Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın
Keyifli okumalar
Sınır
70 oy 50 yorum
______________"Özür dilerim Yağız adına." Karşısındaki adamın ağzından çıkan cümleyle, Batu'nun nevri döndü.
"Ne özür dilemesi lan? Senin aşağılık oğlun yüzünden benim kaç ayım çöpe gitti farkında mısın?!" Oğlunun yaptığı babasının suçu değildi belki ama sinirlenmemek elde değildi ki? Kendinin başına gelenleri pek umursadığı söylenemezdi. Fakat adam tutup tehtid etmeye kadar gitmişti işin sonu. Dora ve Ethem'le tehtid etmişti o alçak. Sevdiklerine zarar verseydi, işte o zaman hapise girme pahasına o Yağız'ı bir kaşık suda boğardı.
"Senin o oğlun varya, onu sen bu hale getirdin. Herkesle yarıştırdın, karşılaştırdın. O da kendini yetersiz hissetti. Çabasını taktir edeceğine, hatalarının üzerine gittin. Arkasından destek olacağına, düşsün diye ittin. Ya sen baba bile olamamışsın ki insan olasın!" Batu içini kasıp kavuran öfkeyle sakin kalamıyordu. Kıpkırmızı olduğunu hissediyordu.
"Sen benim babalığımı sorgulayacak son kişi bile değilsin. Babalık ne demek nereden bileceksin? Senin baban bile yok."
"Orada dur şerefsiz." Tolga ayağa kalkıp iki adımda Hakan'ın Yakasına yapıştı.
"Başkasının yarasını deşip kendi suçunun üstünü kapatma!" İtekleyerek koltuğa oturmasını sağladı.
"İyi baba ne yapar bilir misin? Gerçi nereden bileceksin, benimki de soru. İyi bir baba olsaydın, ne olursa olsun oğlunun arkasında olurdun. Onu bunu karşılaştıracağına, eksiğini onunla birlikte kapatırdın." Hakan bu ortamda sıkılmıştı. Buraya bir şey sormak için gelmişti ama nasihat dinliyordu.
"Ben sizin boş nasihatlarınızı dinlemeye gelmedim. Bu işin peşini bırakacaksınız. Duydum ki babanın ölümü hakkında delil topluyormuşsun?" Tolga gözlerini yumup sakin kalmaya çalıştı. Bu işin peşini bırakacaklarını düşünüyorsa, Hakan yanılıyordu.
"Asla bıra-" Hakan Batu'nun sözlerini kesince Batu iyice küplere binmişti. Kendini iyi hissetmiyordu. Psikiyatristi, Stresten bir süre uzak durmasını söylemişti. Ama şuan kendini kontrol altına alamıyordu. Çenesi kitlenmiş gibiydi. Tüm vücudu tir tir titriyordu.
"Bırakma da bak ne oluyor. Birilerini kaybetmekten korkmuyorsun galiba?" Tolga artık dayanamayıp araya girecekti ki Batu müsaade etmedi.
"Yağız için gerçekten özür dilerim. Ama baban için pişman değilim." Deyip kapıya doğru ilerledi.
Mis kokulu annesini ve yanında her daim güvende hissettiği babasını, karşısındaki yaratık yüzünden kaybetmişti Batu. Bir kıskançlık uğruna nelere sebep olmuştu. Polise şikayet etmişlerdi fakat delil yoktu. O kadar araştırmalarına rağmen bir şey bulamamışlardı. Yaralaması için gönderdiği adam ölmüştü, öldürülmüşte olabilir. Polisler adamın ailesiyle konuştuğunda kalp krizinden öldüğünü söylemişlerdi. Hastane kayıtlarında da öyle yazıyordu. Hakan'ın suçlu olduğuna dair ellerindeki tek şüpheli şey, olayın olduğu günün gecesine, Hakan'ın yurt dışına çıkmasıydı. Ki bunu kanıt saymazlardı.
"Oğlun beni öldürdü, sende ailemi. Şimdi de karşıma geçip özür diliyorsun! Üstelik pişman değilim diyorsun?" Batu ellerini saçından geçirip sertçe çekti. Canının acıması umrundan değildi. Krize girmiş gibiydi.
Tolga hızla yerinden kalkarak Batu'yu göğsüne çekti.
"Ethem!" İçeriye doğru seslendiğinde birkaç saniye içerisinde Ethem gelmişti. Tolga gözüyle Hakan'ı işaret etti.