceğimi vaad ediyordum. Yetmez miydi? Altın tepside kendi ellerimle önüne seriyordum ancak Yağmur yüzüme bile bakmıyordu. Elinin tersiyle geri itiyordu her şeyi. Biliyordum nedenini, kızgındı bana. Fakat acelem yoktu. Zira eninde sonunda beni sevecekti. Başka bir ihtimali yoktu çünkü.
Çalışma odasından çıkarak güzeller güzeli kraliçemi görmek adına yanına gidiyordum. Muhtemelen uyuyordu. Acı hissetmemesi için Selim'den ilaç takviyesi istemiştim. Etkileri sayesinde sürekli uyuyordu. Böylesi onun huzur ve mutluluğu için daha iyiydi. Aksi bir ihtimalde saldırmaya yer arıyordu. Buraya, bana alışması biraz zaman alacaktı. Benim zamanım vardı, bekleyebilirdim. Aslında ilaç kullanmasını hiç istemiyordum fakat bu gerekliydi. Selim beni çok kesin bir dille uyarmıştı. Söz konusu Berceste'm olunca kendimden biraz ödün verebilirdim. Yolun sonunda ölüm yoktu ya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE'NİN VAVEYLA'SI
ChickLit《Sevda kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın.》 "Ve sen Berceste'm, ya bu fırtınada batıp kaybolacaksın ya da limanına sığınacaksın." "Sen benim limanım değilsin! Yeter artık kes zırvalamayı! Lütfen gitmeme izin ver, izin ver ki kendi fırtınamda kay...