Çiçek -Anna Von Klinski
"Çiçek, Aden'i kendine benzetme."
.....
Çiçek kötü kötü Şirvan'a bakıp ardından beni odama doğru çekiştirdi. Şirvan'a da sen karışma demeye başlamıştı.
Tüm zevki, mağazadaki çalışanlara ait olan kıyafet tomarını araladı ve bir sürü elbise gözlerini doldurdu Çiçeğin.
Hepsi gerçekten güzeldi fakat kısa olması biraz beni endişelendiriyordu.
Eski hayatımda olağan bir şekilde kısa giyiniyordum fakat Mardin'e geldiğimde tüm her şeyim gibi, giyim tarzımda da tahripler oluşmuştu.
Amcam hiçbir şeyime karışmamıştı geldiğimde fakat giyim tarzım ve rahat tavırlarım onu rahatsız etmişti. Bende bu yanlarımı törpülemek zorunda kalmıştım.
"Bunu giy! Bu güzel."
Elindeki elbiseyi tedirgin bir şekilde tutup, büyük bir sükunetle kabul ettim giyinmeyi. Nedenini bilmiyordum ama garip hissettiğimin bilincindeyim. Tutsak psikolojisiydi sanırım bu.
Çok uzun zamandır giymemiştim kısa bir elbise. Tekrar deneyimlemeyi bir yandan hissetmek istiyordum bir yandan da alışmamak istiyordum.
Bir gün tekrar o cehenneme gidecektim. Yine bir yerlerde eğrelti durmak istemiyordum.
Dün sadece üzerimde erkek tişörtü ile görmüştü beni Çiçek, bu yüzden rahatça böyle giyineceğimi düşünüyordu.
Elindeki elbiseyi tedirgin bir şekilde tutup, büyük bir sükunetle kabul ettim giyinmeyi.
Beni Mardin'de ölü olarak bilecekti herkes. Ama bir anda tekrar damdan düşer gibi yine amcamlarla yaşamaya başladığımda yine aynı baskıyı görmek istemiyordum. Alışmamalıydım o yüzden buna. Ne gerekiyorsa onu yapmalıydım ama alışmamalıydım. En az dokuz ay boyunca.
Tamı tamına 270 günüm vardı geçireceğim gün sayısı İstanbul'da. Gerçi Faruk beni parçalamazsa.
Köpek olabilirdi ama benden nefret ediyordu bence. Öfleyerek elbiseyi alıp banyoya girdim. Üzerimdeki şeyleri değiştirdikten sonra elbiseyi üzerime geçirmiştim.
Dizlerimin biraz üstündeydi elbise. Saçımı kuruttuktan sonra dışarıya çıktım. Bir kez daha aynayla bakıştık. Ardından Çiçek de geldi yanıma.
Beni süzüp "Çok güzel olmuşsun." Dedi.
Eli bir anda saçıma gittiğinde gözlerimi irice açtım. Fakat saçlarımdan çekmek yerine zarifçe saçlarımı açtı. Alışık değildim naif davranılmaya sanırım.
Kalçalarımın biraz daha altında biten saçlarım, arkamda hafif bir ıslaklık bırakırken yatağa bıraktığı fön makinesini eline alıp saçlarımın kurulanmasını sağlamıştı.
"Saçların çok uzun ve gür. Keşke benim saçlarım da seninki gibi olsa."
Sadece gülümseyerek karşılık verdim cümlesine.
Bir kardeş edasıyla saçlarımı kurularken ben sadece saçlarıma bakmıştım. Ara sıra da Çiçeğe.
Isıyla dümdüz olmuştu. İşi bittiğinde masada duran tarağı elime alıp taramaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/273691736-288-k636686.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANİ
Chick-Lit|| Mardin'den Kaçış Serisi: I || * Kurgu ve isimler değiştirildi. "Bazen evler, dört duvar olmaz." Kadın küçücüktü fakat adamın kalbinde adamdan bile daha daha büyük bir yer kaplamıştı. Bunu kabul edemiyordu adam. Kırıyordu döküyordu ama bunu kab...