iyi okumalaar.♡
-
Kısa bir süre içinde üsse bağlı çalışan bütün askerler yanımıza gelmişlerdi. Hepsine ayrı görevler verip Seonghwa'yı aramaları için şehrin içine dağıtmıştım. Kendim ise saatlerdir Hongjoong'u sakinleştirmeye çalışıyordum.
"Ya saldırıya uğradıysa? Ya öldüyse? Ben o zaman ne yaparım Mingi?"
Yunho yanında oturarak onu rahatlatacak şeyler söylüyordu. Bir yandan da saçlarını okşuyordu.
"Saçmalama, öyle bir şey olmayacak. Bulacağız onu."
Hâlâ korkuyla konuşmaya devam ediyordu. Çok çabuk etkilenmişti, hemen kötü şeyleri aklına getiriyordu ve buna engel olamıyorduk. Doğruyu söylemek gerekirse ben de çok endişeliydim. Çünkü buradaki canavarların neler yapabileceğini çok iyi biliyordum.
"Komutan Song, batı tarafını aradık. Evlere, sokaklara, ormanlık alana, aklımıza gelen her yere baktık. Ama maalesef ki hiç bir iz bulamadık."
Kısa süre içinde diğer takımlar da gelmişti. Elimizde Seonghwa'ya dair hiç bir şey yoktu şu an. Tedirginliğimiz gittikçe artıyordu. Havanın kararması da kötü olmuştu bizim için.
"Jongho ve Yeosang, diğerlerini alıp üsse gidin. Biz aramaya devam edeceğiz."
"Olmaz! Gitmem ben!"
Hongjoong hemen ayağa fırlamıştı. Arkama dönüp ellerimi omuzlarına koydum.
"Lütfen Hongjoong, bak ben buradayım ve her yeri tekrar arayacağım. Sen üsse git."
"Gidemem Mingi gidemem... Onsuz bir yere gidemem!"
Düşmek üzereyken Yunho ile aynı anda kollarından tutup engellemiştik. Bırakmadan arabaya doğru yürütüp koltuklardan birine oturmasını sağladım.
Jongho söylememe gerek kalmadan ön koltuktaki yerini almıştı. Diğerleri de Hongjoong'un yanına binerken Yunho yanıma geldi.
"Dikkatli ol Mingi."
"Sen de öyle. Telsizim açık, bir şey olursa haber ver."
Uysal bir şekilde başını salladıktan sonra o da binerek yanlarına oturdu. Kapılarını kapattıktan sonra farklı yola girip ortadan kaybolmalarını izlemiştim.
"Önceki baktığınız yerin tam tersini araştıracaksınız. O adamı bulmadan dönmek yok."
-
San ile birlikte yıkılmış kentin sokaklarında yürürken içimizde hiç umut kalmamıştı. Tam anlamıyla her taşın altına bakmıştık ama yoktu işte. Buhar olup kaybolmuş gibiydi, en ufak bir iz bile bulamamıştık.
"San, gel de biraz dinlenelim."
Yolun kenarındaki kaldırıma oturup bacaklarımızı öne uzattık. Her ihtimale karşı silahlarımız da ellerimizdeydi.
"Seonghwa'yı bulabilecek miyiz acaba?"
"Bilmiyorum San. Bu göreve başladığımdan beri her şeyden korkuyorum. Destek olmam, ayakta tutmam gereken bir sürü kişi var etrafımda ve ben gittikçe umudumu daha çok kaybediyorum."
Elini kaldırıp omzuma koyarak hafifçe sıkmıştı. Kendimi açmakta sorun görmediğim sayılı insanlardandı San. Beni asla ayıplamadı, asla küçümsemedi bugüne kadar.
"Sen gördüğüm en cesaretli insansın Mingi. İkimiz de senin planın için buradayız. O bizim de kardeşimiz gibiydi ve intikamını hep birlikte alacağız. Asla kendini yalnız hissetme."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor's soldier | yungi
Fanfichükümet ülkenin en iyi doktorunu araştırma için, en iyi askerini de onu koruması için felaket bölgesine gönderir. [020422] [woosan+seongjoong+jongsang]