iyi okumalaar.♡
-
Uçağımıza binmek üzere havaalanına gelmiştik ama yanımızdaki popüler kişiler yüzünden saatlerdir bekliyorduk. Herkese topluca birkaç kelime söylemek yerine uzatılan her mikrofona uzun uzun açıklama yapıyorlardı.
"Oradaki hastalığın bir çözümü olduğuna inanıyor musunuz?"
"Evet inanıyorum. İmkanlarımı sonuna kadar kullanarak Kore'yi daha sağlıklı bir yer haline getireceğim. Daha doğrusu getireceğiz. Takım arkadaşlarıma da güvenim tam. Sizinle daha çok sohbet etmek isterdim ama uçağımız kalkmak üzere. Birkaç ay sonra, güzel haberlerle döneceğiz. Beklemede kalın."
Dakikalardır okuduğu destanı bittikten sonra sıkıntıyla ayağa kalktım ve bavulumu elime aldım. Korumayı üstlendiğimiz üçlü önümüzden jetin merdivenlerine yürürken, biz de arkalarından eşyalarını getiriyorduk.
"Bizim bu adamlarla çok işimiz var ya. Şuna baksana eşyalarını bile biz taşımak zorundayız."
San hem konuşuyor, hem de elindeki çantaları büyük bölmeye yerleştiriyordu.
"Kalkmadan askeriyeye dön istersen?"
Bu sefer de bana gözlerini devirip merdivenlerden yukarı çıktı. Her şeyin tam olduğundan emin olduktan sonra ben de arkalarından bindim. Takım arkadaşlarımız çoktan emniyet kemerlerini takmış, uçuş için hazır hale gelmişlerdi.
"Herkes tamam mı?"
Hepsi beni onayladıktan sonra bende pilotu onayladım ve yerime geçtim. Bir süre sonra da içinde bulunduğumuz özel jet havalanmıştı.
"Bu saate kadar neden aklıma gelmedi bilmiyorum ama sormam gereken bir şey var. Biz nereye ineceğiz?"
Küçük camdan izlediğim manzaradan gözlerimi çekip yan tarafımdaki meraklı doktora döndüm.
"Güvenli bölgenin surlarının sınırında terk edilmiş bir pist var. Oraya ineceğiz. Zırhlı araçlar bizi bekliyor olacaklar zaten. Surların tek kapısını kullanıp üsse gideceğiz."
"Kulağa hiç güvenli gelmiyor."
"Güvenli değil zaten. Karşımıza bir ordu çıkmamasını umarak ilerleyeceğiz. Zırhlı araca bir zarar gelirse bizi oradan kimse kurtaramaz."
Ortamdaki herkesin içini biraz daha kararttıktan sonra kafamı dışarı çevirdim. Yolculuğumuz kısa olduğu için jet çoktan inişe geçmişti bile.
Tamamen durduktan sonra pilot inebileceğimizi söyleyip kapıyı açtı. Dışarı çıktığımızda ağır bir sisle karşılaşmıştık.
"Bu ne ya? Gözlüklerimin önü buğulandı resmen, adımımı attığım yeri göremiyorum."
"Merak etmeyin, biz sizin yerinize de görmek zorundayız zaten."
Kimyager daha ilk dakikadan söylenmeye başlamıştı. San'ın da ondan altta kalır tarafı yoktu.
"Lütfen maskelerinizi kapatın ve teninizin açıkta kalmadığından emin olun."
Hepsi uyarılarımı dinleyip üstlerini kontrol ettiler. Bizi almaya gelen ekipler eşyalarımızı yerleştirirken biz de zırhlı araca yerleştik.
"Biraz sonra kemerlerinizi takmanızı söyleyecekler ama siz takmayın. Bir sıkıntı çıkarsa aracı terketmemiz gerekir, boşuna oyalanıp vakit kaybederiz. Ayrıca camlara yakın da oturmayın. Etrafınızı sürekli kontrol edin. San, Seonghwa, silahlarınız hızlı ulaşabileceğiniz bir yerde olsun."
Görevliler gelip kemer uyarısı yaptıktan sonra araç yola çıkmıştı. Rahatlığına hayran olduğum kimyager bile diken üstünde görünüyordu.
"İçim hiç rahat değil. Her an başımıza bir iş-"
Psikiyatrist cümlesini tamamlamadan içinde bulunduğumuz zırhlı araç sallanmaya başladı. Parmaklıklı camların arkasında yüzleri yara içinde, çıldırmış gibi görünen insanlar vardı.
"Sakın durmayın!"
"Yolu kestiler, ilerleyemiyoruz!" diye cevapladı öndeki şoför.
