Arabadan inerek Dolunayın yanına gittim.
''Hafıza kaybı yaşamam benim suçum değil.''
''Biliyorum, sadece bu durum beni çok üzüyor. Kusura bakma öyle söylediğim için.''
Omuzlarımı silktim, bir şey demeden restorana doğru yürümeye başladım. Dolunay bana yetişip elini belime koydu, beni kendine doğru çekti.
Eli belimdeyken kalbim tekrardan hızlanmıştı.''Neyse, nasıl olsa ölene dek beraberiz.'' Tekrardan şarkıya yaptığı gönderme ikimizi de güldürdü.
Lokantaya girerek denizi gören bir masaya oturduk. Garson güler yüzlü bir şekilde yanımıza geldi.
''Dolunay, hoş geldin. Her zamanki yemekten mi yaptırayım?''
Gelen garsonu süzdüm. Uzun boylu bir çocuktu. Tahminen bizim yaşlarımızda gözüküyordu. Sarışın ve mavi gözlüydü. Dolunayla samimi bir arkadaşlıkları var gibi gözüküyordu.
''Evet Ali, arkadaşıma da aynısından yaptır.'' Ali hiç bana bakmadan Dolunaya bakmaya devam etti. Tekrardan gülümseyerek yanımızdan ayrıldı.
''Senin yerine de karar vermiş oldum ama gerçekten seveceğini düşünüyorum.''
''Farklı şeylere açığım.''
Gözlerimi restorantta gezdirdiğim de, Alinin pişmiş kelle gibi sırıtarak Dolunaya bakmaya devam ettiğini gördüm.
İçimde bir sinir duygusu kabarırken bu duyguyu görmezden geldim.
''Anlat bakalım, neler yapıyorsun son zamanlarda?''
Dolunayın sorusuna alayla karşılık verdim.
''Bilmiyor musun sanki?''
''Sadece dışarıda yaptığın şeyleri biliyorum Duru. Geri kalan hayatını bilmiyorum.''
''Ben senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama, asıl sen anlat.''
''Peki..'' Diyerek söze başladı ama Alinin elinde şarapla gelmesiyle sustu.
Ali aynı sinir bozucu gülümsemesiyle kadehlere şarapları doldurdu. ''3 haftadır uğramıyordun buraya, artık başına bir iş geldi sanmaya başlamıştım.''
''Vaktim olmadı pek.''
''Anladım. Özletme kendini. Babam da seni sorup duruyordu, mutfaktan çıkabilirse uğrar yanına.''
''Ben görürüm Mehmet amcayı gitmeden.''
Ali asla bana bakmıyor, benimle ilgili bir şey sormuyordu. Göz ucuyla bile! Kendimi iyice görünmez gibi hissetmeye başlamışken, sonunda Ali denilen herif uzaklaştı.
''Ben bu bakışı biliyorum.''
Dolunayın sözleriyle ona doğru döndüm. Gözlerini kısarak yüzümü inceliyordu.
''Bu dik bakışları Mert'e de atmıştın. Sevmediğin kişilere böyle bakıyorsun.''
Bir an konuyu kendisine bağlayacağını düşünerek endişelendim, çünkü şu anda Aliden hoşlanmamamın hiçbir mantıklı açıklaması yoktu.
Düşünceleri kafamda toparlayamadan kendimi savunmaya geçtim.
''Yok ya neden sevmeyeyim? İnsan işte.''
Dolunay güldü. ''hı-hı insan işte.''
Konuşmanın devam etmemesi için kadehime sarılarak büyük bir yudum aldım.
Bu sefer yemekler geldi, getiren tabii ki yine Aliydi.
Yemekleri koyduktan sonra, içeriye girdiğimizden beri yaptığı şeyi tekrardan yaparak Dolunayı süzdü. ''Çok güzel gözüküyorsun.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ (GirlxGirl)
RomanceSiyaha büründüm tamamen ve korkusuzluğa ulaştım. Renkli bir gökyüzüne, parıldayan yıldızlara ve mavili denizlere uzaktım artık. Renklerimi yitirmiştim. Siyahta bulmuştum umudu, çareyi, gücü, kudreti ve yüceliği. Hızlı atan kalbim buraya ait olduğumu...