6

696 115 150
                                        

iyi okumalaar.♡

-

Atış talimini bitirdikten sonra kahvaltı yapmak için diğerlerinin yanına dönmüştük. Biz üç arkadaş son durumların kritiğini yaparken diğerleri Yunho'nun silah kullanmasını konuşuyorlardı.

"Havalı bir şey olsa gerek... Asker, sen de bana öğretir misin?"

Psikiyatrist, kolunu masaya koyup yüzünü eline yaslayarak Seonghwa'ya bakmıştı. Aralarında ne olduğunu bilmiyordum ama ortamdaki flörtöz hava kesinlikle bir şeyler olduğuna işaretti.

"Tabii, istiyorsanız öğretirim."

"Artık kahvaltımızı bitirip dışarı çıkabiliriz. Oyalanmak istemiyorum."

Kimyager yine hepimize kınayıcı bakışlarını attıktan sonra gözlüklerini düzeltip masadan kalktı. Odadan çıkarken San da ayağa kalkmıştı.

"Ben bu dünyaya çile çekmeye gelmişim."

Hızlı adımlarla odadan ayrılırken hepimiz ona gülüyorduk.

"Biz de kalkıp hazırlanmaya gidelim bence. Araştırmamız gereken çok şey var."

Doktorla birlikte masadan kalkıp dışarı çıktık. Odaya girip işlerimizi bitirene kadar da konuşmadık.

"Bugün yine şehir merkezine inmek istiyorum. Yanımda silah taşıyabilir miyim?"

"Hayır." dedim kısa bir şekilde.

"Ama silah kullanmayı öğrendim!"

"Hâlâ hayır."

Ben üstümde taşıdığım çelik yeleğin ceplerindeki eşyalarımı kontrol ederken beni izliyordu. Sinirli bakışlarını aynadan görebiliyordum.

"Sana emir verme yetkim var. Biliyorsun değil mi?"

Silahımın şarjörünü kontrol ettikten sonra bacağıma takıp doktora döndüm.

"O zaman koruma işini siz alın, araştırmayı ben yapayım? Size silah tutmayı öğretmiş olmam, elinize silah verip zombilere saldırmanıza izin vereceğim anlamına gelmiyor. Lütfen işime saygı gösterin."

Kesin konuşmamdan sonra isteğinden vazgeçip odadan çıkmıştı. Ona böyle davranmak istemiyordum ama beni sürekli emir verebileceği biri gibi görmesinden rahatsız olmuştum.

Eşyalarımın tamamını kontrol ettikten sonra binadan ayrıldım. Herkes benden önce hazırlanıp arabanın yanında beklemeye başlamıştı bile.

"Asker ama sorumsuz. Hiç sevmedim."

"Merak etmeyin Bay Jeong, sorumluluklarımın gayet farkındayım. Sizden öğrenecek değilim."

Yumuşak yüzümü fazla göstermiştim, bu yüzden doktor bana istediğini yaptırabileceğini ve söyleyebileceğini düşünüyordu.

"Ne zaman yola çıkacağız?"

"Canım istediği zaman."

San ve Seonghwa ortamdaki gerginliği farkedip hazır duruşa geçmişlerdi. Elleri de senkronize bir şekilde alınlarına gitmişti.

"Emredersiniz." dediler aynı anda.

"Ben odama dönüyorum. Canım ne zaman isterse o zaman gelirim ve yola çıkarız."

Geriye dönüp çıktığım binaya yürürken doktor önüme geçip beni durdurmuştu.

"Silah konusunda gereksiz ısrarcıydım. Rica etsem, yola çıkabilir miyiz?"

Doktorun sözümü dinlediğini görünce tekrar arabaya yürüdüm. Ben şoför koltuğuna geçerken diğerleri de arkaya geçmişlerdi.

Çıkıştaki tünele yaklaşırken üssün müdürünü gördüm. Kim Jinhyuk... Bu adama nefretim sonsuzdu ve şu an sürdüğüm zırhlı araç ile üstünden geçmek istiyordum.

doctor's soldier | yungi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin