iyi okumalar.♡
-
[mingi.]Günlerimiz sürekli deli gibi çalışmakla geçiyordu. Yunho, diğer doktorlar ve kimyagerler ile birlikte virüsün çözümü üzerinde çalışıyordu. Ben de askerlerin denetimiyle daha çok ilgilenmeye başlamıştım. Bu yüzden Yunho ile çok az görüşüyorduk.
Şu an ise, çalışmam erken bittiği için Yunho'nun yanında oturuyordum. Ben geldiğim için diğerlerine izin vermişti ve laboratuvarda yalnızdık.
"Bazen çok yoruluyorum Mingi. Neredeyse pes edecek gibi hissediyorum ve bu his beni çok zorluyor."
"Bu hisse sahip olman çok normal. Üstündeki baskıyı anlayabiliyorum, bununla başa çıkabilmen bile büyük bir başarı. Biraz daha sabret sadece, çıkışa çok yaklaştık."
Başını sallayarak önündeki kağıtları karıştırma işine geri dönmüştü. Muhtemelen yine uykusunu almamıştı ve yorgun bir şekilde çalışıyordu, önündeki boş kahve bardaklarından da belli oluyordu.
Hareketlerini izlerken eli boynuna gitti ve kaşımak için boğazlı kazağını aşağı doğru çekiştirdi. Biraz daha dikkatli baktığımda boynundaki morlukları farketmiştim.
"Yunho? Boynuna ne oldu senin?"
Hızlıca toparlanarak elini geri çekip kazağını düzeltmişti. Hiç bir şey olmamış gibi dosyaları karıştırarak içindeki notlarını okuyordu.
"Laboratuvara girerken dikkatimi dağıtmayacağını söylemiştin. Oyalama beni, işlerim var."
Umursamaz bir şekilde konuyu değiştirmeye çalışmıştı. Onu dikkate almadan, boynuna bakmak için elimi uzattığımda bir elini sıkıca kazağın üstüne kapatmıştı. Diğer eliyle de uzattığım elimi tutup aşağı indirdi.
"Mingi lütfen dışarı çıkar mısın? Çalışmama engel oluyorsun şu an."
"Sana boynuna ne olduğunu sordum. Kim yaptı?"
Gözlerini benden uzaklaştırarak önündeki kağıtlarla ilgilenmeye devam etmişti. Öne doğru eğildim ve dizlerimden birini bacaklarının arasındaki boşluğa koyarak hareket alanını kısıtladım. Hızlı bir şekilde bileklerini bir araya getirip tek elimle sıkıca tuttum.
"Mingi bırak beni!"
Elimden kurtulmak için hareket etmeye çalışıyordu ama müsaade etmeden kazağının boyun kısmını aşağı çekiştirip boynunu açıkta bıraktım. Parmak izleriydi bunlar. Biri Yunho'yu boğmaya çalışmıştı ve bunu kimin yaptığını çok iyi biliyordum.
"Bunu bana ne zaman göstermeyi planlıyordun!?"
"Göstermeyi planlamıyordum! Anlayıp dinlemeden saldırıya geçecektin çünkü!"
Bugüne kadar çok fazla kişi beni yanlış anlayıp, kalbimi kırmıştı. Hayal kırıklığına kaç kez uğradığımı da bir yerden sonra saymayı bırakmıştım. Ama bu en kötüsüydü. Yunho'dan böyle şeyler duyacağımı asla tahmin etmezdim.
"Saldırı ha? Seni korumaya çalışmamı saldırı olarak mı görüyorsun sen!?" dedim kaşlarım çatılırken.
"Ben öyle bir şey söylemiyorum! Mingi, dinle beni-"
Yaptığı şeyi düzeltmeye çalışırken sıraladığı cümleleri yarıda kestim.
"Hayır. Az önce söylediğin gibi anlayıp dinlemeden saldırıya geçeceğim yine. Zaten bugüne kadar seni önemseyerek en büyük hatayı yapmışım, belli ki adam yerine bile koyulmuyorum."
Bileklerini serbest bırakıp geri çekildim ve laboratuvardan çıkmak için arkamı döndüm. Hızlı adımlarla peşimden gelerek önüme geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor's soldier | yungi
Fanfichükümet ülkenin en iyi doktorunu araştırma için, en iyi askerini de onu koruması için felaket bölgesine gönderir. [020422] [woosan+seongjoong+jongsang]