Bu kitap teresasandra hesabinda yayinlaniyor bu hesaptan kaldirilacak sonradan burada bulamazsiniz o hesaptan okuyun.
•
Hem gerçek ailesini hem de gerçek aşkını bulan bir kızın hikayesi
Öncelikle kitabıma şans verdiğiniz için teşekkür ederim. İlk birkaç bölüm kısa, sonraki bölümlerde daha uzun. Bölümlerime sınır koymuyorum ama emeğimi hor görmeyip bir oyu ya da yorum atmayı esirgemeyin lütfen.
Şimdiden teşekkürler ❤️"Rosa!"
Annem arkamdan bağırırken çoktan eşyalarımı toplamıştım. Annemin hayatta gitmekten en çok korktuğu yerlerden birine, memleketi olan Kamelya Adasına gidiyordum.
Ona nereye gittiğimi söylemeyecektim. Benden yıllarca gerçeği saklamış kadın, bunu bilmeyi hak etmiyordu. Kolumdan sıkıca tuttu, beni durdurmaya çalıştı."Sana yemin ederim söyleyecektim! Sadece doğru zamanı-"
Bunu çok derin ve şiddetli söylemesi damarlarımdaki kanı yavaşlattı.
Seni adi yalancı ; söylemeye çalıştım. Gerçekten yaptım. Ancak, kafamı karıştırsa da, bu kelimeleri fiziksel olarak dudaklarımdan geçiremedim. Bunun yerine, ondan uzaklaştım, kendimle dalga geçtim. Sonuç olarak hâlâ annemdi, ona hakaret edemezdim."O zaman hiç gelmeyecekti değil mi anne? Asla! Şimdi şu siktiğimin elini çek üstümden"
Kolunu sertçe ittirdim. Annem beni engellemeye çalışsa bile çoktan bütün eşyalarımı üç valize doldurmuştum. Ne kadar kalacağımı bile bilmiyordum. Ve ben, kaybolmuş haldeydim.
Yazlık elbiselerimi, takılarımı, sevdiğim eşyaları. Valizlerim tüm dolabımın yüzde biri bile etmezdi ama acele etmem gerekti. Derhal buradan defolmam gerekirdi."Nereye gittiğini sanıyorsun? Babanın nüfuzunu biliyorsun! Hangi şehre gidersen git bulur seni!"
Babam.. hayır, artık onunla bir bağım yok.
Buna mutlu mu olmalıyım gerçekten emin değilim. Bir zamanlar beni severdi, o zamanları severdim. Ama artık tek bağımız kan bağı ve anılardı. Şimdi kan bağı da gitti, geriye sadece anılar kaldı.
Can atıcı anılar.
Hayır, hiçbiri üzücü değil.
Aksine, mutlululuk dolu anılar.
Zaten tam da bu yüzden hatıralar bana ıstırap veriyor."Babamın nüfuzunu bildiğim kadar kim olduğunu da bilseydim keşke! O benim babam değil, hiç olmadı."
Gerçek olduğunu düşündüğüm babam oldukça zengin ve nüfuzlu biriydi. Beni prenses gibi yetiştirmiş, inciymişim gibi herkesten sakınmıştı. Her şeyden ve herkesten korumuştu. Çocukluğum boyunca beni hep severken, büyüdüğümde bir kez olsun yüzünü göremez olmuştum. Sürekli çalışıyor, bir hanedanlık kuruyordu. Ben büyüdükten sonra benden nefret etti. Sebebini hiç anlamadım ama şimdi bunun sebebini tahmin edebiliyordum.
Kapıya doğru gittim. Arabalarımızdan biriyle gitmek yerine kıytırık bir taksiye binecektim. Şoför her dakika babama rapor veriyordu. Nereye gittiğimi bilebilirdi. Ne annemin, ne de babam olduğunu sandığım kişinin yüzünü görmeye tahammülüm yoktu.
Annem ve birkaç görevli bana bağırırken, son kez arkamı malikaneye döndüm. Şato kadar büyük, saray gibi bu evi ben şimdi terk ediyordum. Gerçek babamı bulmak uğruna.
Şatafatı ve lüksü seviyordum, hep sevdim. Babamın bana sunduğu bu varlıklı hayat için ona minnettardım ama bazı şeyleri bilmeye hakkım vardı. Babamın kim olduğunu bilmek benim doğuştan gelen hakkımdı. Bunu öğrenmem gerekirdi.Annem muhtemelen yurt dışında çıkacağımı düşünüyordu. Babamın orda bir yerde olduğunu söylemişti ama salak değildim. Bana yine yalan söylediğinin farkındaydım. Annem çok küçükken bana hamile kalmıştı ve çok küçükken doğduğu büyüdüğü yeri terketmişti. Oradan birinden hamile kalıp şehre kaçtığını düşünüyordum, hatta emindim.
Üç bavulumu taksiye yerleştirdim. Hava yaz aylarının geldiğini belli ediyordu. Taksiye binip limanı tarif ettim. Anneme son kez dönüp bakmadım bile.
Bütün yol tek düşündüğüm orasıydı. Gideceğim yer, o ada. Doğup büyümeyi hak ettiğim yer orasıydı. Şehirli değil, adalıydım ben. Hem annemden , hem babamdan. Gerçi, babamın kim olduğunu bilmiyordum.Taksi limana yaklaştı ve benim kalbim hızla çarptı. Vapurların ve martıların sesini duyuyordum. Şimdi, geri dönüş yoktu.
Bavullarımı çıkardım ve tekrar güzeller güzeli şehrime baktım. Uzun binaları ile metropol şehrim İstanbul'u bırakıyordum. Bu yaşıma kadar dünyayı gezmiş olmama rağmen ne zaman İstanbul'dan ayrılacak olsam hüzünlenirdim.Bavullarımı vapura koyduktan sonra ben de vapura bindim. Vapur büyük bir gürültü ile hareket etmeye başladığında derin bir nefes aldım.
Asla arkana bakma.Kendi kendime konuşup sakinleşmeye çalıştım.
"Sakin ol Rosa, eminim babanı bulacaksın."Daha önce vapurla çok gez seyahat etmiş olmama rağmen bu sefer istikamet Londra, Tokyo ya da Paris değildi. Adaya gidiyordum. Hemde gerçek babamın adasına! Her şeye hazırlıklı olmak gerekirdi ama değildim. Bir aptal gibi anında vapurun birine atlamıştım. Tanıdığım kimseye haber vermeden..
Ada, köy gibi yerleri sevmezdim. Hatta yaşayamazdım. Alışık değildim ve bundan korkuyordum.
Gözüm vapurun üstünde yazan tabelaya çarptı."Kamelya Adasına"
İşte gidiyorum, hayatımı değiştirecek yere gidiyorum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazım hatalarını yazın ki, düzeltebileyim. Yorumlarınızı ve desteğinizi bekliyorum.
Hikayenin ilk bölümleri 2000-4000 kelime arasında.
Sonraki bölümler 4000+ kelime.Diptnot:
Bu kitaptaki bazı karakterler, 2021 yılında Star TV'de yayınlanmış olan Ada Masalı dizisinden esinlenilmiştir. Üçüncü bölümdeki 'tango' mevzusu da diziden esinlenerek yazılmıştır. Onun dışında kitaptaki her olay şahsıma aittir ve dizi ile bir alakası yoktur. Karakterlerin kişilik özellikleri çok hoşuma gittiği ve aklıma böyle senaryo geldiği için yazma gereği duydum.
Rahatsız olacak olan varsa okumayabilir.
Şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim<3.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROSA | GERÇEK AİLE | 18+
ChickLit18+, cinsellik ve argo vardır. "Gerçek ailemi bulmak için bu adaya geldim ama sana rastladım. Öyle güzel rastladım ki, ilk ailemi bulamadan ikinciyi bulduğumu hissettim." ••• Rosa Alamoğlu, babasının öz babası olmadığını anladığında annesinin memlek...