Güzel bir pazar günü ve ben birbirinden güzel iki bölüm ile karşınıza geldim. Hangi kitabın hangi bölümünden başlamak size kalmış. ;)
Oy vermeyi ve satırlar arası yorum yapmayı unutmayın plase.
Keyifli okumalar dilerim...♡
-----------------------------------------------------------------------------------
''Sen sadece sen değilsin! Bensin, benimlesin, benimsin! Ve ben, benim olana başkasının dokunmasına asla izin vermem!'' Dalga mı geçiyordu!? Aklıma gelen anıyla birlikte hırsla kolumu kurtarmıştım. Kurtarmakla da kalmayıp Toprak'ı omuzlarından itmiştim. Lâkin maalesef beklediğim o büyük etki olmamıştı. Sadece bir adım geri oynatabilmiştim.
"Hadi yaa! Ne diyorsun sen Toprak!? O gün sıçtığımın davetinde ben tecavüze uğrarken sen neredeydin!? O adam bana dokunurken sen neredeydin!?"
"B-ben-"
"Senin yüzünden başıma gelmeyen kalmadı! Bütün bu yaşananların sorumlusu sensin! Sen ve o iğrenç egon yüzünden ben bu haldeyim aptal herif!"
"Yağmur, benimle düzgün konuş." Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra dışarıya verirken gözlerini açıyordu. Sakinleşmeye çalıştığı belliydi ama buna izin vermeyecektim. Sinirlenmesini istiyordum! B-bilmiyorum belki onun da canı yansın istiyordum! Bana yaşattıklarının bin katını hatta on bin katını ona yaşatmak istiyordum! Sinirliyken yanlış bir karar alsın ve hayatı boyunca bunun pişmanlığını yaşasın istiyordum! Bunu hak ediyordum! Biraz olsun mutlu olmak benim de hakkım değil miydi!?
"O kadar bencilsin ki kimsen yok! Herkes seni yalnız bırakıp gitmiş! Seni terk etmişler! Şu haline bak! Şu eve dön ve bir bak! Bu kocaman evde yalnız başına yaşıyorsun! Kimse olma-"
"K-kes sesini."
"Susmayacağım! Yetti artık! Sen nasıl bir insansın ya!? Diğerlerine ne yaptın da senden kaçtılar!? Bende kaçmak istiyorum! Herkes gibi ben de seni terk etmek istiyorum! Buradan gitmek istiyorum! Senin olmadığın, adının olmadığı, kokunun olmadığı bir yer istiyorum! Beni bi sal artık!"
"YETER!" Toprak öyle bir bağırmıştı ki adeta küçük dilim korkudan geri kaçmıştı. "SANA SUS DEDİM!" Kolumdan tutarak beni eve doğru çekiştirmeye başlamıştı. Karşı koymak imkansız gibi bir şeydi! Az önce bağıran Yağmur kesinlikle kaybolmuştu. Kendimi eskisi gibi cesur hissedemiyordum. Bu evde kaldığım süre boyunca öz güvenim yerlebir olmuştu. Bir saniye önce kurarken şimdi bir kediye dönmüştüm. Benim delikanlılığım da suyu görene kadardı. Çabucak sönüyordum.
"T-toprak bırak kolumu acıtıyorsun." Beni umursamadan eve girip alt kata inmek üzere merdivenlere yönelmişti. Aşağıya iniyorduk! Hayır! Buna izin veremezdim! Beni yeniden o odalara sokamazdı! Kafayı yeme aşamasına geliyordum o odalarda. Berbat bir duygu idi.
"HAYIR! BENİ AŞAĞIYA GÖTÜRME!" Hâlâ bir geri dönüş arıyordum. Merdivenden yuvarlanmamak adına el mecbur ayak uydurmak zorunda kalmıştım. Odaların olduğu kata geldiğimizde bileğimi tutan elini tutarak bana bakmasını sağlamaya çalışıyordum. Göz temasına ihtiyacım vardı.
"ÖZÜR DİLERİM! B-BEN ÖYLE SÖYLEMEK İSTEMEMİŞTİM ÖZÜR DİLERİM!"
"NE OLDU HA!? AZ ÖNCE ESİP GÜRLÜYORDUN ŞİMDİ NE OLDU!?" Odanın önüne geldiğimizde beni tutup savurması ile dengemi kaybedip yere düşmüştüm. Zemine çarpan kafam, adeta koridorda bir davul sesi çıkartmıştı. Öyle sert vurmuştum ki bedenim titremişti. Şu an bütün vücudum titreşim modundaydı.
Acıyla zemine sırt üstü yatarak kıvranıyordum. Yardım isteyemeyecek kadar acizdim. Bağırma istegimi geri gönderemiyordum. Acıdan gözlerim yaşarıyordu. Dudaklarımı sertçe birbirine bastırarak bağırıyordum. Ancak bu şekilde çıkan ses en aza iniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE'NİN VAVEYLA'SI
ChickLit《Sevda kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın.》 "Ve sen Berceste'm, ya bu fırtınada batıp kaybolacaksın ya da limanına sığınacaksın." "Sen benim limanım değilsin! Yeter artık kes zırvalamayı! Lütfen gitmeme izin ver, izin ver ki kendi fırtınamda kay...