Bölüm Yirmi Beş

2.3K 330 86
                                    

'Tut elimi Ma'levs, içine düştüğüm bataklık beni alt etmek üzere...'

***

Daisy

Karanlık siyah bir örtü gibi gökyüzünü kaplarken içimdeki sıkıntının boyutu daha da arttı. Sanki çözüm olabilirmiş gibi yumruğumu kalbimin üzerine bastırıp derin bir nefes aldım ama başarılı olmanın yakınında bile değildim. Kahretsin! Düşünceler, düşünceler, düşünceler... Beynimi kemirip duruyor, kalbimin yüz tonluk bir betonun altında eziliyormuş gibi hissetmeme nende oluyordu. Bunun nedeni sadece alemin genel durumu ya da Fısıldayanların acıları değildi, nedeni ruhumu verdiğim adamdı.

Vernon, sanki hiçbir anlamım yokmuş gibi ayinden sonra beni görmezden gelip kendi odasına gitmişti. Başta bunu yadırgamadım, belki biraz yalnız kalmak istedi, yakında geri döner diye düşündüm ama zaman geçtikçe ve o odama geri gelmedikçe bazı şeyler anlam bulmaya başladı. Yine de düşüncelerimin kötü yöne doğru sürüklenmesine izin vermeyip odasına gitmiştim. Onu yatağında uzanırken bulduğumda hiç düşünmeden yanına kadar yürümüş onunla uzanmak için elbisemin eteklerini toplamıştım ama Vernon gözlerini açmadan odana git Daisy demiş, beni yanından kovmuştu. Sözleri kalbimi yakıp kül ederken ondaki yanlışın daha da farkına varmıştım. Vernon sanırım canavarların etkisi altındaydı ve Baş Seçilmişlerin hiçbiri bu yanlışın farkında olmazken buna nasıl bir çözüm bulabileceğimi bilmiyordum.

Hay lanet!

Ellerimle yüzümü ovuşturup ''Kia, nerede kaldın!'' diye söylendim. Birkaç saat önce, onun dışında herkesin gerçeklere kör olduğunu fark ettiğimde ayinden sonra onunla konuşmak istediğimi söylemiştim ama Vernon'un ayinden sonraki kötü hali bu konuşmayı ertelememe neden olmuştu. Onunla ilgilenmek, acılarını dindirmek önceliğimdi ama beni yanında istemeyişi Kia ile olan görüşmeme geri dönmeme neden olmuştu.

Kia sitemimin hemen ardından kapıyı bir kez çalıp içeri girdi. Güzel gözleri odayı tereddütle incelerken küçük bedenini içeri soktu ve kapıyı ardından kapattı.

''Burada değil,'' diye mırıldandım masama doğru gidip sandalyeye gelişigüzel otururken.

Kia anlayışlı bir ifadeyle bana bakarken '' Zor bir ayin oldu Mash'ka,'' dedi.

Doğruydu, bugünkü ayin çok zorluydu, hatta o kadar ki geçen seferki gibi yine canavarların içeri gireceğini bile düşünmüş, yeni bir ayin çemberi oluşturmak için kendi küçük çemberimden çıkmıştım ama ben daha tütsülere ulaşamadan Vernon onları yenmeyi başarmıştı ama bunu yapmak tüm gücünü de tüketmişti. Öyle ki ayin bitiminden sonra zar zor ayakta duruyordu. Yine de kimsenin yardımı olmadan odasına kadar yürümüştü. Geçitten geçtikten sonra ona yardım etmeme izin vermeyip kendi başına yürümesine her ne kadar içerlensem de yürüyebiliyor olması umudumu kaybetmememi sağlamıştı.

Hiç değilse hala gücü var Daisy.

''Otur Kia,'' dedim sakince.

Kia karşımdaki sandalyeye oturup endişe dolu gözlerini bana dikti. Sanki diyeceklerimden korkuyormuş gibi ellerini önünde birleştirmiş, omuzları biraz öne çökmüştü. Kalbim onun bu hali karşısında yumuşarken korkusunun kaynağını öğrenmek için ''Neden korkuyorsun?'' diye sordum.

Kia yerinde biraz kıpırdandı, sanki bir şey söylemek istiyor ama söyleyip söylememek arasında gidip geliyordu. Onu cesaretlendirmek için uzanıp titremeye başlayan ellerini tuttum ve ''Kia, bana her şeyi söyleyebilirsin. Korkmana gerek yok, hem de hiç,'' dedim yavaşça.

Kia bir çocuk gibi kafasını sallarken ''Ben... Ben sizin ayinden önce söylediklerinizi düşündüm de... Sizce de Lordumuz bir süredir çok fazla...''

Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin