Arabadan hızlıca çıkıp mekana doğru ilerledik. Hepimizin ellerinde taramalı tüfekler vardı. Ağacın arkasına konumlandım, ana kapıdaki korumanın bacağına hedef alıp sıkmamla birlikte çatışma başladı.
Her yerden silah sesi geliyordu. Koruma ayağını tutarak yere düştü, bacağından akan koyu kan yolu kirletiyordu. Onu öldürmek istemediğim için bacağından vurmuştum, fakat adamın pes etmeye niyeti yoktu. Belindeki silahı çıkartıp bana doğrulttuğu an kalbine bir el ateş ettim.
Mekandaki korumalar çömelerek ana kapıya doğru geliyordu ve sığınacak bir şey bulamayan korumalar ateş etmeye çalışırken kan içinde yerde kalıyordu. Sol cephede bulunan iki korumayı Dolunay bacaklarından yaralamıştı.
Siper aldığı ağacın arkasından çıkıp yanıma geldi ve ellerimizi birleştirdi. "Bizi koruyun!" Bağırışıyla beraber adamları daha hızlı ateş ederken koşarak ağaçların arkasından çıktık, bahçenin duvarına geldiğimizde aynı anda çömeldik.
Silahımı sıkıca tuttum ve duvardan kafamı hafifçe çıkarıp bize ateş açabilecek bir koruma var mı diye baktım. Kalan korumalar ön kapıda, Dolunayın adamları ve Mert ile çatışıyorlardı.
"Temiz." Hızlıca duvarın üstünden atladık, büyük camın oraya geldiğimizde Silahının arkasıyla cama sertçe vurarak kırılması sağladı. İçeriye geçerken camların vücudumuza batmaması için kenarda kalan camları aynı şekilde silahının arkasıyla vurarak temizledi.
Bir süre camdan içeriye baktı. "Temiz." Önce ben daha sonra Dolunay içeriye hızlıca girdik. Burası mutfaktı. Mutfağın kapısının sağına ben, soluna ise Dolunay geçti. Silah sesleri çok azalmıştı. Adım sesleri duymaya başladım. Dolunayda duymuş olacak ki, kafasıyla içeriyi işaret etti. Parmaklarıyla önce bir, sonra iki ve en son üç rakamını yaptığında hızlıca duvarlardan çıkıp girişe girdik.
Karşımızda gördüğümüz kişiler bizim ekipti. Gözlerimle herkesi kontrol ettim, hiç birinde hasar yoktu.
Dolunay eliyle Aslı ve Çağlayı gösterdi, daha sonra ise salonu. İkisi hızlıca salona doğru konumlanırken Can ve Berkay yukarıya çıkıyorlardı. Biz ise garaja çıktığını tahmin ettiğim bir odaya girmek üzereydik.
Aynı şekilde odanın sağ ve sol duvarlarına yaslandık, dolunayın komutluyla içeriye girdik. Garaja çıkan kapı açıktı ve içeriden sesler geliyordu.
"Siktir, olum gelin alın beni bir şekilde herkes öldü diyorum beni de öldürecekler." Savaşın fısıltısı ile hızlıca garaja daldık. Savaş tam içinde oturduğu kamyoneti çalıştırmak üzereyken, aracın ön ve arka tekerliklerine sıkarak patlattım.
"Kaçabileceğini mi sandın?" Dolunayın kahkahası garajda büyük bir yankılanmaya sebep oldu.
Savaş elindeki silahı bana doğrulttu. "Öldürücem lan sizi!"
Yüzümdeki alaylı gülümsemeyi küçültmeden elimdeki silahı doğrulttum. Göz açıp kapayacak bir süre bile tanımadan Savaşın bacağına ateş ettim. Acıyla bağırırken silahı elinden düşürdü. Dolunay, kamyonetin ön kapısına gidip ensesinden tutarak savaşı çıkarttı.
Garajın ön kapısına doğru adımladım. bahçeye baktığımda gördüğüm manzara tam bir kan gölüydü. Çoğu koruma hâlâ yaşıyordu fakat bacaklarından vuruldukları için kalkamıyorlardı, Dolunayın adamları ise silahları tekmeleyerek korumalardan uzaklaştırıyorlardı.
Kamyonetin arkasına geçip büyük kapılarını açtım, kasalarca olan uyuşturucuları saymaya başladım.
"Sen benden uyuşturucu çalabileceğini mi sandın? Bu yanılgın ölümüne sebep olacak!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ (GirlxGirl)
RomanceSiyaha büründüm tamamen ve korkusuzluğa ulaştım. Renkli bir gökyüzüne, parıldayan yıldızlara ve mavili denizlere uzaktım artık. Renklerimi yitirmiştim. Siyahta bulmuştum umudu, çareyi, gücü, kudreti ve yüceliği. Hızlı atan kalbim buraya ait olduğumu...