'Sonunda sevgilim, artık tamamıyla sana aitim'
***
Daisy
Arınma ayini düşündüğümden çok daha farklıydı. Yaptığımız tek şey küçük çemberin ortasına oturmaktı ve o sırada etrafımızdaki Seçilmişlerin anlam veremediğim şeyleri fısıldamasıydı. Tıpkı gördüğüm diğer ayinler gibi etrafımızı siyah-gri dumanlar sarmamış ya da çember yukarı süzülüp tam tepemizde durmamıştı. Buna şaşırdığımı söylemeliyim, sonuçta bu bana çok basit gelmişti.
Çembere oturduktan sonra ayinin ne zaman başladığını ve ne zaman bittiğini tam anlayamamıştım. Vernon, çemberin büyüsü yüzünden zaman kavramının yok olduğunu, zamanı hissetmenin zorlaştığını söylemişti. Haklıydı, çünkü bana on dakika gibi gelen ritüel neredeyse saatlerce sürmüştü. Bittiğinde çemberdeki tüm Seçilmişler ayin alanından ayrılmış, beni Vernon ve Prisha'mla yalnız bırakmışlardı. Bir an bu garip hissettirmişti, yani kocaman alanda sadece üç kişinin olması ama nedenini anlamam uzun sürmemişti. Vernon hastalık kapıp kapmadığımı öğrenmek istemişti.
Vernon çemberden çıkıp onun yerine tam önüme Prisha'm oturmuştu ve tıpkı ayindeki gibi mırıldanmaya başlamıştı. O an içimde garip bir karıncalanma hissetmiştim. Daha sonra Vernon bunun nedeninin büyü olduğunu söylemişti. Büyü, içimde gezinip oraya ait olmayan bir şey olup olmadığını aramıştı. Elbette o an bunu bilmediğim için minnettar olsam da, sonrasında biraz tedirgin hissetmiştim. Büyü ya da onunla eşdeğer olan her şey benim için yeniydi.
Büyü diye bir şey vardı, inanılır gibi değil...
Prisha'm da sorun olmadığını onayladığında Vernon beni odama bırakmış, yarın gökyüzü kararmaya yüz tutmuşken törenin gerçekleşeceğini söylemişti. Şimdi odamda, hala tepede duran büyük siyah aya bakarken dün olanları düşünüyordum. Neredeyse akşam olmuştu ve Kia, törene hazırlanmam için birazdan burada olurdu.
O kadar heyecanlıydım ki gece doğru dürüst uyuyamamış, gün boyunca bir dakika bile yerimde duramamıştım. Bugün eğitim yoktu, Prisha'm odamda kalıp dinlenmemi söylemişti. Dışarı çıkmak da istemiyordum ki bir süre sarayın dışına ayak basmayacaktım. Bu yüzden suyun sürekli sıcak olmasını kafama takmayı bırakıp uzun bir banyo yaptım ve yine dolapları karıştırdım. İçindeki mücevherleri takıp çıkardım, hiç bir zaman giymeye cesaret edemeyeceğim kıyafetleri denedim ki itiraf etmem gerekirse hepsine bayıldım. Belki de tarzımı değiştirmeliydim.
Bundan sıkılınca odamda yer alan bir kapı sayesinde kolayca girebildiğim ve sadece bana ait olan geniş oturma odasında zaman geçirdim. Açıkçası orayı sevmiştim çünkü koltuklar yumuşacıktı ve duvara sabitlenmiş ahşap raflarda düzinelerce kitap vardı. En sevdiğim türlerden oluşan bir kitaplık... Muhtemelen o da dolap gibi isteklerime cevap veriyordu. Biraz bilim kurgu kitabı okudum ama bu bile beni meşgul etmedi.
Vernon gün içinde beni ziyarete gelmişti ama birkaç dakika kaldıktan sonra gitmiş ve bir daha da ondan ses çıkmamıştı. Sanırım halletmesi gereken şeyler vardı. Önemli değildi, gelip benimle konuşması bile bana yeterdi.
Kia da yemeklerimi getirmiş, sonra da beni yalnız bırakmıştı. Muhtemelen onu görmek istemediğimi düşünüyordu. Bu dün doğruydu, düne kadar kimseyi görmek istememiştim ama şimdi yanımda biri olsaydı daha rahat hissederdim. Sanırım Kia'yla bunu konuşmam gerekiyordu. Artık benden kaçması için hiçbir sebep yoktu. Derin bir nefes alıp verdim. İçimde anlam veremediğim bir tür enerji vardı ve o enerji beni boğuyordu.
Tanrım! Birazdan bir kocam olacaktı!
"Tamam, sakin ol Daisy. Bu çok doğal bir şey, değil mi? Yani herkes evleniyor," dedim odamın içinde bir sağa bir sola doğru yürürken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- )
FantasyWattpadFantasyTR'nin 'Krallıktan Akan Asalet' okuma listesindeyiz! . . Ölüm Lordları Serisi I . . . Hayatımda eksik olan çok fazla şey vardı. Bu eksiklik beni günden güne tüketti. Hiç bilmediğim bir şeye karşı duyduğum özlem yıllarca bir lav gibi i...