"Haramsın, yasaksın ama yaratılmışsın."
"Konuşma diyorsam konuşmayacaksın, dur diyorsam duracaksın. Tek bir kelimemi bile emir sayacaksın."
Diye bağırdı öfkeyle elindeki viski dolu bardak taşıp parmaklarının arasında süzülürken. "Yarattığım yalanda...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mıssıo, Everybody Gets High
2.KRİZ
(II)
Aklın keskinliği kelimelerin mührünü elinde taşır, az konuşan bildiklerini aktarır. Haksızsan bağırırsın, haklıysan terazinin ağırlığıyla dengelenen suskunluğun dinginliğini yaşarsın.
Öfke dilin kamçısıydı, buradaki herkes ise öfke ateşinin harıyla bir kez harmanlanmıştı. Panel boyu söylenenler tüm salonun kesilen nefesleriyle bizi dinlemesini sağlıyordu, üste çıkan yoktu tıpkı altta kalanın da olmadığı gibi.
Saniyeler birbirini kovalarken dudaklardan dökülen her bir kelime panel başkanının elindeki kağıtlara notlar düşmesini sağlıyordu, her fikrin karşısındaydı her fikrin arkasında olduğu gibi.
Panel sonlandığında iki düşman birbirlerine baktı Mina ve Melis dünyayı yakacak kinin iki farklı uzantısı, av ve avcı.
Ardından gülümsediler, hazzın verdiği o duygusal karmaşanın ardında.
Artık yıllardır ellerinde tuttukları bıçaklar daha da sivrilmişti, Mina sindiği yerden ayağa kalkmış sürekli olarak saldırıya geçen Melis bu sefer savunmaya geçmişti. Uzun süredir pasif ilerleyen savaş artık gerçek bir muharebe alanına evrilmek üzereydi.
Amacım savaş ganimetinin olduğu tahta başımda altın tacımla oturmaktı.
"İyiymişsin..." dedi Melis başını usul usul sallarken. "Boş olmadığını anlamıştım ama sözünün de arkasındaymışsın."
"Pişman olacağını söylemiştim."
Gülümsedi. "Ağır ol bakalım, daha pişman olmadım."
"Öyle mi?" dedim tek kaşımı havaya kaldırırken. "Yanımdan ayrılana kadar kendine zaman tanı."
Sandalyeyi geriye itip kalktığımda Mina masaların arasından sıyrılarak yanıma geldi, performansı bir öncekine göre oldukça ivme kazanmıştı en azından Bahri hocanın istediklerini söylemekten kurtarmıştı kendini. Mina benimle savaşmayı seviyordu, ona en büyük korkusunu zevk alacağı bir şeye çevirebildiğimi gösterdim, haz duyabileceği bir şeye.