Bölüm On Üç

3.8K 400 84
                                    

'Tek bir dokunuşunla dünyamı değiştirdin sevgilim'

***

Daisy

Gözlerimi açtığımda onun yatağındaydım. İlk birkaç saniye boyunca neler olduğunu kavrayamamıştım ama uykunun sebep olduğu o pus dağılınca gecenin tüm ayrıntıları bir bir zihnimde dönmeye, beni utanç ve mutluluk karışımıyla boğmaya başlamıştı. Sonra o mutluluğum bir balon gibi patladı.

Vernon yanımda değildi. Benimkine tıpatıp benzeyen kocaman odada tek başımaydım.

Yatakta doğrulup yumuşacık battaniyeyi göğsüme kadar çektim ve onu aradım. Burada olamaması o kadar da büyük bir sorun değildi ama kalbimin acıyla kasılmasına engel olamadım.

Hafif bir kıpırtı gözüme iliştiğinde yataktan kalkıp kendi odama gitmek üzereydim. Yerimde durup hareketin geldiği yöne doğru baktım. Balkon kapısı açıktı ve dışarıdan gelen rüzgar ince perdeyi hafifçe sallıyordu.

Kaşlarımı çattım ister istemez, bunu daha yeni fark ediyor olmam biraz garipti çünkü dışarıdaki soğuğu hissetmemek mümkün değildi. Nedenini anlamam uzun sürmedi ve bu şaşkınca kalakalmama neden oldu. Sanki rüzgar soğuk esmek yerine karar değiştirmiş gibi ılıktı.

Bu nasıl mümkün olabilirdi?

Balkon kapısında bir gölge oynadı ve sonra tamamen giyinmiş Vernon odaya girdi. Gözleri anında beni bulurken kalbim heyecanla çarptı. Gitmemişti, hala buradaydı. Ona küçük bir gülümseme sundum ve karşılığında hafif bir tebessüm aldım. Biraz zorlamaydı ama önemli değildi. Sonuçta acılarını dindirdiğim gün bana söz verdiği gibi gülümsemek için çabalıyordu.

Her gün bir adım Daisy.

Bebek adımları...

Baştan aşağıya onu inceledim. Bu sefer açık gri bir binici pantolonu, ceket ve gömlek giymişti. Gözlerim dün gece keyfini sürdüğüm biçimli kollarına ve sert göğsüne odaklandı ve ister istemez aklım çok farklı yerlere kaydı.

Hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Sanki içimde ona kavuşmak isteyen bir parçam vardı ve istediğini alana dek de o his dinmemişti. Dinmesi biraz uzun sürmüştü ve bundan normalde utanç duyardım ama bana her ne olduysa ona da olmuştu. Dün gece hayal edemeyeceğim kadar mükemmeldi.

"Günaydın," dedim nefes nefese. Dünü düşünmek heyecanlanmama neden olmuştu.

"Günaydın," dedi yavaşça ve yatağa doğru gelip elini bana uzattı. "Gel, sana bir şey göstereceğim." Gülümsemesi daha da derinleşmişti.

Göğüslerime kadar çektiğim battaniyeye bakıp " Önce giyinsem iyi olacak," diye mırıldandım. Yanaklarım, hissettiğim utanç yüzünden yanarken Vernon önce tuttuğum battaniyeye, sonra da bana baktı. Ardından dolabına doğru yürüyüp içinden beyaz bir sabahlık çıkarıp "Bu işe yarar sanırım," dedi.

Sabahlığı giymem için tutarken bir an tereddüt ettim ama bu tereddüt sadece birkaç saniye sürmüştüm. Görmediği bir şey yoktu ve dün geceden sonra utangaç olmak çok saçmaydı.

Battaniye sarılı bir şekilde yataktan kalkıp tam önüne gelene dek yürüdüm, ardından ellerimle sıkı sıkı tuttuğum battaniyeyi bırakıp arkamı döndüm ve kollarımı ipek sabahlığa geçirdim. Vernon beni kendine doğru nazikçe çevirdi ve yavaş hareketlerle sabahlığın kemerini bağladı, sonra elimi tutup beki balkona çıkardı.

Göstermek istediği şeyi balkon kapısından çıkar çıkmaz fark ettim. Önce gördüğüm şey yüzünden biraz korktum, sonuçta bunu ilk kez görüyordum ama korku geldiği gibi gitti ve sonra kalbim heyecanla atmaya başladı.

Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin