iyi okumalaar.♡
-
Umutsuzca odama yürürken adımlarım sürekli birbirine dolanıyordu. Mesleğim yüzünden çok fazla kez zor durumda kalmıştım ama hiç biri bu kadar ağır değildi. Üstümdeki yük yüzünden sırtımın kamburlaştığını bile hissetmiştim.
"Mingi, kahvaltıya gelmiyor musun?"
Kapıyı açmak üzereyken yemek salonunun önünden bana seslenen Yunho'yu farkettim.
"Aç değilim, gelmiyorum."
İçeri girdikten sonra belimdeki silahı masanın üstüne koyup yatağıma oturdum. İçimdeki sıkıntı o kadar büyüktü ki, sanki kalbim ağrıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum.
Ben düşüncelerimin içinde boğulmaya devam ederken, Yunho içeri girip karşıma oturmuştu. Birkaç saat öncesine kadar yüzüne bakarak sakinleştiğim kişiyi şu an kolundan tutup dışarı atmak istiyordum. Onu görmek bana iyi gelmiyordu.
"Seonghwa ile ilgili kötü bir haber mi aldın?"
Seninle ilgili kötü bir haber aldım Yunho. Dün gece yaşaman için elimden geleni yaparken bugün yanlışlıkla ölüm fermanını imzaladım.
"Hayır."
"Ne oldu o zaman Mingi? Aramızda gizli saklı yok diye biliyordum."
Üstüme geldikçe daha çok zorlanıyordum. Kelimelerim tamamen tükeniyordu, yüzüne bakmadan konuşmaya çalışsam bile sesini duyduğum an gözlerim onu buluyordu.
"Yok bir şey. Olsa söylerdim."
Yerinden kalkıp sessiz adımlarla yanıma oturmuştu. Bacağımı sallayarak yere vurmam ortamı daha gergin hale getirirken bir de elim titremeye başlamıştı.
"İyi görünmüyorsun. Bir şey öğrendin de bizden mi saklıyorsun yoksa? Lütfen söyle bana. Hongjoong'a anlatmanın bir yolunu buluruz."
"Yok bir şey dedim!"
Kendime engel olamadan bağırmıştım. Yüzünde korku oluştuğunu görünce bakışlarımı ondan ayırıp önüme döndüm.
"Gerçekten iyi değilsin. Mingi lütfen konuş benimle. Sen böyle davranmazsın, stresli ya da kızgın olduğunda bağırıp çağırarak dışa vurursun. Sessiz kalman hiç normal değil."
"Beni ne kadar tanıyorsun da ne yapacağımı biliyorsun ki!? Üstüme gelme Yunho."
Seonghwaya zarar gelmesin diye kendi hayatımı bile feda ederdim. Peki ya şimdi neden masanın üstündeki silahımla bakışmak yerine elime alıp doktoru öldüremiyordum?
Yerimden kalkıp açık camın önüne yürüdüm ve derin bir nefes aldım. Kesinlikle iyi hissetmiyordum.
"Hazırsan dışarı çıkalım. Araştırma yapmamız gerekiyor."
Yüzüne bakmadan masaya doğru yürüyüp silahlarımı üstüme yerleştirdim ve odadan dışarıya çıktım. Hongjoong beni görür görmez yanıma gelmişti.
"Lütfen Seonghwa'dan bir haber olduğunu söyle."
"Seonghwa şu an yaşıyor ve yakında aramıza dönecek. Lütfen üstüme gelme ve işimi yapmama izin ver. En kısa zamanda onu kurtaracağım."
Bir şey söylemesine izin vermeden asansöre bindim ve en alt kata inerek binadan dışarıya çıktım. Kış, yavaş yavaş kendini belli ediyordu. Hava soğumaya başlamıştı, serin rüzgarlar ve uçuşan kurumuş yaprakların sesleri rahatça duyuluyordu.
"Hazırım ben."
Yunho'nun sesini duyunca arabaya ilerleyip konuşmadan şoför koltuğuna geçtim. Bu sanırım onunla son yolculuğumuz olacaktı. Son kez aynı arabaya binerek, son kez birbirimizin yüzünü görecektik. Bunu bilmek çok zor geliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor's soldier | yungi
Fanfichükümet ülkenin en iyi doktorunu araştırma için, en iyi askerini de onu koruması için felaket bölgesine gönderir. [020422] [woosan+seongjoong+jongsang]