Bölüm On

3.8K 418 184
                                    

' Merak etme aşkım, tüm sevgim sadece sana ait'

***

Daisy

Prisha'm beni bırakıp gittiğinden beri aynı yerde oturuyordum. Sırtım sert ağaca dayalı, gözlerim ise ağacın yanındaki küçük göle çevriliydi. Su, mağara duvarında yer alan küçük bir açıklığın içinden akıp gölü dolduruyordu. Sonra o su mağaranın kenarını yarım ay şeklinde sarıyor, sonunda yine duvarın içinde kayboluyordu.

Ayağa kalkıp etrafı gezdim. Çimenlerde açmış çiçekleri ezmemek için dikkatlice yürüdüm ve gölü sonuna dek dolaştım. Çok büyük değildi ama buranın şartlarına bakılacak olursa, mükemmeldi. Sonra dinlenme alanlarının olduğu tepeye kadar yürüdüm ve tepenin biraz ilerisinde yer alan üç kemerli mağara girişlerine baktım. Girişler belli aralıklarla yan yana sıralanmıştı ve birkaç kişinin o girişleri kullandığını görebiliyordum.

Girişlere biraz daha yaklaştım ve içeriyi görmek için kafamı hafifçe eğdim. Geniş bir koridor girdi görüş açıma önce, sonra koridor boyunca yine yan yana sıralanmış düzinelerce ahşap kapı. Sanırım dinlenme alanları orasıydı ve kapıların sayısına bakacak olursak herkes ayrı ayrı odalara sahipti.

İçeri girmek ve koridorları dolaşmak istedim ama '' Artık hazırsanız gidelim,'' dedi Prisha'm arkamdan.

O kadar dalmıştım ki bana yaklaştığını bile fark etmemiştim. Bu yüzden irkildim ve suçüstü yakalanmış bir çocuk gibi yavaşça arkama döndüm. Prisha'm'ın yüzü sakindi ama gözleri ne düşündüğümü anlamak ister gibi üzerimdeydi.

''Burası Seçilmişlerin dinlenme alanı değil mi?'' diye sordum.

''Evet, başka bir gün size burayı da gösteririm ama şimdi artık gitme zamanımız geldi,'' diye yanıtladı beni. Tamam anlamında kafa sallayıp küçük patikaya doğru yöneldim. Sessizce yürüyüp ağaçların arasından geçtik.

''Bugünlük eğitimim bitti mi?'' diye sordum, son kez arkamdaki güzelliğe bakıp sonunda çıkış koridoruna girdiğimizde.

''Evet.''

Ah, eğitim buysa seve seve her sabah gelebilirdim.

Sanki düşüncelerimi duyabiliyormuş gibi '' Burayı kendiniz için bir arınma alanı gibi düşünebilirsiniz. Aklınızda çok fazla şey var, o şeyler sizi başarısız kılar. Önce onlardan kurtulmanız gerek, sonra asıl eğitimler başlıyor,'' dedi birdenbire.

Kafam karışmış bir halde ''Aklımda çok fazla şey olduğunu da nereden çıkardın?'' diye sordum.

Bana bilmiş bir bakış atıp ''Yok mu?'' diye sordu yavaşça.

Meditasyon alanındayken kaybolan tüm o garip hisler bir anda yeniden zihnime hücum etti. Önce korkuyla doldu içim, kalbim delice atmaya başladı. Vücudum terlemeye, nefesimse sıklaşmaya başladı. Panik atak geçirdiğimi sandım bir an, ta ki hislerimi baskılayan başka bir şeyin varlığını hissedene kadar. Zihnimde yabancı bir şeyin olduğunu ilk kez bu kadar net görebildim. Bunu içten içe bilmeme rağmen hissetmek beni afallattı. Sonunda her şey normale dönerken gözlerim şaşkınca Prisha'm'a döndü.

O zaten bana bakıyordu.

Kafasını sallayıp ''Cevap vermenize bile gerek yok, önce bundan kurtulmanız gerekiyor,'' dedi ve yürümeye devam etti.

Her şeyi biliyordu.

Ayin alanına ulaştığımızda bu sefer etrafta Seçilmişleri gördüm. Her biri aynı cübbeyi giyiyordu ama yaşları ve cinsiyetleri farklıydı. Gözlerimi tütsülerle uğraşanlardan, büyük çemberi nazikçe yeniden boyayanlara çevirdim. Yirmili yaşlarından ellili yaşlara kadar bir kaç kişi gözüme çarptı, yine de yirmiden küçük kimseyi göremedim. Sanırım en küçükleri akıl hocam olmalıydı. Bu da en iyi Seçilmişin nasıl o olduğunu sorgulamama neden oldu.

Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin