'Senin için yapamayacağım hiçbir şey yok sevgilim'
***
Daisy
Prisha'm ve Kia'nın Azap çukuru hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Yine de anıların nerede saklandığını bulmak onlara da tıpkı benim gibi büyük bir umut vermişti. İşin zor kısmı Azap çukurunu bulmaktı ve ne yazık ki nasıl bulacağımı bilmiyordum.
Prisha'm ve Kia'yla konuştuktan sonra eğitim alanıma gidip kararmış duvarları görmezden gelerek bir çember çizmiştim Aslında eğitimime devam edip duvarları yeniden temizlemem gerekiyordu ama bunun yerine Aleme ulaşmaya, bana yol göstermesi için dualar etmeye karar vermiştim. Alemin dokunuşunu bedenimde hissetmiştim, bu büyük bir başarıydı ama fısıltıları anlaşılmazdı. Sanki arada büyük bir engel vardı ve o engel bizi birbirimizden ayırıyordu. Uzun başarısız denemelerin sonunda hayal kırıklığıyla yatağıma gidip uyumaya çalışmıştım. Bunda da pek başarılı olamadım. Vernon yoktu, Alem acı çekiyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.
Tıpkı bu sabah gibi.
Bu sabah gökyüzü yine kasvetliydi. Derin bir iç çekip odadan çıktım ve yeniden Vernon'u ziyaret edip yerde otururken kahvaltımı yaptım. Yine de orada fazla zaman kaybedemezdim, bugün duvara gitmem gerekiyordu. Bu zamana dek neden gitmediğimi bilmiyordum. Sanırım fırsat olmamıştı. Şimdi ise bu Alemde tek başımaydım ve duvarları sağlamlaştırmak ve tamir etmek benim görevimdi. Vernon'un kızacağını bildiğim zorlu bir görevdi bu ama başka çare yoktu. Ayrıca bizi Canavarlardan ayıran duvarı da görmek istiyordum.
Gözlerim yeniden kıyafetlerime odaklanırken içimdeki kırıklığı görmezden gelmeye çalıştım. Bugün dışarı çıkacağım için rahat siyah bir pantolon, yine siyah deri bir bot ve sert kumaştan yapılma, ceketi andıran uzun kollu siyah bir üst giymiştim. Üstün omuzlarında ve kollarında gümüş renk işlemeler vardı. Neyle karşılaşacağımı bilemediğim için elbise giymek pek de içimden gelmemişti. Hepsi rahattı, şaşırtıcı bir biçimde bedenime tam oturuyordu ki artık şaşırmamam gerekiyordu. Sonuçta dolap büyülüydü. Yine de şaşkınlığım uzun bir süre devam etti. Uzun süre devam etme sebebi kıyafetlerin üzerime tam oturmasından dolayı değildi, aynadaki yansımama baktığımda gördüğüm kişi yüzünden şaşkındım. O bendim ama giydiğim kıyafetler tıpkı Vernon'unkilere benziyordu. Sanki onun kadın versiyonu gibi bir şey olmuştum ki bu aşırı hoşuma gitmiş, ayrıca içimdeki derin özlemi arttırmıştı.
Derin bir iç çekip oturduğum yerden kalktım ve Vernon'a veda ettikten sonra koridorun sonunda duran Sitra'ya doğru yürüdüm.
''Artık hazırım, bana yolu göster.'' Sözlerimden sonra kafasını sallayıp yürümeye başladığında onu takip ettim.
En alt kata ulaşana dek durmadık. Sonra ayin odasının olduğu koridora girdik ve dümdüz devam ettik. Yürürken sarayın duvarlarına bakamadan edemedim. Her zaman çatlaklarla dolu olan duvarlar şimdi çürümeye yüz tutmuştu. Mide bulantım anında beni yerime çiviledi. Gözlerimi kapatıp bu kötü hissi geri ittim ve ayin odasına giden mermer koridorun çift kanatlı kapısını geçip ileri yürümeye devam ederken Sitra'yı takip ettim. Bir süre koridorlarda dolaştık ki sarayın ne kadar da büyük olduğunu bir kez daha anladım. Bu alana hiç gelmemiştim ama bir şey de kaçırmış sayılmazdım. Her şey aynıydı, duvarlar, paslı avizeler, yerdeki garip çizgiler...
Sonunda yine çift kanatlı bir kapının önünde durduk. Buradaki tek kapı buydu, Sitra elini kapıya koydu ve kapılar zorluk çıkarmadan ileri doğru açıldı. Başta içerisi karanlıktı ama Sitra ileri adım atar atmaz sanki bir düğmeye basılmış gibi duvarlardaki meşaleler tek tek yanıp önce aşağıya doğru inen uzun bir merdiveni, sonra da ileriye doğru uzanan dar koridoru gözler önüne serdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- )
FantasyWattpadFantasyTR'nin 'Krallıktan Akan Asalet' okuma listesindeyiz! . . Ölüm Lordları Serisi I . . . Hayatımda eksik olan çok fazla şey vardı. Bu eksiklik beni günden güne tüketti. Hiç bilmediğim bir şeye karşı duyduğum özlem yıllarca bir lav gibi i...