iyi okumalaar.♡
[mingi.]
-Yorucu geçen günlerin ardından, kendimize toparlanmak için biraz zaman tanımıştık. Çalışmak yerine dinlenerek hepimiz eski sağlığımıza kavuşmuştuk.
"Herkes hazır, değil mi?"
Bahçede etrafıma topladığım takım arkadaşlarımdan mırıltılar gelmişti. Muhtemelen benden artık nefret ediyorlardı, çünkü her sabah onları sağlıkları konusunda sorguya çekiyordum.
"Yeosang yemek yedin mi?"
"Yedim hyung! Jongho'ya sorabilirsin, onunla birlikte yedik."
Heyecanlı heyecanlı konuşurken Jongho'yla birbirlerine bakıp gülmüşlerdi. Cidden bu iki bebeğin ajan olduğuna inanmak çok zordu.
"San, kaç saat uyudun?"
"6." diye kısaca cevapladı.
"Yalan söylüyor, 5 saat uyudu." diyerek itiraz etti Wooyoung.
İkisi aralarında sessiz bir kavgaya girişmişken Yunho'ya döndüm. Onun kaç saat uyduğunu ve yemek yiyip yemediğini bildiğim için sorma gereği duymadım.
"Seonghwa ellerin ne durumda?"
"Sorun yok. Hongjoong ile alıştırma yaptık biraz, ellerimi gayet iyi kullanabiliyorum."
Herkes gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bazıları dudaklarını birbirine bastırırken bazıları elleriyle ağzını kapatarak arkasını dönmüştü.
"Yani kablo kesme konusunda falan. Poligona da gittik."
Başımı salladıktan sonra herkese kısaca göz attım. İyi görünüyorlardı ve kesinlikle işlerini özlemişlerdi.
"Yola çıkalım mı artık?"
Tekrar aynı hareketle doktoru onaylayarak arabanın kapısını açtım. Sevgili müdürümüzün gözü yine üstümüzdeydi. Kim bilir yine neler planlıyordu o fındık kadar beyniyle...
"Mingi, hadi gidelim."
Yunho nereye baktığımı farkedince beni omuzlarımdan tutup içeriye yöneltmişti. Reddetmeden arabaya binip kapıyı kapattım. Diğerleri de yerlerine yerleştikten sonra yola çıktık.
Şehir merkezinde ortam sakindi. Önceki gece yağan şiddetli yağmur yüzünden pek hoş kokmuyordu hava ama yine de katlanılabilirdi.
"Dağılalım. Dikkatli olun ve sakın telsizlerinizi yanınızdan ayırmayın."
Beni onayladıktan sonra ikili gruplara ayrılarak yanımdan uzaklaştılar. Biz de doktorla arabanın yanında kalmıştık.
"Çalışmak istediğinden emin misin? Yorgunsan dönebiliriz."
"Ben iyiyim, sen önce kendine bak. Baş ağrın var mı hâlâ? Ateşine de bakmadık hiç."
Elini kaldırıp birkaç saniye alnıma ve boynuma koyduktan sonra geri çekti.
"İyi gibisin. Zaten sabahın köründe kat görevlilerine esip gürlerken gayet sağlıklı olduğun belliydi."
Lafını da soktuktan sonra önümüzdeki yoldan yürümeye başlamıştı. Aramızdaki resmiyeti kaldırmak artık o kadar da mantıklı gelmiyordu.
"Bugün hastalığın bitkiler üstündeki etkisini araştıracağım biraz. Yeosang ve Jongho da orada çalışıyorlarmış, bana yardımcı olacaklar."
Birlikte yürürken sürekli bir şeyler anlatıyordu. İlgimi çekmeyen konular olsa bile, dikkatle dinliyordum peşinden yürürken.
"Acaba o bitkinin siyah çiçeklisini burada bulabilir miyiz? Küçükken saksıda yetiştirmeye çalışıp yanlışlıkla öldürmüştüm."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor's soldier | yungi
Fanfichükümet ülkenin en iyi doktorunu araştırma için, en iyi askerini de onu koruması için felaket bölgesine gönderir. [020422] [woosan+seongjoong+jongsang]