❉ Yabani| Bölüm 21 ❉

72.5K 2.7K 252
                                    

"Sıfır Noktası." Kitabıma bakmayı unutmayın.

Gece yavaşça hükmünü sürdürürken apartman dairesinden çıkıp usulca Şirvan'ın dairesine yürüdüm.

Kapıyı açtığımda tüm her şeyden sıyrıldığımı hissediyor, bi yandan ise başka bir şeyin gerçekliğini fark ediyordum. Ne yapacaktım ben?

Nasıl yüzüne bakacaktın onun?

Evin içine girdiğimde büyük bir karanlığın uğultusu karşıladı beni. Ayaklarım telaşlı adımlarla ışıklara yetişmeye çalıştı.

Işığı açıp karanlığın hanedanlığına son verirken, bu evden çıktığımda asla böyle olmayan bir dağınıklıkla karşılaştım.

Faruk yaptı desem olamazdı, çünkü giderken Faruk'u da yanında götürmüştü Şirvan. Beni şaşırmıştı ama öyle yapmıştı.

Kaşlarım çatılırken etrafı incelemeye başladım ama görünürde öyle göze çarpan bir şey yoktu.

İçeriden gelen seslerle içeride kimsenin olmadığı fikri çürütülmüştü ama.

Hayalet diye bir şey olmadığına göre kesinlikle içeride biri vardı. Boğazımın korkudan kuruduğunu hissettim.

Şirvan eğer görevde ise bu saatlerde gelmezdi. Yani ben burada iken hep öyle görmüştüm. Aslında sadece bir kere görmüştüm bu evde, göreve giderken. Beraber gitmek zorunda kalmıştık onda da. Geç geliyordu, evet. Geç gelmek zorundaydı.

Hırsızdı. Eve hırsız mı girmişti?

Elimin titrediğini hissettim. Bedenim kasılıyordu.

"Kim o?" Diye sordum cılız bir sesle. Sesimi ben bile zor duymuştum sanki. Sesimi biraz daha yükselterek bir kez daha sordum.

Ama yaptığım şeyin ne kadar saçma olduğunu biliyordum. Hala bir yerlerde, az da olsa mantığım çalışıyordu.

Anlımdan boncuk boncuk terler akıyordu. Çiçek'in dairesinde Şirvan gelene kadar kalmadığım için kendime kızdım.

Her an önüme korkunç bir şeyin çıkma ihtimaline karşın nasıl kaçacağımı çoktan planlamaya başlamıştım.

Eğer önüme çıkarsa belki tekme savurarak çıkabilirdim bu evden.

Temkinli adımlarla, parmak uçlarımda yürürken bedeninden terler akmaya devam ediyordu.

Zihnimle beynim arasında bir savaş verirken bir kapı gıcırtısı duydum.

Bir kenarda, pusuda yatmış, avını bekleyen bir avcı gibi bekledim.

Etrafına baktım ardından. Elimde bir şey olursa daha kolay haklayabilirdim o lanet hırsızı.

Sonra da Çiçek'in dairesine koşar ve herkesi başıma toplayarak ondan kurtulurdum.

Elime bir vazo alırken içeriye önce ayakları girdi. Ardından tüm vücudu.

Ayakkabı sesleri kulağımı arşınlıyordu.

Yüzüne dahi bakmadan elimdeki vazoyu bağırarak attım. Gözlerimi kan görmemek için kapatırken "Napıyorsun çatlak?" Diye biri hönkürdü.

YABANİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin