Çağla eve geldiğinde Aslı elindeki kadehi sertçe masaya koyup, kollarını birleştirdi, kaşlarını çattı. "Nerdesin sen?"
"O aptal kılıklı herif gitti mi?"
"Onun bir adı var, Mert!"
"Adının olması aptal olduğunu değiştirmiyor."
"Çağla nerede ve kimleydin?"
Çağla derin bir nefes aldı. "Sahildeydim aslı ve tek başımaydım."
Aslı sinirli gözleriyle ona baktı. "Hayret."
Hepimiz Aslının yaptığı göndermeyi anlayıp susmuştuk."Ben fazla sarhoşum, gidip yatacağım. İyi geceler."
Çağla, üzgünce merdivenleri çıkıp gözden kayboldu. Aslı hiçbir şey söylemeden kalkıp salonu toparlamaya başlayınca bende sessizce ona eşlik ettim. Evi toparladıktan sonra yataklara dağıldık.
Uyumaya çalışıyordum ama bir türlü uyuyamıyordum. Kafamda sürekli Dolunayın o güzel gözleri beliriyordu. Sözleri ise kulaklarımda yankı yapıp duruyordu. "Seni sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim."
"Ölene kadar seni seveceğim."
Yatakta dönüp durdum, fakat uyuma çabalarım çaresiz kalınca temiz hava almak için terasa çıktım. Masanın üzerinden sigaramı alıp yaktım ve buz gibi hava içimi titretirken ağzımdaki dumanın çıkışını izledim.
Kafamda sürekli aynı şeyler dönüyordu, dolunayın beni sevdiğini söyleyişi, tahtadaki adamı on kere kalbinden vurması ve bugün ki adamı öldürüşüm.
Sürekli bunlar zihnimde dönerken bir an karşımdaki ağaçların orada birini görür gibi oldum. Saat ikiyi geçtiği için hava kapkaranlıktı ve büyük ihtimalle bu sadece göz yanılgısıydı.
Kafamı iki yana sallayarak sigaramdan derin bir nefes daha aldım. Şu hayattaki en kötü şeylerden biri, bedenimiz uyumamız için yalvarırken zihnimizin bize oyunlar oynayıp uyutmamasıdır.
Bir kaç derin sigara çekişimden sonra gözlerimi tekrardan ormana çevirdim. Bir ağaçtan diğer ağacın arkasına doğru giden bir karartı gördüğümde bu sefer yanılmadığımı anlayarak çömelip demirlerin arkasından onu izlemeye başladım.
Kafasında siyah kapüşonlu vardı. Bana arkası dönük bir şekilde bir kaç dakika dikildikten sonra, karanlık ormanda bir kişi daha belirdi ve onun tam karşısında durdu. Karşısındaki kişinin de yüzünü tam olarak göremediğim için bir küfür savurdum. Kimdi bunlar amk? Aynı şekilde çömelerek içeriye girip, odamdaki iki silahı belime yerleştirdim.
Bir tanesini de elimi alıp namlusunu çektim, camdan ormandaki kişileri kendimi göstermeden kontrol ettiğimde, sonradan gelenin diğerine bir şeyler verdiğini gördüm.
Aldığı şeyi hızlıca cebine koyup, arkasını kontrol etti ve eve baktı. İşte o zaman gördüğüm kişiyle beynimden vurulmuşa dönerek dişlerimi iyice birbirine bastırdım.
Sonradan gelen adam arkasını dönüp giderken, Çağla etrafını kontrol ederek eve doğru gelmeye başladı.
Adamdan ne aldın Çağla? Amına koyayım senin. Sana güvenen beynimi sikeyim. Bir kaç saniye ne yapacağımı bilemeyip tabancanın namlusuyla kafamın arkasını kaşıdım.
Çağla bahçe kapısını sessizce açınca, hızlı adımlarla onun odasına gittim. Kapkaranlık odanın perdelerini de çekerek odadaki koltuğa oturdum ve belimde ki silahlarla onun odaya girmesini bekledim.
Çağla odaya girip ışığı yaktı, arkası bana dönük olduğu için beni hâlâ görmemişti. Belimdeki silahı çıkartıp namlusunu çektiğim de, namlu sesini duyarak hızlıca arkasını döndü ve silahını bana doğrultu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ (GirlxGirl)
RomanceSiyaha büründüm tamamen ve korkusuzluğa ulaştım. Renkli bir gökyüzüne, parıldayan yıldızlara ve mavili denizlere uzaktım artık. Renklerimi yitirmiştim. Siyahta bulmuştum umudu, çareyi, gücü, kudreti ve yüceliği. Hızlı atan kalbim buraya ait olduğumu...