Selamın Aleyküm mümin ve mümine kardeşlerim! Nasılsınız? Umuyorum ki iyisiniz.
Bu okuduğunuz bölümü arabadan yazıyorum. Yaz tatilim için nihayet Mersin'den memleketim Giresun'a gidiyorum.
Oy vermeyi ve satırlar arası yorum yapmayı unutmayın plase.
Keyifli okumalar dilerim...♡
-----------------------------------------------------------------------------------
"Çek ellerini üzerimden!"
"Yağmur rahat dur! Ağzının ortasına bir tane vuracağım şimdi!"
"ÇEK ELLERİNİ!"
"Şu an da beni sakin tutan tek şeyin sana karşı olan özlemim olduğunu bil ve ona göre davran lütfen."
Elinden kurtulmaya çalışıyordum lakin olmuyordu. Arabaya binmiştik ve bana zorla sarılmaya çalışıyordu. Önde ki şoför dikiz aynasından bize baktıktan sonra geri yola odaklanmıştı. Halime acıyor olmalıydı. En sonunda pes ettiğimde kafamı göğsüne yatırarak saçlarımı okşuyordu. Bu durumdan son derece rahatsız oluyordum. Burada olmak istemiyordum. Hala neden cenazeye gitmediği de merak konusuydu.
Evden nasıl mı çıktık? Orası tam bir kaos. Yusuf gelene kadar oyalamaya çalışmıştım fakat başarılı olamamıştım. Odadan kolumdan sürükleyerek çıkartmıştı. Elinden kurtulup tam kaçacağım sırada saçıma asılmıştı ve ben olduğum yere düşmüştüm. Böyle bir acı yoktu. Sanki kafa derimin kazındığını düşünmüştüm. O sırada ben yerde acı ile inlerken merdivenlerden de aynı şekilde inmiştik. Asla acıma duygusu yoktu! Saç dilerim ve göz yaşlarım perişan haldeydik. O esnada pek fazla kaçma girişimim olmamıştı çünkü imkansızdı, bunu biliyordum.
Bahçeye çıktığımızda belki biri sesimi duyar diye çok bağırmıştım ama Yusufların evi şehirden uzak bir konuma sahipti. En yakın ev, araba mesafesinde idi. Kim böyle bir yerde yaşardı ki? Manzarası güzel olabilirdi fakat bu gibi durumlar söz konusu olduğunda beş para etmiyordu. Hayvan herif hiçbir şey olmamış gibi bir de beni zorla arabaya bindirmişti.
"S-sen nasıl anladın benim ölü olmadığımı?" dedim çekinerek. Alacağım cevaba dahaca hazır mıydım, bilmiyordum.
"Sana inanamıyorum Yağmur! Sence ben, seni o dallama ile aynı evde bırakacak kadar geniş biri miyim?" O dallama dediği kişi benim sevgilimdi. Toprak bu küçük detayı sürekli unutuyordu.
"Yani?"
"Yanisi şu bir tanem. Senin haberin yoktu lakin ben hep seninleydim." dedi burnumun ucunu sıkarak.
"Sen kafayı yemişsin Toprak! Biz sadec-"
"Biz!?" Göğsünden kafamı kaldırarak yüzüne bakmamı istiyordu. Geri çekileceğim sırada eli ile çenemi tutup, sıkarak ona bakmamı sağlıyordu. Yanaklarımda parmak izi kalacağından adım gibi emindim. Çenem kırılacaktı! Delirmiş gibi sürekli olumsuz anlamda kafasını sağa sola sallıyordu. Aynı zamanda da işaret parmağını dudağımın üzerine koyarak susmam gerektiğini açık bir şekilde ifade ediyordu.
"Hangi biz!? Siz diye bir şey yok! Sen rüya görüyorsun galiba. Doğru düzgün konuş benim yanımda!"
"Toprok ne yopoyorson!?" Konuşamıyordum! Çenemi öyle sıkı tutuyordu ki cümlelerimi doğru düzgün söyleyemiyordum. Ellerim ile ellerini itmeye çalışıyordum lakin çok sinirliydi ve gücünü sonuna kadar kullandığı için imkansız görünüyordu. Ben gerçekten de bu kadar güçsüz bir kız mıydım!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE'NİN VAVEYLA'SI
Chick-Lit《Sevda kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın.》 "Ve sen Berceste'm, ya bu fırtınada batıp kaybolacaksın ya da limanına sığınacaksın." "Sen benim limanım değilsin! Yeter artık kes zırvalamayı! Lütfen gitmeme izin ver, izin ver ki kendi fırtınamda kay...