'Karanlıktayım Ma'levs ama yine de hala seni hissedebiliyorum...'
***
Daisy
Apartmandan çıkalı birkaç saat olmuştu ve şanslıyız ki sokaklar o kadar da dolu değildi. Bazen bir iki insanla karşılaşıyorduk, canavarlardan kaçmayı başarmış, hala kendinde olanları kastediyorum. Hepsi de bizi gördüğünde korktu ama Sitra'yı ve onun devasa vücudunu fark ettiklerinde çığlıkları karanlık sokakları inletti, hatta biri korkusu yüzünden bayıldı.
Yüzünü görmemişlerdi bile.
O insanlardan sonra fark edilmeden ilerleyebilmek için dar sokaklara yöneldik. Daha derine inmek, karanlığı içinde barındıran insanlarla karşılaşmamızı kaçınılmaz kılardı. Öfke canavarının etkilemesine bile gerek olmayan kötü ruhlu insanlarla yüz yüze gelmek an meselesiydi ama ne kadar ilerlersek ilerleyelim Hüzün, Yalnızlık, Korku'yla karşılaştık ama Öfke ortalıkta gözükmüyordu. Sanırım Mazokra'nın söyledikleri doğruydu, kraliçe buradaki kötü ruhların çoğunu almıştı, geriye kalanlar da saklanıyor olmalıydı.
Kraliçenin amacı çok daha faklı olsaydı bu durum insanlık için iyi olabilirdi ama o kötü ruhlarla güç kazanmak istiyordu. Bu düşüncemle birlikte yüzümü buruşturdum, ne zamandan beri canavarların bir insanı almasının iyi olduğunu düşünüyordum?
''Ne kadar kaldı?'' diye soru Kelly kısık bir sesle.
Ona baktığımda gevşekçe Bayan Moan'ın kolunu tutmuş, yalpalayarak yürüdüğünü fark ettim. Bakışları sürekli etrafını araştırıyordu ama bunu baştaki kadar sık yapmıyordu. Çok yorulmuştu, hepimiz öyleydik ve artık bir araba bulmalıydık.
Gözlerim önümüzde gelişigüzel park edilmiş bininci araba topluluğuna takıldığında hızla onları inceledim. Hepsi sedan tarzıydı, aralarında bir tane bile arazi aracı ya da Sitra'yı içine rahatça alabilecek büyüklükte değildi.
''Kahretsin, yine yok,'' dedi Kelly düşüncelerimi belirtircesine.
Bayan Moan'ın kolunu yavaşça sıkıp öne doğru ittirirken '' Haydi, yola devam etmeliyiz,'' dedim yavaşça.
Sitra bizden birkaç adım önde ilerliyordu. Bir an durdu ve camları kırılmış, betonları parçalanmış binalara, sonra da sokağın ortasına gelişigüzel bırakılmış araçlara kısaca baktı. İşini yapmasını beklerken vücudum kasıldı, nefesim düzensizleşti. Yeniden yürümeye devam edene dek rahatlayamadım. Hep bunu yapmıştı, ne zaman farklı bir sokağa ulaşsak durur, etrafa bakar ve güvenliyse yürümeye devam ederdi. Birkaç kez yolumuzu değiştirmiştik ve orada bizi neyin beklediğini düşünmek bile istemiyordum.
Yavaş adımlarla onu takip ettik ve sessiz sokağa girdik. Gözlerim sürekli çevremi gözetliyor, gelebilecek herhangi bir saldırı için tetikte bekliyordum. Bu bir saat daha devam etti ve sonunda gökyüzünü dünkü gibi gri- siyah sislerle kaplanmış bir şekilde aydınlanmaya başladı. Bugün gökyüzü sanki biraz daha kasvetliydi ve bu beni korkutuyordu.
''Daha da hızlanmalıyız, hava aydınlanmadan önce araba bulmamız gerek Sitra,'' dedim çatlamış binalara bakanken.
O sırada sol tarafımızdaki binalardan biri dikkatimi çekti. Neredeyse on beş katlıydı ama en üst kattaki evlerden birinin perdesi oynadığında bunu kolayca fark ettim. Perdenin oynayışı kasılmama neden oldu. Yerimde dondum ve pencereye odaklandım. Çok değil, birkaç saniye sonra bir kadının korkuyla bize baktığını gördüm.
Bakışlarımız birleşti ve kalbim hızlandı.
Başta Korku canavarının etkisinde olduğunu düşündüm ve yürümek için arkama dönmeye başladım ama sonra arkasında bir gölge belirdi, kadının boynunu tuttu ve onu pencereden uzaklaştırdı. Arkadaki gölge onu o kadar büyük bir şiddetle geri çekti ki, kadının boğuk çığlığı bize kadar ulaştı. Bu çığlık korkuyla doluydu ama Korku canavarından kaynaklı değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- )
FantastikWattpadFantasyTR'nin 'Krallıktan Akan Asalet' okuma listesindeyiz! . . Ölüm Lordları Serisi I . . . Hayatımda eksik olan çok fazla şey vardı. Bu eksiklik beni günden güne tüketti. Hiç bilmediğim bir şeye karşı duyduğum özlem yıllarca bir lav gibi i...