Keyifli okumalar
Oy vermeyi unutmayınnn
_____________On beş dakikadır beyefendinin anlatmasını bekliyordum. Pardon, Beyefendi mi dedim? Lafımı geri alıyorum. Beyefendi olamayacak kadar bir orospu çocuğu.
"Anlat artık." Kabullenmiş gibiydi. Çünkü sustuğu süre boyunca itiraz etmeye kalkmamıştı.
"Evet sana uyuşturucu veren bendim." Bu cevabı vereceğini zaten biliyordum. Ama onun ağzından duymak neden beni kahretmişti? Hala bir yanım 'o yapmamıştır.' Diyordu değil mi? Ondan dolayıydı suskunluğum. Benden bir cevap bekliyordu. 'Neden?' Diye sormamı istiyordu. Ama ben diyecek bir şey bulamıyordum.
"Babam Hakan, senin amcan oluyor." Duyduklarımla oturduğum bankın titrediğini hissettim. Şaşkınlığımın geçmesine izin vermeden devam etti.
"Ben üveyim. Yani öz kuzen değiliz. Annemden dolayı çocukları olmuyormuş. Ben 4 yaşındayken annem ve babam beni evlatlık almışlar. Öncesinde tüm ilgi, sevgi, şefkatlerini bana verdiler. Ta ki ben liseye başlayana kadar. Liseye kadar her şey iyi hoştu, çok güzel bir aileydik. Lise de dersler beni çok zorluyordu. Matematik, fizik, kimya, biyoloji.... hepsini aynı anda başaramıyordum. Herkes gibi. Sınav notlarım yavaş yavaş düşüyordu, tıpkı babamın gözünden düştüğüm gibi. Bana sürekli ne derdi biliyor musun? 'Sen benim oğlumsun. Her şeyin en mükemmelini yapmak zorundasın.' Ama yapamıyordum. Herkes en mükemmelini yapmak zorunda mıydı Batu?"
Ben hala bir şeyleri anlamaya çalışıyordum. Beynim normale göre çok yavaş çalışıyordu. Onun 1 dakikada anlattığını, 2 dakikada kavrıyordum. Ben onunla kuzendim. Üvey ya da öz fark etmez ama kuzendik.
"Hayır ve bu senin suçun değil. Mükemmel olmak zorunda değilsin." Gözlerinde akan yaşları sildi ve devam etti.
"Bir keresinde annemden orospu diye bahsetti."
"Nedenini sorduğumda cevap vermedi. Bir gün akşam yemeği yiyorduk, onda anlattı. Meğerse senin babanla (Tuğrul), benim annem (Mehtap) evleneceklermiş. Ama babam (Hakan) erken davranıp, Tuğrul amcadan önce annemi istemiş. Babam, kardeşinin de o kızı, yani annemi sevdiğini bilmiyormuş. Kısa süre içerisinde evlenmişler. Çocukları olmayınca 4 yaşındaki beni evlatlık almışlar. Bu süre içerisinde Tuğrul amca aile zoruyla Yağmur diye bir kadın ile evlenip zamanla ona sırılsıklam aşık olmuş. Böylece annemi unutmuş."
"Ama annem hala onu unutamamış. Sürekli babanın resimlerine bakıyormuş. Babam bunu öğrendiği an Tuğrul amcanın acı çekmesini istemiş. Bu sebeple çalışanlarından birine yüklü miktarda ödeme yapıp babanı bıçaklanmasına sebep olmuş. Amacı sadece yaralamakmış. Ama bıçağı yanlış yere sapladığı için baban vefat etmiş. Kısa bir süre sonra da annen babanın yokluğuna dayanamayıp intihar etmiş. O zamanlar küçük olduğun için teyzen sana bakmış. Bu olayın üzerinden babam yurt dışına gitmiş." Bu kısmı zaten biliyordum.
"Evde annem ile yaşıyordum. Annem çalışıyordu ama iyi kazanmıyordu. Bende çalışmak istedim. Önce bir lokanta da başladım. 2 ay orada çalıştıktan sonra ayrılmıştım. Çünkü kendime zaman kalmıyordu. Daha sonra hayvan barınağında getir götür işleri yaptım. Orada çalışan bir oğlan yüzünden zamanla uyuşturucuya başladım. Başlamakla kalmayıp aynı zamanda satıyordum da. 10. Sınıfa kadar böyle devam etti."
"10. Sınıf olduğumda annem vefat etti. Annemin vefat ettiğini öğrenen babam benim yanıma gelmişti. Beni sevdiğinden değil ha. Başını ağrıtmayayım diye geldi. Keşke gelmeseydi. Gelir gelmez okul, not durumuma bakmıştı. O halde derslerle ilgilenemezdim ki. Benim meleğim gitmişti. Beni artık babamdan koruyacak kimse kalmamıştı. Annem gittikten sonra geceleri kabus görmeye başladım. Bir gece bağırmış olmalıyım ki babam gelmiş odama. Karnıma yediğim kemer darbesiyle uyanmıştım. O gece sabaha kadar dövdü beni. 'Bir daha o orospu için ağlamayacaksın' dedi."
Artık ağlamıyordu. Gözünü kan bürümüştü. Sanki karşısında babası olsa düşünmeden öldürecek gibiydi.
"Babam her pisliği yapardı ama uyuşturucudan nefret ederdi. Bunu bildiğim için uyuşturucuyu bırakma aşamasındayken yeniden dozları arttırmıştım. Anlamıştı kullandığımı. Ama artık dövemiyordu, çünkü ben ondan daha güçlüydüm. Benden nefret ediyordu ama gidemiyordu yanımdan. Çünkü tüm günahlarını biliyordum. Beni göz önünde, kontrol altında tutuyordu."
Neler duyuyordu bu kulaklarım? Bunların hepsi doğru muydu, yoksa bir aldatmaca mı? Teyzem bana bunları anlatmamıştı. Sadece babamı öldürdüklerini ve annemin intihar ettiklerini anlatmıştı. Babamın ölümünün amcamla ilgisi olduğunu hep söylerdi. Ama ben amcam kim bilmediğim için hiç araştıramamıştım. Demek ki o sırada yurt dışındaymış.
"Rektörle çok yakın arkadaş oldukları için sürekli üniversiteye gelmeye başladı. Bu sırada başarılar hakkında konuşmuşlar. Rektör okulun gözdesi olarak senin ismini verdiğinden beri babam sürekli seni bana övüyordu. Bende seni kıskandım. Çünkü dersleri boşladığım dönemde de, sabahlara kadar çalıştığım dönemde de beni böylesine övmemişti, tebrik etmemişti. Sen olsan kıskanmaz mıydın?" Yakasına yapışıp sokak lambasının yandığı direğe yasladım.
"Kıskanırdım, ama bunun için birinin hayatını mahvetmezdim!" Yüzüne yumruğumu geçirdiğimde beni durdurmaya çalışmadı.
Geri çekildiğimde yerinden kımıldanmadan bir yere odaklandı.
"Biliyor musun? Babam beni her dövdüğünde annem o yaraları şefkatle öperdi. Ne zaman dayak yesem asla karşılık veremiyorum, durdurmaya çalışmıyorum. Babam hariç. Çünkü yine annemin gelip yaralarımdan öpeceğini hissediyorum." Dedikleriyle beynimden vurulmuşa döndüm. Ellerimi hızla üzerinden çekip onu serbest bıraktım.
"Neden yaptın lan neden!?" Yerdeki taşa tekme atarken sakin kalmaya çalışıyordum.
"Senin uyuşturucu kullandığını öğrenirse seni bana övmeyi bırakır diye düşündüm." Ellerimi sakin olmaya çalışarak yumruk yaptım.
"Böyle mutlu mu olacaktın? Bugün ben, yarın bir başkası. Baban hep birilerini sana övecek çünkü orospu çocuğu. Ve sen geri zekalı, her övdüğü kişiye uyuşturucu vermeyi planlıyorsan diyecek bir şey bulamıyorum."
"Yok." Ellerimi belime koyup ona baktım.
"Ne yok?" Dudağının kenarını kaşıyıp güldü.
"Sıradakiler için başka planlarım var. Hepsine uyuşturucu vermek olmaz." Dediğini şaşkınlık içerisinde dinlerken bir daha vurmamak için kendimi tuttum. Vurmak buna ceza değil, ödül olurdu.
"Bunu keseceksin, bana her ne bok veriyorsan artık vermeyeceksin. Duydun mu?" Kafasını salladı.
"Duydum bebeğim ama benim vermeme gerek kalmayacak ki? Artık bir bağımlısın ve sen benden isteyeceksin. Ve bir bağımlı asla yardım almadan bırakamaz." Kafamı duvarlara sürtmek istiyordum. Nereden bulaşmıştım ben bu illete?
"Ya kendi günahınızı niye bana yüklüyorsunuz?!"
"Bazen masum olduğumuz halde, başkalarının günahlarının bedelini biz öderiz." Kafamı iki yana salladım.
"Ben bunu kabul etmiyorum. Ayrıca kendinden masummuş gibi bahsetme." Evet yaşadığı şeyler için üzülmüştüm. Ama o pişman bile değildi. Böyle bir insana masum diyemezdim.
Banka oturduğumda bir süre sonra o da karşıma oturmuştu. Birden ellerim titremeye başladığında güldü. Elimi mideme bastırıp banktan kalktığımda, cebinden naylon poşet çıkardı. Poşetin içinde minik minik haplar vardı.
"Şşh vereyim mi?" Yanından geçerken kolumdan tuttu.
"Birkaç saat sonra ararsan gelmem." Elimle, Uzattığı koluna vurdum. Hap elinden düşerken arkama bakmadan eve doğru yürüdüm.
Bu öğrendiklerimi elbette ki diğerlerine anlatacaktım. Ama öncesinde uyuşturucuyu bırakmam lazımdı. Bırakmadan anlatırsam Yağız'ı benden uzak tutarlardı, ve ben tekrar almak istediğimde alamazdım.
_____________
Anlamadığınız bir yer varsa sorabilirsiniz.
Beğenmediğiniz yer var mı?
Bölüm nasıldı?
Sizce Batu bırakabilecek mi?
Oy vermeyi unutmayınnn
Hoşcakalınnn