Dışardaki insanlar aracın dışına yaslanıp saldırmaya devam ediyorlardı. Sağ taraftaki camın güçlü bir darbeyle çatladığını görünce yanımdaki doktoru kendime doğru çektim. Birkaç saniye sonrasında cam kırılarak parçaları koltuğun üstüne düşmüştü.
"İyisiniz değil mi?"
"İyiyim, iyiyim ama lütfen bir şey yap ve bizi çıkar buradan."
Yerdeki uzun namlulu silahımı boynuma takıp ayağa kalktım.
"Seonghwa üst kapağı aç, hepiniz yere yatın ve başınızı iyi koruyun."
San ve Seonghwa kilidi çevirerek kapağı açtıktan sonra koltuğun üstüne basarak kendimi yukarı çektim ve aracın tavanına çıktım. Yüzlerce insan toplanmıştı etrafımıza ve onları öldürmekten başka çarem yoktu.
"Yolun üstündekileri temizleyeceğim, siz de ilerleyeceksiniz. San beni sıkıca tut."
San aşağıdan belimi hareket edemeyeceğim kadar sıkı tutuyordu. Silahımın kabzasını omzuma dayadıktan sonra parmağımı tetiğin üstüne koydum.
"Başlıyorum."
"Dikkatli ol Mingi."
Silahın namlusunu birine sabitledikten sonra tetiğe bastım. Alnına isabet eden kurşunla adam yere düşmüştü. Aynı şekilde devam ederken birkaç dakika içinde yol tamamen açılmıştı. Araç yavaş bir şekilde yola çıkınca kapaktan içeri atladım.
"Bir an burada kapana kısılı kaldık ve asla kurtulamayacağız sandım..."
"Ülkenin en iyi askerleri ile aynı araç içindesiniz. Kurtulamama gibi bir ihtimal var mı?"
Kimyager ve San ikilisinden sonra Seonghwa ve psikiyatrist de atışmaya başlamışlardı. Rahat bir nefes almak isterken arabanın ani freniyle daha da paniğe kapılmıştık.
"Ne oluyor yine?"
Öndeki şoför koşarak arabayı terketmişti. Diğer arabanın içindekilerin de kapıya koştuklarını görebiliyordum.
Elimi arka kapıya attığımda açılmadığını farkettim. Kilitli olduğunu düşünerek ön taraftaki düğmeye bastım ama hâlâ açılmıyordu.
"Sanırım sıkışmış."
Üçümüz aynı anda kapıya yaslanarak açmaya çalışmıştık ama kollarımızı acıtmaktan başka bir işe yaramamıştı. Ne yapacağımızı düşünürken ormanın içinden arabaya yürüyenleri farkettim. Aynı zamanda üssün sürgülü kapısı yavaştan kapanmaya başlamıştı.
"Kapaktan çıkacağız. Ben önden gidip kapıyı açık tutmanın bir yolunu bulacağım. Orman tarafından gelenlere dikkat edin."
Koltuğa basarak kendimi yukarı çektim ve tavandan inip bütün gücümle kapıya koştum. İki taraflıydı ve durdurmanın tek yolu arasına girmekti.
Birine sırtımı, diğerine uzattığım bacaklarımı yasladım. Muhtemelen hepsi gelene kadar birkaç kemiğim kırılacaktı ama başka çarem yoktu.
Kimyager ve San arabanın üstünden diğerlerini yukarı çekiyorlardı. Aynı zamanda San elindeki silahla ormandan gelenleri yavaşlatmaya çalışıyordu. Onlara yardımcı olmak için bacağımda takılı olan silahı çıkardım.
Hepsi arabadan inip kapıya doğru koşarken gücümün sonuna geldiğimi farkettim. Bacağımın altından ya da üstünden hepsi içeriye girdikten sonra sona kalan Seonghwa ve doktor beni de içeriye çekmişlerdi. Bacaklarım tamamen uyuştuğu için dengemi sağlayamayıp üstlerine düşmüştüm.
"Askerlik hayatımın en garip gününü yaşıyorum sanırım..."
-
-aslında planlarıma göre bu bölüm haftaya gelecekti ama inanılmaz sorumsuz bir insan olduğum için fall of king'in bölümünü yetiştiremedim ve bunu atmak zorunda kaldım...
konusu gereğince fazla fantastik ve aksiyonlu bir kurgu olacak, yani zombileri falan okuyunca bunlar nereden çıktı demeyin aldlwködlwld
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor's soldier | yungi
Fanfictionhükümet ülkenin en iyi doktorunu araştırma için, en iyi askerini de onu koruması için felaket bölgesine gönderir. [020422] [woosan+seongjoong+jongsang]