'Yaptığım her şeyin sebebi buydu, bencillik ve kibir...'
***
Hastalıktan önce
Fısıltı Şehri
Karanlık her zaman en sevdiğim şey olmuştur.
Etraftaki tüm saçmalıkları görünmez kılıyor, insanları, alaycı ve yargılayıcı bakışları bir katran gibi sarıyor, bakmaktan nefret ettiğin şeyleri bir süreliğine de olsa yok ediyordu. Bu yüzden gündüz geceye döndüğünde ve zifiri karanlık yeryüzüne indiğinde kendimi daha özgür hissediyordum çünkü aynı karanlık beni de sarıyor, bakışlarımdaki öfkeyi gizliyordu. İşte o zaman insanlar gözlerimin ardındaki yanlış şeyleri görmüyordu. Elbette bu yanlış olan şey onların düşüncesiydi, bana göre bende yanlış olan hiçbir şey yoktu ama insanlar yargılayıcıydı ve yargılanmaktan nefret ediyordum.
Meditasyon alanında, devasa ağacın altında otururken gecenin düşmesini bekledim sabırla. Bugün benim günüm değildi, şehre başka bir Toplayıcı inecek ve zavallı başarısız Fısıldayanlardan geriye kalanları Azap çukuruna atacaktı. En başta bundan memnun olur, yatağımda uzanır ve bugün hissetmeye zorlandığım tüm o acıları hissetmediğim için memnun olurdum ama bu onunla tanışmadan önceydi. Şimdi, her gün şehre inmek ve onunla vakit geçirmek istiyordum.
Adını bile bilmiyordum ama gerek yoktu, yakında gidecekti.
İçimde garip bir kasılma oluştu, hayatım boyunca hiç hissetmediğim ve hissetmekten delice nefret ettiğim bir panik boğazımı tırmaladı. Gözlerimi kapatıp bu hissi kovmaya, düşüncelerimin gittiği yönü değiştirmeye çalıştım ama işler daha da kötüleşti. Kapalı gözlerimin ardında yıkılmak üzere olan beton bir evin silueti oluştu ve paniğim arttı.
Sinirle bir elimi acıyan göğsümün üzerine bir kez vurup homurdandım. Hissetmek istemediğim şeyler için onu ve çocuksu gülümsemesini suçladım. Bu saçmaydı, ölmüştük ve o yakında Azap çukurunu boylayacaktı ama işe bakın ki kalbim beni yakında terk edecek kişi için birden bire çalışmaya başlamıştı.
Vay be, bir kalbim vardı ve en olmadık zamanda ortaya çıkmıştı.
Elimi göğsüme daha sert vurdum, yumruğum göğsüme dokunduğunda ortaya çıkan boğuk ses boş meditasyon alanında bir bomba etkisi yarattı ve işin ciddiyetini anlamamı sağladı. Alaycı, umursamaz ve küçük bir çocuğunkinden daha da güçsüz bir iradeye sahip olan adamdan hoşlanıyordum.
Ondan hoşlanmak istemedim ama onunla vakit geçirdikçe ve hiç olmadığım kadar kendim hissettiğimde bunun kaçınılmaz olduğunu bilmeli ve ondan uzaklaşmalıydım. Yapmadım, şimdi bunun acısını çekiyordum.
Ellerimi yüzüme koyup yavaşça sıvazladım ve meditasyon alanının girişine bakmaya devam ettim. O sırada ayin başladı, bunu iliklerime kadar hissettim ve içimdeki panik derin bir korkuyla yer değiştirdi. Bu korkunun ayin sona erene ve şehre gidip onun hala burada olduğunu görene dek süreceğini biliyordum. Hep öyle olurdu, şehre inmediğim zamanlarda her ayinde korku vücudumu sarar, tüm gece de yanı başımda durmaya devam ederdim. Ta ki eskimiş, yıkılmak üzere olan evini görene dek.
Bundan da nefret ediyordum, korkmaktan yorulmuştum.
Yumruğumu yemyeşil çimenlere bastırdım ve ayin bitene dek o şekilde kaldım. Bir Toplayıcı olduğum için mi bilmiyorum, şehirde olmasam bile savaşı kaybeden Fısıldayanların ıstırap dolu çığlıklarını zihnimde durabiliyordum. O çığlıklar beni deli ediyordu ama onlara odaklandım. Onun çığlığını duymayı bekledim, hep beklerdim ama her gün bu bekleyiş daha da zorlaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- )
FantasyWattpadFantasyTR'nin 'Krallıktan Akan Asalet' okuma listesindeyiz! . . Ölüm Lordları Serisi I . . . Hayatımda eksik olan çok fazla şey vardı. Bu eksiklik beni günden güne tüketti. Hiç bilmediğim bir şeye karşı duyduğum özlem yıllarca bir lav gibi i...