Gecikme için kusura bakmayın. Vize ayımın kapanışını yaptım. Çok mutluyum, bu nedenle sizi de mutlu edeceğim. Hadi yine iyisiniz hee.
Oy vermeyi ve satırlar arası yorum yapmayı unutmayın please.
Keyifli okumalar dilerim...♡
-----------------------------------------------------------------------------------
"Şimdi siz.. ölmeyi hak etmediniz mi?" Odada yankılanan sesle Yağmur ve Yusuf irkilerek birbirlerinden uzaklaşmışlardı. Tabiri caiz ise herkesin yüreği ağzına gelmişti. Tabii en çok korkan Yağmur olmuştu. Buraya gelirken aldığı risklerin farkındaydı.
"Toprak olsaydı böyle söylerdi, öyle değil mi?"
"Sikeyim!"
"Alparslan ağabey! B-bizi korkuttun."
"Bence benim korkutmama dua etmelisin. Çünkü Toprak az sonra toplantıdan çıkacak ve seni burada görmesi hiç iyi olmaz." Yağmur duydukları ile paniğe kapılmıştı. Toprak'ın kendisini burada görmesini istemiyordu. Çünkü o zaman yeniden o eve hapis edilebilirdi. Bir deli cesareti ile buraya gelmişti lakin şu an son derece pişmandı.
"Yağmur, bu kim?"
"Şey-"
"Toprak'ın ağabeyiyim. Alparslan Sancaktar, tanıştığıma memnun oldum." Yusuf kısa bir süre kendisine uzanan ele baktı ardından karşılık vererek sıktı.
"Yusuf Çınar."
"Adını ne kadar çok duyduğumu tahmin bile edemezsin."
"Ben ise sizi hiç duymadım-"
"Yusuf." Genç adam sevgilisinin uyarısı ile yanlış bir yolda olduğunu fark ederek sustu. 'Yağmur birini bana karşı savunuyorsa o kişi iyi biridir.' diye geçirdi içinden. Gerçekten de öyleydi. Yusuf henüz bilmiyordu ama zamanı geldiğinde karşısındaki bu adamla arasından su sızmayacaktı. Alparslan Sancaktar gerginlik sevmezdi ve herkesin düşüncelerine saygı duyup destek olabilirdi. Bu nedenle çevresi tarafından çokta sevilip sayılırdı.
"Yağmur çıksan iyi olur. Daha fazla oyalanma." Genç kadın kafasıyla onay vermekle yetindi. Gözleri yanında duran adama çevrildi. Büyük bir hasretle baktı o gözlere. Çok özlemişti bu gözlere bakmayı. Ardından tek kelime etmeden çıktı odadan. Biliyordu ki konuşmaya başlarsa ya çıkamayacaktı ya da ağlayacaktı.
"Seninle biraz konuşalım mı Çınar?"
Genç kadın az önce ayrıldığı toplantı odasının önüne gelerek kapı yanında bulunan tekli koltuğa attı kendini. Az önce yaşadığı heyecan ve kokunun izlerini taşıyordu hala. Sakinleşmesi gerekiyordu. Uzun zamandır o kadar düz bir hayat yaşıyordu ki şimdi yaşayabileceği en ufak bir aksiyon bile kalbinin yerinden çıkacak gibi atmasına neden oluyordu.
"Sakin ol.. iyisin." Gözlerini kapatarak yaslandı arkasına. Derin nefesler alıp veriyordu. İlk zamana kıyasla şimdi bir tık daha iyiydi. İlk şoku üzerinden atmayı başarmıştı.
"Yağmur ne bu hal?" Yanına duyduğu sesle araladı gözlerini. Toprak ve kucağında uslu uslu oturan kızı kendisini izliyordu. Gülümsedi bu manzaraya. Babası kızına çok iyi bakıyordu.
"Ne olmuş?"
"Betin benzin atmış. Biri bir şey mi söyledi ya da yaptı? Eğer öyle bir şeyse-"
"Kimse bir şey yapmadı, iyiyim." Yağmur ayağa kalkarak kızını kucağına aldı. "Annem!" Sıkıca sarılıp çekti kokusunu en derinlerine. Burada olmayı çok seviyordu. Teni yumuşacıktı ve kim dokunursa dokunsun kendine bağımlı hale getirebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE'NİN VAVEYLA'SI
ChickLit《Sevda kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın.》 "Ve sen Berceste'm, ya bu fırtınada batıp kaybolacaksın ya da limanına sığınacaksın." "Sen benim limanım değilsin! Yeter artık kes zırvalamayı! Lütfen gitmeme izin ver, izin ver ki kendi fırtınamda kay...