"Mutlu değil talan oldum. Canı sağ olsun."
Dediğimiz gibi erken geldik.
Arkadaşlar minnacık bir açıklamam olacak. PAYİDAR-I DİVANE kitabım az önce itibariyle yayından kalktı. Yaz tatilinden sonra kurgusunda köklü bir değişiklik ile geri gelecek.
O esnada yeni gelecek olan kitabıma odaklanacağım. Beğeneceğinizi tahmin edebiliyorum. Bence Toprak severler orada mutlu olacak. Çünkü her yerde olduğu gibi bazı bölümlerde yine Toprak Marnero'yu görebileceksiniz. Biliyorsunuz kitapları birleştirmeyi severim.
Medya: Bölümdeki şarkı.
Oy vermeyi ve satırlar arası yorum yapmayı unutmayın please.
Keyifli okumalar dilerim...♡
-----------------------------------------------------------------------------------
"Kimin için varsın senin için varken ben!?"
Genç adamın bu ani çıkışı aralarında geçen konuşmanın sonu olmuştu. Yağmur kavganın saçmalığının ne boyutta olduğunun farkındaydı ve cevap vermek yerine oturduğu yerden kalkıp arabaya adımlamaya başladı. İlk başta Toprak'ın ona engel olacağını düşünüyordu lakin öyle olmamıştı. Çünkü en az Yağmur kadar o da konunun kötü yerlere gideceğinin farkındaydı. Giden eşini durdurmak yerine eline aldığı sandalyeleri mezarlıktaki boşluğa fırlatmayı tercih etti. İçindeki sinirlerini bastırmaya gayret ediyordu.
"Düşsem uçurumlardan, uyansam okyanuslarda. Yine de gözlerin gibi olamaz."
"Toprak Bey-"
"SİKTİR GİT LAN!"
"Ama efendim-"
"DUYMUYOR MUSUN BENİ!?" Genç adam sinirle karşısındaki korumanın yakasına yapıştı. "NE CÜRRETLE İKİLETİYORSUN EMİRLERİMİ!?" Toprak yakasından tuttuğu korumasını sarsarak sallıyordu. Az önce eşinin canını acıtmamak için içine attığı siniri şimdi boşaltıyordu.
"Toprak Bey! Yağmur Hanım-"
"Ne diyorsun lan sen!?"
"Efendim Yağmur Hanım kusuyor!" Genç adam duydukları ile yakasından tuttuğu korumayı itikleyerek bırakıp arabaya doğru koşmaya başlamıştı. Mezarlığın çıkışına vardığında az uzaktaki eşini fark edebilmişti. Bir elini arabanın kaputuna, diğer elini de dizine koyarak öne doğru eğilmişti. Kafasını hafif kaldırarak yanında kendisine su uzatan korumaya bakıyordu. Kustuğu için ağlamıştı ve ağladığı için de burnunun ucu kızarmıştı. Bu haliyle aynı küçük bir kız çocuğu gibi görünüyordu.
"Ölsem yokluğundan, karşımda cennet olsa. Yine de senin yanın gibi olamaz."
"Teşekkürler." Yağmur korumadaki suyu alıp ağzını çalkalayarak geri dışarıya tükürmeye başlamıştı. Toprak hızla eşinin yanına gidip önüne düşen saçlarını tek eliyle kavrayarak arkasında sabitledi. Boşta kalan eliyle de sırtını sıvazlamaya başlamıştı.
"Bebeğim iyi misin?" Genç kadın ağladığı için cevap vermek istememişti. Bunun yerine kafasını olumsuz anlamda sağa sola sallamakla yetindi.
"Hastaneye gitmek ister misin?"
"I-ıı!"
"Daha önce de hiç bu şekilde kustuğun oldu mu?" Yağmur bu defa kafasını olumlu anlamda yukarı aşağı sallamıştı. Son bir haftadır ara ara midesi bulanmıştı ve birkaç defa kusmuştu. Düzensiz beslenme ile uykusuzluğun getirdiği yan etki olarak görüyordu kusmasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE'NİN VAVEYLA'SI
Literatura Kobieca《Sevda kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın.》 "Ve sen Berceste'm, ya bu fırtınada batıp kaybolacaksın ya da limanına sığınacaksın." "Sen benim limanım değilsin! Yeter artık kes zırvalamayı! Lütfen gitmeme izin ver, izin ver ki kendi fırtınamda kay...