'Hayal ettiğim, düşlediğim her şey sensin sevgilim'
***
Daisy
Bazen yaptığım hataların beni ne derecede etkilediğini düşünür, o hatayı tekrardan yapmamak için bir sürü neden bulurdum. En son yalnız dışarı çıktığımda başıma bir şey gelmemişti ama gelebilirdi. Ormanda hiç bilmediğimiz bir şey vardı ve o lanet şey Fısıldayanları etkiliyordu. Yani biraz akıllı olup duygularıma yeni düşmeseydim ne burada olurdum ne de bana doğru gelmeye başlayan devasa canavar ya da adamı görmek zorunda kalmazdım ama işte buradaydım.
Harika!
Bana doğru gelmeye devam eden şeyden kaçmak için arkamı dönmek üzereyken o şey birden bire durdu, ardından bir dizinin üzerine çöküp bedeninin büyüklüğüne rağmen ustalıkla yere doğru saygıyla eğildi.
Şey, ne?
Sonra aklımı kaçırmama neden olan şey konuşmaya başladı.
''Mash'ka, saraya dönmek zorundasınız,'' dedi derinden gelen, kaba bir ses.
Bana Mash'ka dedi!
Konuşmasına mı şaşırayım, önümde eğilmesine mi yoksa saraya dönmem gerektiğini söylemesine mi bilemedim. Şey, tüm bu şaşkınlığımın yanında derin bir rahatlama da hissetmedim dersem yalan olurdu. Az önceki kadın gibi beni öldürmek istemiyordu ve buna minnettardım. Yine de onun kim ya da ne olduğunu bilmiyordum ve ona hemen güvenmeye pek niyetim yoktu.
Ellerimi yaşadığım panikten dolayı elbisemin eteklerine saplarken ''Sen de kimsin?'' diye sordum sesimi toplayınca. Neyse ki sesim titrememişti, yine de karşımdaki şeyin korkularımı hissettiğine dair derin bir his vardı içimde. Umarım öyle değildir çünkü ondan feci derecede korkuyordum ve bunu bilmesine gerek yoktu.
Sorumla birlikte yerden kalktı. Boyunun uzunluğu ve vücudunun büyüklüğü karşısında nefesim yine kesilirken ona bakmak için kafamı geriye doğru atmak zorunda kaldım. Ellerini arkasında birleştirip ''Ben Sitra, muhafızlarınızdan biriyim Mash'ka,'' dedi yavaşça.
Muhafız?
Benim muhafızlarım mı vardı?
''Benim muhafızlarım yok,'' dedim ondan birkaç adım geriye doğru giderken. Bakışları keskinleşti, ben gerilerken griye çalan göz bebekleri titreşti. Avını izleyen bir aslana benzettim onu, bu tüylerimi diken diken ederken kalbim tekledi. Doğruyu söyleyip söylemediğini nasıl bilecektim?
Vernon!
Ona sormalıydım!
'' Saraya dönmeniz gerekiyor Mash'ka,'' dedi az önceki sorumu görmezden gelirken.
Etrafıma kısa bir bakış atarken tıpkı dünkü ayinden önce zihnime fısıldadığı gibi ben de Vernon'un zihnine fısıldamaya, bu yolla ona ulaşmaya çalıştım. Nasıl yapıldığına dair en ufak bir fikrim yoktu ama denemeye değerdi.
''Saraya döneceğim,'' diye mırıldandım. O şey ya da az önce öğrendiğim ismiyle Sitra, başını bir kez salladı, sonra sola doğru birkaç adım atıp saraya giden yoldan uzaklaştı. Tamam, sanırım ondan korktuğumu biliyordu ve yolumdan uzaklaşarak rahat hissetmemi sağlamaya çalışıyordu.
O anda yüzünü inceleme fırsatı buldum. Tıpkı buradaki herkes gibi iki gözü, iki kulağı vardı. Kulaklarının uç kısımları tırtıklıydı, elmacık kemikleri çok keskindi ve biraz fazla büyüktü. Çenesi neredeyse üçgen şeklinde aşağıya doğru iniyordu. Koyu gri dudakları biraz fazla kalındı ve burnu tıpkı benimki gibiydi ama kemikliydi ve biraz fazla büyüktü. Genel olarak bakıldığında ten rengi, devasa boyutu ve ufak tefek farklılıkların dışında insana benziyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/111755201-288-k411235.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- )
FantasíaWattpadFantasyTR'nin 'Krallıktan Akan Asalet' okuma listesindeyiz! . . Ölüm Lordları Serisi I . . . Hayatımda eksik olan çok fazla şey vardı. Bu eksiklik beni günden güne tüketti. Hiç bilmediğim bir şeye karşı duyduğum özlem yıllarca bir lav gibi i...