• 9.Bölüm •

4.9K 165 112
                                    

Tekrardan hoş geldin, günün hangi saatinde okuyorsan teşekkür etmek isterim sadece :)

Oy vermeyi ve satırlar arası yorum yapmayı unutmayın plase.

Media: Toprak Marnero

Keyifli okumalar dilerim...♡

-----------------------------------------------------------------------------------

Burnuma gelen harika sucuklu yumurta kokusu ile gözlerimi aralamıştım. Yattığım yatakta doğrulduğumda Yusuf'un misafir odasında olduğumu anlamıştım. Yusuf terbiyeli olduğu için gece beni kendi odasına değil misafir odasına götürmüştü ki olması gerekende buydu zaten. Üzerime baktığımda altımda büyük dizime kadar gelen kısa siyah bir eşofman, üzerimde beyaz büyük bir tişört vardı. Üzerimi kim değiştirmişti? Dün akşam giydiğin beyaz elbisem odadaki askıda asılıydı.

Aşağı indiğimde Yusuf mutfakta sofra kuruyordu. Elindeki tahta kaşık ile şarkı söylüyordu. Yaklaştığımda daha iyi duyabiliyordum.

"Bundan sonra seyret sen görücen şimdi beni de. Gezcem tozcam eğlencem, vurucam DİBİNE DİBİNE! Yatcan kalkcan merak etcen sorcan NEREYEE!? Gidiyorum cehennemin taa dibine, GELCEN Mİ!?"

Bu gerçekten benim sevgilim miydi? Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Yanına yaklaşarak arkasından sarılmıştım, ilk başta korksa da benim olduğumu anlayınca güldüğünü hissedebiliyordum.

"Günaydın sevgilim, bize harika bir sofra hazırlıyorum."

"Günaydın, bu arada sesin gerçekten berbat."

"Teşekkürler."

"Yusuf Bey, size nasıl yardım edebilirim acaba?"

"Iıı bir düşüneyim, mesela çay bardaklarını sofraya götürebilirsiniz Yağmur Hanım."

"Hallolmuş bil." dedim ve Yusuf'tan ayrılarak bardakların olduğu dolaba ilerledim. İki kişilik çay bardağı alıp dolabı kapattım. Masaya gidecekken aklıma gelen soru ile duraksadım.

"Benim üzerimi kim değiştirdi."

"Dün akşam yemek servisi yapan hizmetli abla."

Cevap vermek yerine bardaklar ile yemek odasına ilerledim. Bizim evde masa mutfağın yanındaydı ama bu evde arada başka odalar bile vardı. Ev çok büyük olduğu için bu eve ilk geldiğimde tuvalet diye çamaşır odasına bile girmiştim yanlışlıkla.

Masaya bardakları yerleştirip Yusuf'u beklemeye başladım. Kurduğu sofra gayet basit bir kahvaltı sofrasıydı. Dün akşamki yemekten sonra ister istemez bir abartı bekliyordu insan. Doğradığı salatalıktan bir dilim alıp ağzıma attım. O sırada elinde yumurta tavası ile Yusuf gelmişti. Demlik sofrada olduğu için ben de kalkıp çayları koymuştum.

"Güzelim sen başla, ben mutfaktan ekmekleri alıp hemen geliyorum."

Gözüm ile onay vermekle yetinmiştim. Yusuf odadan çıktığında masanın üzerinde duran telefonu çalmaya başlamıştı. Kalkıp elime aldığımda numaranın kayıtlı olmadığını görmüştüm.

"Yusuf telefonun çalıyor!"

"Ekmekleri kesiyorum, sen aç!"

"Numara kayıtlı değil ama, hala açmamı ister misin?"

"Fark eder mi!?" Doğru etmezdi.

Bağırıyorduk çünkü lanet olası mesafe vardı! Böyle ev mi olurdu bee? Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde sesinden kim olduğunu tahmin etmeye çalışıyordum.

BERCESTE'NİN VAVEYLA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin