1

2.4K 138 231
                                    

iyi okumalar.♡

-

Aynanın karşısında üniformamı giyip, postallarımın iplerini bağlarken her şey sıradan geliyordu. Ama değildi. Güvenli bölgeden ayrılmamı gerektirecek bir işi kabul etmeye gidiyordum. Asker olsam da maaşım yetmiyordu ve daha fazlasına ihtiyacım vardı. Mecburiyetten ucunda ölüm olan bir işe girişmiştim.

Saçlarıma basitçe şekil verip ceketimi giydim. Görüşmeye geç kalmamak için de hızlıca evden çıkıp arabama bindim.

Başıma ne geleceğini bilmiyordum. Gideceğim yer, filmlerde izleyip de dalga geçtiğim, sebebi belli olmayan bir hastalık yüzünden insanlıktan çıkmış yaratıklarla doluydu. Hatta bazıları eskiden arkadaşım olan askerlerdi.

Bakanlık binasının önünde uygun bir yere arabamı bırakıp içeri girdim. Geleceğimi bildikleri için beni kapıda karşılamışlardı.

"Hoşgeldiniz Bay Song, biz de sizi bekliyorduk. Bu taraftan buyrun lütfen."

Kadının gösterdiği yöne yürümeye başladım ve ülke başkasının odasına girdim.

"Bay Song, teklifimi reddetmediğiniz için teşekkürler. Ülkemizin sizin gibi cesaretli ve fedakâr insanlara ihtiyacı var."

Uzun bir görüşmeden sonra maaşım ve diğer şartlar kesinliğe ulaşmıştı.

"Çalışma arkadaşınız biraz sonra burada olur."

Başkan cümlesini bitirdikten sonra kapı tıklandı ve içeri uzun boylu biri girdi. Siyah ve kırmızı saçları ortadan iki tarafa ayrılmıştı, üstünde de oldukça pahalı duran bir takım elbise vardı. Bu adamı daha önce haberlerde görmüştüm.

"Bay Jeong, hoşgeldiniz. Biz de sizin hakkınızda konuşmaya başlamıştık."

Adam gülümseyerek başkanla tokalaştı. Sonra elini bana uzattı.

"Ben Jeong Yunho. Doktorum. Siz de birlikte çalışacağım asker olmalısınız?"

"Evet. Song Mingi."

Benim de elimi sıktıktan sonra karşımdaki koltuğa oturdu. O da maaşını kabul ettikten sonra başkanla işimizi bitirip birlikte dışarı çıktık.

"Eğer müsaitseniz yakınlarda bir yerde kahve içer miyiz? Yakında çok tehlikeli bir işe başlayacağız, en azından birbirimizi tanımış oluruz." dedi.

"Peki. Arabam kapının önünde."

Birlikte merdivenleri indikten sonra binadan çıkıp arabama bindik. Özellikle bir mekan ismi söylemediği için caddenin aşağı tarafında kalan küçük kafenin önünde durdum.

Mekana girdikten sonra cam kenarındaki küçük bir masaya karşılıklı oturduk. Siparişlerimizi verdikten sonra sıra sohbete gelmişti.

"Bizimle birlikte dört kişi daha gelecekmiş. İki tanesi asker, diğerleri kimyager ve psikiyatristmiş."

"Psikiyatristin orada ne işi var?"

Soruma karşılık dudaklarını büzüp omuzlarını silkti.

"Muhtemelen hasta psikolojisi ile ilgilidir. Aslında bize de lazım olur, oradaki delirmiş insanları gördükçe sağlıklı kalmak için büyük bir savaş vereceğiz."

"Mantıklı. Peki sizin gibi ünlü ve başarılı bir doktorun orada ne işi var? Eminim çalıştığınız hastane size yerinde bir maaş veriyordur."

Soruma cevap vermeden kahvelerimiz masaya geldi. Garson fincanları yerleştirdikten sonra yanımızdan ayrıldı. Doktor da suratında ufak bir gülümsemeyle konuşmaya başladı.

"Her şey para değildir bazen. Ben insanların hayatlarını kurtarmak istiyorum. Oraya gidip hastalık üzerinde çalışacağım ve ilacı bulacağım."

"Çözüm konusunda gerçekten ümitlisiniz yani?"

Yüzüme bakarak kafasını iki yana salladı.

"Siz çok ümitsizsiniz. Bir asker olarak yeterince ölüm görmüşsünüz, bu yüzden size ölümler kolay geliyor. Ama oraya gittiğimizde insanlar yaşamlarını kurtaracak şeyler yapınca siz de inanmaya başlayacaksınız."

"Bilemiyorum. Doğrusu umrumda da değil. Ben güvenli bölgede yaşıyorum. Henüz delirmedim ve sağlıklıyım. Oraya gideceğim, siz işinizi bitirince geri döneceğim. Yani gerisi beni pek ilgilendirmiyor."

"Çok kesin konuşuyorsunuz. Aynı sohbeti oraya varıp birkaç gün kaldıktan sonra da yapmak istiyorum, fikirlerinizin değişeceğinden eminim."

Kahvelerimizi içerken bütün planımızı kurduk. Harita üzerinde araştırma bölgeleri hakkında uzun uzun konuştuktan sonra da birlikte kafeden çıktık.

"Gideceğiniz yere kadar bırakabilirim isterseniz."

"Çok teşekkür ederim, buralarda bir arkadaşım var onun yanına uğrayacağım. Yarın havaalanında görüşürüz."

Başımı salladıktan sonra arabama doğru yürürken bana seslendiğini duyup arkamı döndüm.

"Numaramı vermeyi unutmuşum."

Uzattığı kartı aldıktan sonra yürümeye devam etti. Ben de arabama binip askeriyeye döndüm.

Başarılarım sayesinde sevilen biriydim, bu görevi kabul etmem itibarımı daha da arttırmıştı. Herkes kapıda sıralanmış bana teşekkürlerini sunuyordu.

"Komutan Song, hoşgeldiniz."

"Seonghwa'yı bul, odama gelin."

San yanımdan ayrılırken ikinci kattaki odama çıktım. Camı açıp odayı havalandırırken onlar da gelmişlerdi. Yakın arkadaş olduğumuz için bu oda sınırları içinde hepimiz eşittik.

"Sizinkiler de kimyager ve psikiyatristmiş. Tanıştınız mı?"

San oflayarak bacaklarını ortadaki masaya uzattı ve konuşmaya başladı.

"Kimyager aşırı garip bir tip. Takmış gözlükleri bilmiş bilmiş konuşuyor. Zaten oradaki zombi kılıklı yaratıklar da senin ne kadar kimya bildiğine bakacaklar..."

"Asıl psikiyatristi görmen lazım. Daha da garip bir tip. Her şeyden önce o boyla ciddiye alamadım ki. Böyle uzun saçları var, oje falan sürüyor." dedi Seonghwa gözlerini devirip.

"Öyle demeyin. Adamların kılına zarar gelse hepimizi sürgün ederler ülkeden."

"Seninki nasıldı?"

Cevap vermeden önce kısaca bugün tanıştığım adamı düşündüm.

"Sıradan bir doktor. Gerçi saçları doktordan çok serseri gibi hissettiriyor ama zararsız. Tek sıkıntı şu, sürekli gülüyor. Boku yedik, hepimiz öleceğiz ama adamın umrunda değil. Zerre takmıyor yani."

Bir süre bugün tanıştığımız takım arkadaşlarımızla dalga geçtikten sonra ikisini de hazırlanmaları için evlerine gönderdim. Kendim de yönetimi bırakacağım kişilere karar verdikten sonra eve dönüp eşyalarımı hazırlamaya koyuldum.

Yanımda götüreceğim eşyalarımı bavullara koyduktan sonra yatağıma uzandım.

Ne kadar hayatım kaldığını düşündüm biraz. Bunu kimse bilemezdi, Tanrı olmadığınız sürece. Ama ben nedense hissediyordum.

Felaket bölgesinde başıma bir şey geleceğini ve oradaki yaratıklara dönüşeceğimi hissediyordum.

-

-eveeet fall of king finaline az kalmışken sizi boşlukta bırakmamak için bir fice daha başladım, umarım bunu da seversiniz 💖

-şimdilik çok sık bölüm atamayacağım çünkü ikisini bir arada götürmek biraz zor olacak ama elimden geldiğince hızlı yazmaya çalışacağım ♡

doctor's soldier | yungi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin