Bölüm 22: Bingo

381 30 7
                                    

"Dökül." Sesim soğuk çıkmasına rağmen savaş acı içinde güldü, inlemeleri en sonunda öksürüğe ve kan tükürmeye döndü. Bir süre sonra toplarlanıp kafasını kaldırdı. "Yalnız konuşmak istiyorum."

"Öyle bir şansın yok. Gerçek bir şeyler anlatmaya başlayacak mısın, yoksa vaktimi öldürmeye devam mı edeceksin."

Suratımı bir şey hatırlamış gibi buruşturdum. "Benim öldürdüğüm vakit senin ölmeden önceki son nefeslerindi dimi, unutmuşum."

Savaş ciddileşip sertçe bana bakmaya başladı.
"Senin o değerli vaktini sik-"

Savaşın küfürünün yarıda kalmasının sebebi, savaşın saçlarını eline alıp kafasını geriye doğru sertçe çeken Aslıydı. Çağla savaşın dudağına arka arkaya üç yumruk geçirdi. "Ağzını topla o ağzını kırarım!"

Çağlanın bağırışı ile Mert bile irkilip bir kaç adım ondan uzaklaştı.

Aslı, hâlâ daha çektiği saçları sertçe bıraktı, savaşın kafası öne doğru düştü. Kafasını bir süre yerden kaldırmadan konuşmaya başladı.

"Azrailin oğlunun nerde olduğunu biliyorum. İsmi görkem, bebekliğinden beri bir evde esir tutuluyor ve evden çıkması yasak. Babası annesini çocuğun gözünün önünde öldürdüğü için babasından nefret ediyor. Şu an 17 yaşında, genç ve dövüş konusunda çok becerikli bir çocuk."

"Senin bir bok bildiğin yok."

Arkamı dönmüş, depodan çıkmak için adımlıyordum. "Abim yıllarca o evde koruma olarak çalıştı. Vefat etmeden önce benden o çocuğu, onun elinden kurtarmamı istedi." Olduğum yerde kalıp tekrardan ona döndüm.

"Bunların benimle ne ilgisi var?"

"Azrailin seni zamanında öldürmeye çalıştığını tüm yer altı biliyor. Bir olup onu yok edebiliriz, bu teklifi kabul edersen eğer sana evin yerini söylerim. Çocuğu alır, azraili parmağımızda oynatır ikisini de öldürürüz. Herkes intikamını almış olur ve mutlu son."

"Sen azrailden ne istiyorsun peki?''

Savaş omuzlarını çok normal bir isteği varmış gibi kaldırıp indirdi. "Yerine geçmek istiyorum."

Dolunay sesli bir şekilde güldü. "Sen mi Azrailin yerine geçeceksin?"

Savaş iyice sinirlenerek kararlılıkla bize baktı. Siniri gözlerinden okunuyordu. "İsterseniz benimle beraber intikamınızı alın, ha işinize gelmiyorsa ben önce buradan çıkmanın yolunu bulur, sonra ise o çocuğu almanın yolunu bulurum."

"Düşüneceğim savaş."

Savaş hızlıca başını aşağı yukarı salladı. "Daha fazla işkence yok."

"Kaçmaya çalışmak yok."

"Anlaştık." Bende onun gibi kafamı aşağı yukarı salladım. "Anlaştık."

"Mert; beratı, Mehmet'i, ayhanı ve yakutu bu adamın başına dik. İşini doğru düzgün yap, ondan sonra yanımıza gel. Biz senin garajda olucaz."

''Tamam patron."

"Saydığım kişiler dışında hiç kimseyi istemiyorum. Bir süre adam bulma işini senden Berat'a devrediyorum."

Mert kafasını mahçup bir şekilde aşağıya doğru eğdi. "Tamam patron."

Çıkmak için kapıya yöneldiğimizde Mert, Aslının bileğini tuttu ve durmasını sağladı. "Neden dün geceki aramama dönmedin?"

"İşlerim vardı, kusura bakma." Aslının geçiştirerek söylediği cevaba karşı Mert kocaman gülümsedi. "Önemli değil, yarım saate yanınıza gelirim ben. Görüşürüz."

SÖZ (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin