25

626 91 139
                                    

iyi okumalar.♡

-

Sabahın erken saatlerinde Yunho'yu tekrar bağlamıştım. Çünkü uyandığında onu serbest bıraktığımı görürse bana karşı güveni kaybolacaktı.

Güneş doğduktan birkaç saat sonra, yavaş yavaş gözlerini açmıştı. Hâlâ uykulu olduğu, ovuşturduğu gözlerinden belli oluyordu.

"Günaydın."

Kafasını bana çevirip yüzüme baktı. Düne göre daha canlı görünüyordu, soluk rengi kaybolmuştu sanki. O odada ne yaşadığını bilmiyordum ama kötü şeyler olduğundan emindim ve kesinlikle öğrenecektim.

"Uyumadın değil mi? Gözlerin kızarmış."

Kendi halini umursamadan yine etrafındakileri düşünüyordu. Ona ilk önce bencilliği öğretmeliydim.

"Uyudum. Gözlerim genelde hep böyledir zaten. Sen nasılsın?"

"İyi hissediyorum. Oradan kurtulmak iyi geldi sanırım."

"O zaman artık seni çözebilirim bence." dedim kararlı bir ses tonuyla.

Yüzünde hâlâ kendinden emin olmayan bir ifade vardı. Gece gayet iyi geçmişti ama yine de şüphe etmeden duramıyordu. Sessizliğinden faydalanıp ağızlığı kaldırdım.

"Mingi..."

Onu çözmememi söyleyen gözlerine bakmamaya çalışarak kelepçeyi ve bacaklarına sarılı zinciri çıkardım. Daha sonra sırtına dikkat ederek yattığı yerden doğrulttum.

"Yarana bakabilir miyim?"

Başını sallayıp bana sırtını döndü. Canını acıtmamaya çalışarak giydirdiğim kazağımı üstünden çıkardım. Önceki gece yapıştırdığım bantları kaldırıp yaraya baktım. Kesinlikle düne göre daha iyiydi.

"Çok yakında tamamen kapanacağından eminim."

Yarasını tekrar temizleyip gerekli bütün ilaçları kullandıktan sonra üstünü kapattım. Arkası bana dönükken kazağını da giydirip kendime çevirdim.

"Sana önemli bir şey soracağım ve vereceğin cevaplar konusunda dürüst olmanı isteyeceğim. Eminim ki bana yalan söylemezsin zaten."

"Nasıl bir soru soracaksın?"

"Sana benim haberim olmayan bir şey yaptılar mı? Bunu sağlık durumunda bir değişme olması ihtimaline karşı soruyorum. Ama asıl sorum farklı. Yani, sana bakmaları gerektiği gibi baktılar mı? Yemek, pansuman, temizlik?"

Gözlerini benden kaçırırken, bakışlarını yere sabitlemişti. Parmaklarımla çenesini hafifçe tutarak yüzünü kendime çevirdim.

"Mingi... Sana karşı dürüst olacağım ama ben de senden bir şey istiyorum. Kimseye dokunmayacaksın. Benim yüzümden birileriyle kavga etmeyeceksin."

"Bunun sözünü veremem. Çünkü sana zarar veren kişilerin ağzını yüzünü dağıtacağımı biliyorsun."

Derin bir nefes alarak ellerini saçlarına geçirip geriye doğru attı. Söylememek için direniyordu ama dayanamayıp söyleyeceği belliydi.

"Günlerce odada tek başımaydım. Kimse gelmedi. Karantinaya alındığımdan beri sadece dün gece dışarı çıkarılmadan önce yemek yedim. Yarama da bakmadılar. Çünkü benden korktular."

Cümleleri hızlı bir şekilde sıralamıştı. Konuşması bittikten sonra gözleri dolarken başını yine yere eğmişti. Yanına biraz daha yaklaşıp kendime doğru çektim ve başını omzuma koydum. O da bana sıkıca sarılmıştı.

doctor's soldier | yungi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin